Sensörler translate English
433 parallel translation
CEVAP YOK Fırtına yüzünden sensörler de kameralar da çalışmıyor.
[Françoise] Because of the storm, neither the sensors nor the cameras are working.
Sensörler yenileniyor.
Reset sensors.
Deflektörler orada bir şeyin olduğunu söylüyor, sensörler olmadığını.
Deflectors say there's something there. Sensors say there isn't.
Hareketini aynen tekrarla. Eğer onda da sensörler varsa, bizim bir yansıma olduğumuzu düşünmesini istiyorum, bir yankı.
If he has sensors I want him to think that we're a reflection, an echo.
Sensörler bir şey gösteriyor.
- It's all right, yeoman. Sensors show there's something there.
Sensörler katı olduğunu gösteriyor ama niteliği bilinmiyor.
Sensors showed as solid, but its composition is unknown to us.
Sensörler sıfır okuyor.
Sensors reading zero.
Sensörler, hedefe kilitlenin.
Sensors, lock on.
Sensörler önümüzde bir keşif gemisi gösteriyor.
Sensors picking up a vessel ahead.
Sensörler bölgede hiçbir şey göstermiyor ama çok yakın gibiydi.
Sensors show nothing in the area. But it was a strong signal, as though it was very close.
Sensörler bize doğru gelen tanımlanamayan bir gemi gösteriyor.
Sensors are registering an unidentified vessel pacing us.
Mürettebatı var ancak sensörler türlerini tanımlayamıyor.
It is manned, but sensors cannot make out specifics.
Sensörler, bu gezegende, yaratıkla bağlantı içinde olabilecek bir insanın varlığını tespit etti.
Sensors detected a human being on the planet who might be linked to the phenomenon.
Doğrulama istedim, sensörler gezegende bir yaratığın olmadığını bildirdi.
I ordered re-confirmation. Sensors indicate no creature on this planet.
Sensörler hastalıklı organizmaları gösterebilir.
Sensor readings would've revealed the presence of any disease organisms.
- Tüm sensörler tam kapasite.
All sensors on maximum.
Kaptan, sensörler tüm güneş sisteminin yok olduğunu gösteriyor.
Captain, sensors show this entire solar system has been destroyed.
Yine de, geçen yıl yedi gezegen tespit ettiğimiz yerde, sensörler sadece çöküntü gösteriyor.
Nonetheless, sensors show nothing but debris where we charted seven planets last year.
Sensörler normal enerji çıktısını kaydetmiyor.
Sensors not recording normal energy output.
Sensörler bir çeşit tam bir dönüşüm gösteriyor.
Sensors indicate some kind of total conversion drive.
Sensörler makinenin enerji formasyonunda bir anlık düşme kaydetti.
Sensors indicate a minute drop in the machine's power emanations.
Sensörler tüm enerji kaynaklarının işlem dışı olduğunu gösteriyor.
Sensors show all energy sources deactivated.
Sensörler sıfır kayıt gösteriyor.
Sensors indicate zero register.
Sensörler istasyona yaklaşan bir Klingon savaş gemisi algılıyor.
Sensors are picking up a Klingon battle cruiser rapidly closing on the station.
Sensörler yaşam formu göstermiyor.
Sensors indicate no life forms.
Sensörler atmosferik bir bozukluk alıyor.
Sensors are picking up an atmospheric disturbance in your area.
Şuradaki tabelaya sensörler yerleştirildi bu sayede kartlara yerleştirdiğimiz metalleri okuyabiliyoruz.
That tabletop over there has built-in sensors that reads the metallic impregnations of the cards.
Sensörler ve kayıt cihazlarının bakım ve ayara ihtiyacı var.
Automatic sensors and various other recording devices require monitoring and periodic adjustments.
Sensörler hızla yaklaşan bir Klingon gemisi saptadı.
Sensors have picked up a Klingon ship, closing fast.
Sensörler olmadan mı?
Without sensors?
- Sensörler belki çalışıyordur.
- The sensors may be operating.
- Sensörler yaşam formu okumuyor.
Sensors read no life forms.
Sensörler, Ritter ölçeğiyle 3,51 seviyeli bir kozmik ışın olduğunu okuyor.
Our sensors indicate the cosmic-ray concentration measures 3.51 on the Ritter scale.
Sensörler aşağı yarıküre üzerinde yaşam formu konsantrasyonu gösteriyor.
Sensors indicate only one concentration of life forms on the planet, on the lower hemisphere.
Sensörler bilgisayarlara veri yüklüyor.
Sensors are feeding data to the computers now.
Sensörler burada tek tür bir yaşam biçimi gösteriyor. İlişki kurmayalım mı?
Sensor probes indicate only one type of life form here.
Ama sensörler, tahmin edildiği gibi yanıtlamıyor.
But the sensors are not responding as predicted.
Sensörler paralelimizde bir gemi tespit etti ama ne olduğu belirlenemedi.
Sensors are picking up a vessel paralleling our course, as yet unidentified.
Kaptan, sensörler iki kontak raporu veriyor.
Captain, sensors report two contacts now.
Sensörler dört Federasyon gemisi tespit etti.
Sir, our sensors are picking up four Federation starships.
Sensörler gemileri tespit etti.
Sensors have recorded approach of ships.
Sensörler mekanı saptayamıyor.
Sensors don't pinpoint a location.
Sensörler ilerde bir uzay aracı tespit etti.
Sensors indicate a space vehicle ahead.
Sensörler seni tanımladı.
The sensors have picked you up.
Sonda ve sensörler bir zamanlar burada muazzam bir uygarlık olduğunu gösteriyor.
Probes and sensors indicate there was once a vast civilisation here.
Üzerinde çalışacağın sensörler yok muydu senin?
Aren't there some sensors you could be working on?
Sensörler yabancı madde buldu.
Sensors detect a foreign substance.
Bizden tam tolerans istiyorlar, sensörler ve dönüştürücüler için.
They want full tolerance checks on all buggers, sensors and corresponding transducers.
Ve sensörler herhangi bir yaşam belirtisi göstermiyor.
and the sensors show no life form whatsoever?
Sensörler.
Sensors.
Sensorler var.
There's the eyes.