Searching translate English
6,631 parallel translation
Bütün lanet olası gün boyunca arayıp durdum!
Searching! All bloody day!
Siktiğimin servetini nerede bıraktım diye zihnimin içinde ipucu arıyorum.
Searching the deepest recesses of my memory looking for a clue to the whereabouts of a lost fucking fortune.
Dün gece mavi kapıları aradığımızdan beri Sepulveda bulvarını araştıran iki ekibim var. Şimdilik sıfır.
I've had two teams searching all of Sepulveda Boulevard since last night looking for blue doors.
O çoktan nezaketime kavuştu. Yeni bir araba ve senin aradığın kasadaki tüm parayla birlikte.
She has already received my kindness, to wit, a brand new car, and all the money that was in that cabinet you were searching.
Dediğine göre kaçtığı zaman Beauly'deki şerifin mahkemesine götürüyorlarmış ama ordu hâlâ onu arıyormuş.
It says they were taking him to the sherriff's court in beauly when he escaped. But the army is still searching for him.
- Kimsesin aradığı falan yok.
Well, nobody's searching.
Kocamı arıyorum ve bu şarkıyı söylemek zorundayım.
I'm searching for my husband. And I have to sing that song.
Arayışınıza son verebilirsiniz.
You can stop your searching.
Section 20'yi arayan bir devriyemiz mevcut.
We have a patrol searching for Section 20.
Sayın Yargıç, son konuşmamızdan beri epey bir kişiyi araştırdım.
Mr. Justice, since we last spoke, I've done a lot of soul searching.
"Onlar ışığı arıyorlar." dedi.
He said, "They're searching for the lights."
Biraz vicdanımı yokladım ve sonunda kararımı verdim.
I was doing some soul searching, and I came to a decision.
Bunun dışında, bir çoğunuzun bildiği gibi yıllarımı gerçek babamı bulmak için harcadım.
That out of the way, as many of you know, I've spent years searching for the true identity of my birth father.
- Başka bir işe bakmayı göz önünde bulunduruyordum.
I was considering searching for another position. Well, you've found it.
- Bunu arıyorlar.
~ They are searching for this...
Görünüşe göre konuştuğumuz gibi Ramu Sood'u arıyorlar.
Well, they're searching for Ramu Sood as we speak, apparently.
Bu arama izniyle nerede arama yapmak istiyorsun?
Where do you want to be searching with this warrant?
Bence olmayan şeyleri oldu zannedip gerçekleri ise görmezden geliyorsun, fotoğraf çekiminde olduğu gibi.
I think you're searching for things that aren't there and ignoring the things that are, like this photograph flinching nonsense.
Papa'nın emriyle Da Vinci katili arıyor.
da Vinci is here searching for the killer at the pontiff's behest.
Bir gün erzak aramak için dışarı çıktık ve burayı bulduk.
We were out searching for supplies one day and we found this place.
- Ama bizim de tam aradığımız bu.
But this is exactly what we've been searching for.
Bu Dutch'un endişelendiği zorla girilmede çalınan ya da sistem erişimi oldu mu?
- Searching for signal. So this forced entry Dutch is so concerned about... was anything stolen or any systems accessed?
Hastaneyi didik didik arıyorlar.
They've been searching the whole hospital for it.
Ve işte orada durmuş, gökyüzünü araştırıp, iletişim bekliyordum.
And so there I was, searching the skies, waiting for contact.
Michael'ı tek başına aramanın ne kadar zor olduğunu hayal dâhi edemiyorum.
I can't even begin to imagine what it's been like searching for Michael alone.
- Aranıyor...
- Searching...
Hepimiz buraya daha iyi bir yaşam bulmak için geldik. tıpkı sizin gibi.
We all came out here searching for a better life, same as you.
# Gölgelerini arayan #
♪ Their shadows searching ♪
Şu anda, 1990'ların başlarından altın rengi bir Oldsmobile Cutlass'ı aramakta ve bulmayı ummaktayız.
On the streets of L.A. We are currently searching for and hoping to find a gold Oldsmobile Cutlass from the early 1990's.
Uçaklarım bu arabayı arıyor, ama, Yanan Adam başka yetki alanlarında öldürmüş.
My airships are searching for this car, but,
Müsait birimlerimizin her biri sokaklarda Yanan Adam'ın sıradaki yangın veya kaçırma yerini arıyor.
We have every available unit on the streets, searching for the site of Burning Man's next fire or kidnapping.
Tanrı'yı aradım ama henüz bulamadım.
I've been searching for God, but I haven't found him yet.
Ağabeyiniz Hans ve ablanız Lena'yı acilen bulun.
Urgently searching for brother Hans and sister Lena.
- Kaçmaktan yorulup, özgür olmayı çok ister bir hâlde bize gelen sensin. Arayıp bulmaya çalıştığın böylesine bir kuvvet de ancak aileden gelebilir.
- You came to us, tired of running, desperate to be free, and searching for the kind of strength that can only come from family.
Bütün hayatımı ailemi arayarak geçirdim. şimdi de seni ve sürüyü buldum.
I spent my whole life searching for family, and I found you and the pack.
- Niye dairesini arıyorum sence?
- Why do you think I'm searching his condo?
Aradığınız kelimeler "teşekkür" ve "ederim."
I believe the words you're searching for are "thank" and "you."
Bana arattığınız bu bebeğin doğum belgesi yok.
But this baby you got me searching for, there's no birth certificate.
Dört saattir seni arıyorum. Kafayı yiyecektim.
I've spent the past four hours going out of my mind searching for you.
Basın. Jane ve Paul'u aradığımızı biliyorlar,
They know we're searching for jane and paul,
Mağaza sahibi beklenmedik bir şekilde geri gelir, birisini ofisini ararken bulur
The... the owner comes back unexpectedly, finds somebody searching his office?
Eminim dışarıda bizi arayan bir sürü insan vardır.
I am pretty certain that there's just a lot of people out there searching for us right now.
Bizimkiler limanı arıyorlar.
Got guys in the harbor searching.
Doğu tarafında da birşey yok ama aramaya devam ediyoruz.
Nothing on the east end, but we are still searching.
Onu neden arıyorsun?
Why are you searching for him?
Hannibal'ı aramıyorum.
I'm not searching for Hannibal.
Her hattı arıyorum.
I'm searching the feeds for him.
Herkes Kızılderili'nin hayatını Murrel'ın hazinesini aramakla geçirdiğini biliyor.
Everybody knows Injun's spent his whole life searching for Murrel's stash.
Dwight ve Nathan, dışarıda Charlotte'ı arıyorlar.
Dwight and Nathan are out searching for Charlotte.
Aramaya devam etmeye teşvik etmek için bir ödül açıklayalım.
Look, let's put a reward out there, as an incentive for them to keep searching.
Bana yardım edersen söz veriyorum korkusuzca ve derinlemesine ahlak basamaklarından geçeceğim.
Help me out with this and I promise to do a fearless and searching moral inventory.