Second translate English
84,787 parallel translation
Postane Kuzeydoğu Cromwell'de 2. kat.
Post office on Northeast Cromwell, second floor...
Girdiğim saniye alarmlar çalmaya başlar.
Alarm bells will go off the second I pop in.
İkinci senem.
Second-year.
Tam olarak kanat çırpan bir ağaç görmeyi bekliyorum.
I-I fully expect to see a tree flapping around at any second.
Birçoğunun sonradan aklına yatan bir proje.
A project which many had second thoughts about considering
İkinci seferde.
The second time.
İs konusalim mi? Olur mu?
Can I talk business for a second?
- su yildizdan soz edebilir miyiz?
- Can we talk about this star for a second?
- Dur biraz.
- Uh, hang on a second.
Ruhlarını okumak için kısacık bir an var.
You only get a split second to read their souls.
Bir saniye buraya gelir misin?
Come here for a second, would you?
Dinle, Nasty Gal'de değil de bu beynini yıkayan yerde geçirdiğim her saniye, yaşamımın boşa gitmiş bir başka saniyesidir.
Listen, every second I spend in this brainwash factory not working on Nasty Gal is one more second of my life wasted.
Ve Hitler de saniyesinde benim yaptığımı yapardı.
And I think Hitler would do what I do in a second.
Bize bir dakika verir misin?
Oh, could you give us a second?
Bir ödemeyi kaçırırsam, bundan kesersin.
The second I'm late with a payment, this is yours to keep.
İkincisi, bu mesaj panosuna David Lynch'in Fil Adam filminin ismi verilmeli çünkü burası ucubeyle dolu ve çok üzücü bir yer.
Second, this message board should be called David Lynch's Elephant Man, because it's full of freaks and sad as fuck.
Beni düşünerek geçirdiğiniz her saniyenin, asla benim gibi olamama korkusundan olduğunu biliyorum.
Because I know every second that you spend thinking about me comes from a deep-rooted fear that you'll never be me.
Bu da beni ikinci konuya getiriyor.
This brings me to my second point.
Site açıldığı anda başarılı olacaksın.
The second that site goes live, you're a success.
İkinci olan beyaz adamlaydı.
It was with the white guy who came in second.
Bir saniyesini daha harcamayacağım.
I'm not gonna waste another second.
- Mike bir bakabilir misin?
- Hey, Mike, you got a second?
Burada olmayı seçtim ve her kararıma şüpheyle yaklaşılmasını istemiyorum.
I chose to be here, but I don't want to be second-guessed at every turn.
Dur bir saniye.
Now, just hang on a second.
Bu delikte olduğum her saniye bunun ağırlığıyla yaşıyorum zaten.
A fact that weighs upon me every second I'm in this hole.
Bir dakika.
Wait a second.
Nasıl yani, Lily zeki miymiş?
Wait a second. Lily's smart? - Look.
Evet, evet, bir an yemeyecek gibiydi ama, ben teknolojimle zırvalarken gözlerindeki ışık bir anda sönüverdi.
Yeah, yeah, for a second there, he wasn't buying it, and then I just started babbling on about tech specs until his eyes glazed over.
Ağzımdan çıktığı anda pişman oldum.
I-I-I... I regretted it the second it came out of my mouth.
Kahrolası bir robot. Ayrıca, siz iki budalanın derdi ne?
And second of all, what's the matter with you two chuckleheads?
Yedi ay önce seni o kozada bulduğum gün de ikincisi sayılır.
Though finding you in that cocoon seven months ago - was a close second.
İkinci SYM'imiz.
Our second lmd.
Mack olsun ya da olmasın, görevin ikinci kısmını tekrar düşünmende ısrar ediyorum.
Mack or no Mack, I'm urging you to reconsider the second part of this mission.
- İkinci kısmı hangisiydi?
Which part is the second part again?
Ve ters giden bir şey olursa ikinci SYM'miz var.
And if something goes wrong... then we have a second LMD.
Drone'lar her an gelebilir.
Drones will be here any second.
Sabun teorilerini bir saniye bekletelim tamam mı?
Why don't we put the soap theories on hold just for one second, okay?
- Benim de hoşuma gitmiyor ama bu bize ikinci yardım edişi.
I don't love it, either, but this is the second time he's helped us.
Hydra'nın iki numaralı adamı konumunda.
Who happens to be second in command at Hydra.
Coulson, biraz gelir misin?
Coulson, you got a second?
İkinci veya üçüncü bir yaşam şansın olabilir hatta ne kadar istiyorsan.
You can have a second life or a third or however many you want.
Ergün, bakar mısın?
Ergün, do you have a second?
Kararımı sorgulamaya başladım.
I started to have second thoughts.
Sonra sorgulamamı da sorguladım.
And then I had second thoughts about the second thoughts.
Bu ilk tavşan kulağı, sonra ikinci tavşan kulağıyla buluşur.
The first bunny ear, he meets the second bunny ear.
Bu ikinci görevlendirmen o halde?
This is your second posting then?
Bir saniye.
Hold on a second.
Dan yaklaştığı zaman bomba patlayacak ve o da çığlık atacak.
The second Dan digs too close, boom and yip.
Tara on beş saniyelik bir sesli mesaj bırakmış.
- Tara left a 15-second voicemail.
Anladım, ikincisi de gece mankenlere sarkan olursa bu ciddi alıcı olmadığını gösterecek.
- Right, and second, any dipshit who shows up and hits on the models all night isn't a serious bidder for the company.
Çok sürmeyecek.
No, this'll just take a second.