Seeing translate English
35,570 parallel translation
Antonio'yu görmek gerçekten harikaydı.
It's really great seeing Antonio.
Bunu izliyorsanız, ölmüşüm demektir.
It's me, Daddy. If you're seeing this, I'm dead.
Çünkü bu arabayı görerek büyüyorlar.
Cos that's the car they grow up seeing.
Çevrecilikle ilgili bazı konular var, Ve biz şimdi bunlardan birini görüyoruz.
There are some issues associated with environmentalism, and we're seeing one of them right now.
Gelincik tarlasındaki kız. Şu anda onu görmüyoruz.
Girl in the the field of poppies - we're not seeing that right now.
Ileriye bakıyorum Ve ben görmüyorum Sonsuz bir kum denizi.
I'm looking ahead, and I'm not seeing an endless sea of sand.
Yeşil görüyorum.
I'm seeing green.
Ama en zoru ceset görmektir.
But the hardest thing is seeing dead bodies.
Sadece görüştük...
Seeing each other just...
Fark etmez, gördüğümüz şey gerçek.
It doesn't matter. What we're seeing is real.
Başka kadınlarla görüşmekle asla ilgilenmedim.
I was never really interested in seeing other women.
Bunu başka gören var mı?
Is anyone else seeing this?
Önemli bir şey görünmüyor. Doğuştan gelen küçük bir AVM'den başka bir şey yok.
I-I'm not seeing much of anything, just a small congenital AVM, nothing to do there.
- Öyle düşünüyorsunuz çünkü gördüğünüz tek şey travma. Çünkü görmeye alışkın olduğunuz tek şey travma.
- That is because the trauma is the only thing you see, because trauma is all that you are used to seeing.
Örneğin, ben harika yeni bir kadınla görüşüyorum.
For example, I'm... I'm seeing this great new gal.
Ama ben hallettim ve onu bir daha buralarda görmeyeceksin.
But I took care of it, and you won't be seeing him... round here again.
Jeremy, görüşmeyi bırakalım.
Jeremy... I think we should stop seeing each other.
Walter bunu izlediğimizi bilse, uzayda kalmayı seçerdi.
If Walter knew we were seeing this, he'd choose to remain in space.
Dr. Rayburn, randevu olmadan benimle görüştüğünüz için teşekkürler.
Dr. Rayburn, thank you for seeing me without an appointment.
Şimdi benim gördüğüm şu...
Okay, so this is what I'm seeing...
Bay Miller'ın sizi küçük düşmüş görmek gibi bir niyeti yok.
Mr. Miller has no interest in seeing you humiliated.
Seni aşık görmeyi seviyorum.
I love seeing you in love.
Eminim sana karşı normaldir. Arkadaşı ve hepiniz gibi görüyorum.
I'm sure he, uh, be straight with you, seeing as you his friend and all.
Benim görmediğim içeriği.
Context that I wasn't seeing.
Lütfen onunla görüşmeyi bir daha düşün.
Please, just... think about seeing him.
Ama o kaybolduğu zaman ikiniz hala görüşüyordunuz doğru mu?
But you two were still seeing each other when she went missing, is that correct?
Alex tanıştığımızda onunla çıkıyordu.
Alex was seeing him when we met.
Umarım bu oturum boyunca da hizmete bağlılığımı görürsünüz.
I hope over the course of this hearing, you're seeing how I lived up to that call.
Duydup gördükleriniz... Gaz yüzünden!
What you're hearing or seeing, it's the gas!
Rafael duyduklarını ve gördüklerini unut ve benimle gel.
Rafael... forget what you're seeing and what you're hearing, and come with me.
Sadece César'ın cesedini görmek...
It's just that seeing César's body- -
Sonra onun dairesindeki resimde de aynı blokajı gördüğümü hatırladım.
But then I remembered seeing a picture at his place with the same obstruction.
Eğer Cole haklıysa asteroitlerin hacimlerini hep yanlış tespit etmişiz.
Which, if Cole is right, means that we've been seeing asteroid sizes all wrong.
Beni kabul ettiğiniz için teşekkürler.
Thank you for seeing me.
Vay anasını, iki tane mi o? Kapat çeneni.
Holy cow, am I seeing double?
Çok canım yanıyor, yıldızları görüyorum.
It hurts so bad, I'm seeing stars.
- Neden, hazırlık yaptıklarını mı gördün?
Why, you seeing'em getting ready?
Nasıl olsa gördüklerinden bir şey anlamazsın.
You wouldn't understand anything you're seeing anyway.
- Bunu görmeye hiç alışamayacağım.
I'll never get used to seeing this.
Yemek arkadaşlarıyla birlikte o ördek ciğerinden bir ısırıktan fazla yemişse kısa zamanda onları da burada yatar vaziyette göreceğiz.
Well, if he and his lunch mates ate more than a nibble of that foie gras, we're gonna be seeing them down here soon enough.
Senin içinde aynı olmadığını söyle, görüştüğün o kadın mesela, Felicia mıydı?
Tell me it's not the same for you and that woman you've been seeing. Felicia?
Burayı böyle sakin görmek ne tuhaf.
It's weird seeing it quiet like this.
Söylemeliyim ki, eğer katil bu çizelgelerde saklanıyorsa ben göremiyorum.
I have to say, if the killer's hiding in these spreadsheets, I-I'm just not seeing him.
Bir kızla yeni çıkmaya başlamış.
He just started seeing this girl.
Hey, Patti, onları göremiyorum.
Hey, Patti, I'm not seeing them.
Herhangi bir ısı sinyali de almıyoruz.
And we're not seeing any heat signatures.
İnsanların seni, olduğundan daha az mükemmel görmesiyle baş edebilirsin.
You can handle people seeing you as... less than perfect.
Ve sen olduğunu görünce, kemiğine kadar keserim
And seeing it's you, I'll work to the bone
Beni sadece eleştirmek yerine benim tarafımdan da bakmayı deneyebilirsin.
You know, maybe instead of just criticizing me, you could try seeing my side of it.
Evet, hala Top'la görüşmeye devam ediyor.
Yeah, and she said she was going to keep seeing Top.
Beni her gün görmekten sıkılmadın mı?
You're not bored of seeing me every day?