Scottie translate English
621 parallel translation
Scottie, hastasının ölümsüz ruhunun tehlikede olduğunu hissediyor, Peder.
Scottie feels his immortal soul's at stake, Father.
Scottie, artık Lee Kwan, 80 yaşında biri olarak... pili bitmiş birinin hayatta kalmasına güzel bir örnek oluşturuyor... ama tutup da bana, onu ölümsüz bir ruh olarak kabul etmem gerektiğini söyleme.
Now, now, Scottie, Lee Kwan is 80 years old. A beautiful example of the survival of the unfit but don't tell me I have to take him seriously as an immortal soul.
Üzgünüm, Scottie.
Sorry, Scottie.
Eh, Scottie'nin gözdesi öldü.
Well, Scottie's pet is dead.
- Scottie nerede? - Peder Cornelius'la birlikte, sanırım.
Where's Scottie?
Scottie, dedektiflik işini bıraktığını düşünerek seni buraya çağırdım ama bana iyilik olsun diye işe tekrar döneceğini düşündüm.
I asked you to come up here, Scottie, knowing that you'd quit detective work but I wondered whether you'd go back on the job as a special favor to me.
Scottie, geçmişte kalan ölü birinin yaşayan birinin hayatına girip zarar verebileceğini mi düşünüyorun?
Scottie, do you believe that someone out of the past someone dead, can enter and take possession of a living being?
Geldiğin için teşekkürler, Scottie.
Thanks for coming in, Scottie.
Scottie, bir arkadaşa, güvenecek birine ihtiyacım var.
Scottie, I need a friend, someone I can trust.
İyi işti, Scottie.
You've done well, Scottie.
Yeni tanıştıklarım ise Scottie derler.
Acquaintances call me Scottie.
Akşamüstü olanlardan sonra bana Scottie diyeceğinizi düşünmüştüm.
After what happened this afternoon, I should think you'd call me Scottie.
Scottie, Madeleine 26 yaşında.
Scottie, Madeleine is 26.
Scottie, gitmeme izin verme.
Scottie, don't let me go.
- Scottie, haydi gidelim.
- Scottie, let's go.
Afedersin, Scottie.
Sorry, Scottie.
Sonsuza kadar defolup gidiyorum, Scottie.
I'm getting out, Scottie, for good.
Hoşça kal, Scottie.
Good-bye, Scottie.
Haydi, Scottie.
Come on, Scottie.
Sevgili Scottie :
Dearest Scottie :
- Ama bunu beğendim, Scottie.
- But I like that one, Scottie.
Scottie, sen benimsin artık, değil mi?
Scottie, I do have you now, don't I?
Scottie, neden buradayız?
Scottie, why are we here?
Scottie, lütfen.
Scottie, please.
Sadece "Selam Scottie" desem?
Could I just say, "Hi, Scottie"?
Selam Scottie.
Hi, Scottie.
Evet Scottie.
That's right, Scottie.
Dışarıda duruyor.
You know those little black and white Scottie dogs with the magnets in'em?
- Giriyoruz, Scotty.
- Comin'in, Scottie!
- Oh, Scottie.
- Oh, Scottie.
Scottie, o şeylerle uğraşmayı bırak.
Scottie, stop fooling around.
Scottie!
Scottie!
- Scottie nerede kaldı?
- Where's Scottie?
- Fare falan değilsin, Scottie.
- You are not a rat, Scottie.
Scottie'den miydi?
Was that Scottie?
Hadi gel, Scottie, evet.
Come on, Scottie, yes.
Mary Liz'inkini ve Scottie'ninkini de görürüz.
Mary Liz's, Scottie's.
Scottie'nin ağacı.
Scottie's tree.
- Scottie'yi gördün mü?
- Have you seen Scottie?
Ben, Scottie Wheeler ve şuradaki Dr. Voodoo... Fun City'den sürpriz konuk sanatçı.
Me, Scottie Wheeler and Dr. Voodoo here... putting in a surprise guest appearance direct from Fun City.
Federallerle çalışmak hoşuna gidiyor mu, Scottie?
So, how do you like workin with the feds, Scottie?
Kaç paraya satın alındın, Scottie?
How much to buy you, Scottie?
Ben... Ben bir şeyler mi kaçırdım yoksa, Scottie?
Am I, uh, am I missing something here, or what, Scottie?
Yolunu kesmen gerek, Scottie.
Shouldn't have gotten in his way, Scottie.
Hey, Scottie, içeri gir.
Hey, Scottie, come on in.
- Scottie?
- Scottie?
Çizgiye geç, Scottie.
Up to the line, Scottie.
Haydi, Scottie.
Go, Scottie.
Çok iyi oynadın, Scottie.
Great game there, Scottie.
Hey, Scottie.
Hey, Scottie.
Scottie, Mutt ve Jeff geldi.
Scottie, Mutt and Jeff just crawled in.