English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ S ] / Sick

Sick translate English

45,224 parallel translation
Max hasta ama ben boşum.
Max is sick, but I'm totally free.
Ve Ipad'imi yalamaktan bıktım.
And I'm kind of sick of licking my iPad.
Hasta mısınız efendim.
Are you sick, sir?
Yaşıtlarımın... % 65inden daha iyiyim.
I am no more sick than 65 % of men my age.
- İnsanları hasta ediyorsunuz.
You're making people sick.
Millete elektrikli çubukla işkence eden bir psikopat biliyorum.
I know a sick banger who tortures people with a cattle prod.
Sarah hastalandı.
Sarah got sick.
Bundan usandım.
I'm sick of it.
Her zamanki şoförüm bugün rahatsız.
My usual driver is sick today.
İyileşmek için aldığım ilaçlar yüzünden hasta oldum.
Going off the meds is what got me sick.
Sanırım benim yüksek gücüm beni hasta ediyor.
I think my higher power's kind of sick of me.
Hasta.
She's sick.
- Nasıl hasta?
- How sick?
- Kızım hasta.
- My daughter's sick.
Çocukken sürekli hasta olurdun, ben hiç paniklemedim.
You used to get sick all the time when you were a kid, I never panicked.
Çok hasta.
She's very sick.
Hasta olduğuna inanıyorum.
Oh, I believe she's sick.
Ve dışarı çıkarken, onun için hastalık izni almamı istedi.
And when I was walking out, she asked me if I would call in sick for her.
Tamam, öfkeli dur hadi. Beyaz adamlardan emir almaktan bıkmışsın gibi.
Fine, then act angry, like you're sick of taking orders from the white man.
Ama zamanla insanlar hastalanmaya başladı.
But then people started getting sick.
Hastalanana kadar.
Until we started to get sick.
Hasta olduğunu, ne kadar süren kaldığını ve kefaletle çıkmayacağını biliyorlar.
They know you're sick, they know how long you have, and they know you won't make bail.
Hasta ve ölmek üzere olan bir adam o.
He's a sick, dying man.
Hasta oldugunu unutmusum.
I totally forgot you were sick.
Hasta oldugumu uydurdum.
I made up being sick.
Manyak bir sey bu!
That's sick!
60 tane doldursak yedi tanesini satmamiz gerekir.
- We fill 60, we need to sell seven. - [Noelle] That's sick.
Tarih boyunca zenginler, kraliyet aileleri, firavunlar, kraliçeler, krallar, rahipler, rahibeler, yani et yemeye gücü yeten insanlar, damar hastalıkları, obezite gibi hastalıklarla boğuşmuşlardır.
the royalty the queens and the kings the priestesses the people that could afford to eat the meat. they had obesity they were sick.
Bunun alternatifi ise "kendini hasta et" diyetleri.
The alternative is the make yourself sick diets.
Düşük karbonhidrat diyetleri insanı hasta eder.
they make you sick.
Sonuç olarak tüm vücudunuzda atardamar hastalıkları, böbrek ve karaciğer hasarı gibi rahatsızlıklar baş gösterir.
your whole body gets sick and kidney damage liver damage and so on.
Ama ayrıca iştahınızı kapatarak sizi hasta ederler.
But they also make you sick in a way that you lose your appetite.
Çünkü hastasınızdır.
Because you're sick.
Ama televizyonda gördükleri, asla şişmanlamayan, asla hasta olmayan, çoğu avantajlı genlere sahip azınlık "Bütün mesele, şöyle yapmak, böyle yapmak" falan der.
But this minority few that are on television ever been sick have genetics very much on their way and all about that.
Çünkü ben 141 kiloydum. FAT, SICK AND NEARLY DEAD'DEN GÖRÜNTÜLER
I was 310 pounds.
Hasta çocuklar için hayır işi yapan birkaç organizasyonun elçisiyim.
I'm an ambassador for a couple of organizations that do philanthropic work for sick children.
Ne kadar hastayım?
Just how sick am I?
Burası muharebe planlarını kaleme alabileceğin sıkıcı bir yer ya da hakkımda savaş şarkısı besteleyeceğim bir yer ya da ve ya da ev ödevini yapacağın yer.
Got you a sick place right here to draw up battle plans, or, uh, compose war ballads about me, or, or, maybe even do your homework.
Takılamayız, hasta hissediyorum.
Can't hang, feeling sick.
Hastalık günlerini tükettin.
You used up all your sick days.
Berbat tavırları beni çok hasta ediyor.
I'm just so sick of his crap attitude.
Kusura bakma, hasta köpeğinle sonra ilgilenebilirsin, Boyle.
- Sorry, you can deal with your sick dog later, Boyle.
Bana ve değer verdiğim herkese yaptığın iğrenç, travmatik, karanlık şeylerin seni sevmeme sebep olacağına inanmak için... iğrenç, travmatik, karanlık birşeyler yaşamış olmalısın.
You must've suffered some sick, traumatic, dark event to believe that the sick, traumatic dark things you've done to me and everyone I care about could ever result in me loving you.
O hasta biri.
He's a sick man.
- Hayır, biraz hasta gibiyim- -
No, I'm getting sick...
Arkadaşımı geri istiyorum, seni iğrenç ucube!
I want my friend back, you sick freak!
Hastasın.
You're sick.
Hasta değilsin.
You're not sick.
- Hastasın.
You're sick.
Anlıyorsunuz ya, çünkü o hasta değil.
You see, because she's not sick.
Hasta diye nihayet onu yenebileceğimi sanmıştım. Kaybetmesini o kadar istiyorum ki.
I thought I could finally beat her because she's sick.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]