Shelter translate English
4,311 parallel translation
Hayır dostum, vergi sığınağı falan değil.
- No, man, it's not a tax shelter.
Bütün hayatımı insanları barınmak için para vermeye zorlamakla geçirdim.
I spent my whole life making people pay for shelter.
Bakıcının temel bir barınak sağlamak için yeterli geliri var mı?
So, does the guardian have "adequate income to provide basic shelter"?
Böyle giderse, bir aydan kısa sürede barınakta olacağız.
The way that were going... we're gonna be in a shelter in less than a month.
Olay yerine yakın bütün personellerin, güvenli bir yere gitmeleri rica olunur.
All persons within the vicinity of this address are advised to seek immediate shelter.
Sonra küçük dilimler halinde doğrayıp köyde bana saklanacak yer veren herkese parça parça yolladılar.
They then chopped it into little bits and made everyone in the village eat a piece for having given me shelter.
Eğer şu anda dışarıdaysanız fırtına sığınağına veya güvenli bir yere gitmek zorundasınız.
If you're above ground, you need to get to a storm shelter or a safe place right now.
Herkes fırtına sığınağına gitsin.
Everybody into the storm shelter area.
- Arabayla sığınak aramaya çıkmıştım.
- Had to go looking for shelter. Was gonna drive.
Orada fırtına sığınağı var.
They've got a storm shelter.
Bu insanları sığınağa götürüyorum.
I'm taking these people to the shelter.
Shaw Eyaleti sakinlerinin hemen sığınaklara gitmesi gerekiyor.
All residents of Shaw County should seek shelter immediately.
Burası bir fırtına sığınağı farkında mısın!
- You have to. This is the storm shelter, for chrissake.
Kalacak bir yer arıyorduk.
We were seeking shelter.
Bodrum 60'lı yıllarda sığınaktı, değil mi?
The basement... It was a shelter in the 60s, right?
Bu günü çıkartamaz, barınağa ihtiyacı var.
He will not last the day. He needs shelter.
Buradan gidersek sığınak bulabilirsiniz.
You shall find shelter this way.
Sabaha kadar burada kalabilirsiniz.
You may shelter here until dawn.
Kim bize kalacak bir yer verdi? Kim kaçmamıza yardım etti?
Who gave us a shelter, who helped us to escape?
Dışlanmış olanı korumanın cezası New Bethlehem'in nezih ortamından sonsuza dek sürgündür.
The punishment for giving shelter to the shunned shall be eternal banishment from the heavenly womb of New Bethlehem.
Arkadaşım hayvan barınağı işletiyor ben de bu kızı kocaman üzgün gözlerle bana bakarken gördüm ve eve getirdim.
My friend runs an animal shelter, and I saw this girl staring up at me with big, sad eyes, so I took her home.
Tamam, ben de barınağa geri götürürüm.
Fine. I'll take her back to the shelter.
Barınak bulacağız.
We find shelter.
Kendinize bir barınak bulun.
Find what shelter you can.
Galiba ailemin benden sakladığı şey buydu.
I think this is what my parents were trying to shelter me from.
Evet, ihtiyaç sahiplerine yemek götürdükten sonra barınağa gidip sahipsiz hayvanlarla oynayacağım.
Um, yeah, after Meals on Wheels, I'm gonna go down to the shelter and play with some stray animals... why?
Yorgun, virgül oklarla delik deşik olan genç adam savaş alanını terk etti ve ormanın derinliklerine sığındı.
Defeated... comma pierced by arrows the young man left the battlefield... and took shelter in the forest.
"Seni güvende tutmak için barınak olacağım."
"I will become the shelter to keep you safe."
1816'ta, Lord Byron ve Shelley, İngiltere'den kovuldu Cenevre Gölü tarafında sığınak aradılar Mary Shelley bir korku hikayesi yazmaya başladı.
In 1816, Lord Byron and Shelley, chased from England, sought shelter by Lake Geneva with Mary Shelley who began to write a horror tale.
İçindeki her ruhun da sığınağı burası.
It is the shelter of every soul within it.
Saklanmalısınız.
You take shelter.
Binlerce insan sokaklar boyunca koşturarak korunacakları herhangi bir sığınak arıyorlar.
Hundreds of thousands of people are now running through the streets here seeking any kind of shelter.
Eger bulunduğunuz bölgedeki derişim milyarda seksen partikülden fazlaysa hızlı bir şekilde sığınacağınız bir yer bulup en az 8 gün orada kalın.
If concentrations in your area have exceeded 80 parts per billion, you must take immediate shelter and remain where you are for a minimum of eight days.
Hem de yemekleri ve barınakları olmadan.
With no food or shelter
Kalacak bir yer.
Shelter.
Sığınağa gitmeliyiz.
We should go to the shelter.
Güneyde bir yerden bahsediyordu, İspanyol Gölü'nün civarında kızların kaldığı barınak gibi bir yerden bahsediyordu.
She mentioned someplace down south, like around Spanish Lake, a... shelter, girls used to stay there, something, all she said.
Bu acil durum esnasında lütfen acilen sığınak arayın.
During this emergency, please seek shelter immediately.
Yiyecek, barınak, bağışlanan giysiler ve tıbbi gereksinimler orada ihtiyaçları olanlar için bulunacak.
Food, shelter, donated clothing and medical supplies are available to all those in need.
Lehmann sığınağa girmesine izin vermezdi.
Lehmann wouldn't let her in the bomb shelter.
D-day Doris nihayet sığınağından gün yüzüne çıktı.
D-day Doris finally emerges from the bomb shelter.
Pekâlâ, beyler, sizi altı ay idare edecek kadar kızak, erzak baraka ve kıyafet 300 dolara olur.
Alright, gentlemen, 300 is going to get you a sled, provisions, Shelter, clothes, that will do you for your first six months.
- Köpeği barınağa götürmeniz gerekir.
- You'll need to take him to a dog shelter.
- Barınağa götürülmesini istemiyorum.
- I don't want him taken to a shelter.
- Barınağa gitmeyecek.
- He's not going to a shelter.
- Barınağa gitmeyecek.
- He's not going to the shelter.
Bu yüzden barınaklar var.
That's what the shelter's for.
Barınağa gitmeyecek.
He won't go to a shelter.
- Barınağa götürmemi ister misin? - Hayır!
- Do you want me to take him to a shelter?
Onu barınağa götürdün mü?
Did you take him to the shelter?
- Burası barınak mı?
- Is this the shelter?