English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ S ] / Sigorta

Sigorta translate English

6,201 parallel translation
senin sigorta daha ateşlemeden patladı. eh?
your bulb fused before even started. eh?
İşte bu yüzden sağlık sigorta işletmeleri hazır yiyecek şirketlerinden hisse alır.
That is exactly why you see health insurance companies buying stock in fast food companies?
Roger, sigorta primini ödemedin diye mi şimdiye kadar koltuğu alamadın?
So Roger, did you not pay your insurance premiums, and so you didn't get the chair till now?
Sigorta parasına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
We go ahead with it. We need that insurance money more than ever now.
Bu şeyin her halinden sigorta işi olduğu belli.
This thing has insurance job written all over it.
- Yani belli ki sigorta poliçesinden haberleri yoktur. - Yoksa daha fazla isterlerdi.
So obviously they don't know about the insurance policy or they'd be after a lot more.
Sigorta poliçesi temize çıkana kadar hafıza kartı bende kalacak.
I'll keep the memory card until the insurance policy's cleared.
Sigorta poliçesi talebinde bulunabilecek tek kişiyi mi?
What, and kill the only person that can claim the insurance policy?
Evet. Sigorta anlaşmasından sonra ama.
Yeah, after the insurance settlement.
Nathan olmadan sigorta parasını nasıl alacağız.
How the fuck do we get the insurance money
St. John ve karısının sigorta poliçeleri ortakmış.
Matching insurance policies on St. John and his wife.
İki tane sigorta poliçesi var.
There's two life insurance policies.
Ruhsatınız ve sigorta poliçenizde gerekiyor, bay Henry.
I'm gonna need your registration and proof of insurance too, Mister... "Henry."
Sadece sigorta için endişeleniyorum.
All I'm saying is, to my insurer.
Tabii ki alacağım ama sigorta şirketim "hepatit C" olduğumu anlamayacak mı yani?
Of course, but... you're saying my insurance company won't find out I have hep "C"?
Sigorta mı?
Insurance?
Sigorta sözleşmem var, anneme $ 5,000 kalacak.
I have a $ 5,000 policy to go to my mother.
İyi ki sigorta yaptırmamışım.
Happy I passed on the insurance.
Sigorta parasını alıp, parayı buraya harcadım. İmkânı yok.
So I took the insurance money, and I bought all of this.
Sigorta mı attı?
Overdone a fuse?
Sigorta şirketiyle konuşmalısın.
Well, you'll have to talk to the insurance company.
Babam sigorta işinde çalışıyor ve o insanlara güvence veriyor, kötü bir şey olursa birinin evi yanacak olursa, o zaman evlerini geri almalarına yardım edecek.
My dad works in insurance, and he... gives people insurance, like, if something bad happens, if somebody's house catches on fire, then he will help them get their house back, if it was an accident.
Ya da bunu sırf sigorta şirketinden para almak için yapıyorlarsa o zaman sanırım onları, sahtekârlıkla suçluyor.
Or if they were just doing that to get money away from the insurance company, then he would charge them with fraud, I think.
Aslında, hayır, Rio Rancho'da bir sigorta işindeydim.
Um, actually, no, I was doing a claim out in Rio Rancho.
Evet, bilirsin bırakalım da buna sigorta şirketlerimiz karar versin.
Yeah. Well, you know, we can just let the insurance companies deal with all that.
Pekala, sigorta şirketleri hala kimin hatası olduğunu çözmeye çalışıyorlar.
The insurance companies are still trying to determine who was at fault here.
- Malın biri sigorta kutusunu patlatmış ocak çalışmıyor. Yarına kadar elektrik olmayacak.
Some idiot has blown the fuse box so the cooker isn't working.
Hayır, yok. Ben o yüzden kendim sigorta yaptırdım.
No, no, so I'll pay.
Babasını bile öldürse sigorta karşılar.
If you kill your father, he covers you.
Hayatı boyunca sigorta primi ödemesine rağmen daha kendisine tekerlekli sandalye bile alamadan ilişiklerini kestiler. Ama öncesinde ağrı kesicilere bağımlı olmasına izin verdiler.
A lifetime of insurance payments and they dropped him before he could buy a wheelchair, but only after they got him hooked on painkillers.
- Sigorta işinde.
- Insurance.
Biz, sigorta attığı için yanan bir barda tanıştık.
We met at a bar that burned down - in an insurance fire. - Mm-hmm.
Sigorta şirketiyle tekrar konuşacağız.
We're gonna talk to the insurance company again.
Hayır, ölmen bile yapmazdı, çünkü senin ölmen demek para demek - emekli maaşı, sigorta.
No, not even you dying, cos you dying brings in money - pension, insurance.
İş kartına göre, California Coast Sigorta adında bir yerde satış temsilcisi olarak çalışıyormuş.
According to his business card, he worked a dead-end job as a sales rep at some place called California Coast Insurance.
Sanırım bir sigorta sahteciliği ile bir ilgisi vardı.
I think it had something to do with insurance fraud.
- Tabii ki, iki Pony Wayne White yoksa bu John'un araştırdığı sigorta sahteciliği olabilir.
- Unless there are two Pony Wayne Whites, this could be the insurance fraud John was investigating.
Kuzenim sigorta reklamında oynadı, manyak para kaldırdı.
My cousin shot a commercial for safe and paid a five-figure salary.
- Sigorta nerede? Bodrumda mı? - Sen git.
Where are they, basement?
Aynı zamanda senin hakkında pek de hoş olmayan bilgiler içeriyordu bana düşman olabileceğin zor bir durumda sigorta olarak.
They also contained unflattering information about you, as my insurance in the inevitable event you should turn against me.
Cayma ihtimaline karşı sigorta olması için diske ihtiyacım var.
Now I just need that disc as insurance in case he backs out.
Sigorta şirketi şu yanıtla ödeme yapmayı reddetti :
Insurance company refuses to pay :
Sigorta numaran.
Your insurance number.
Bahsettiğim bu departmanlar, kereste maden, medya, sigorta.
These are blue-chip divisions we're talking about - - Timber, mining, media, insurance.
Ama o kaydı bir sigorta olarak bana yolla.
But you send me back that recording as insurance.
Benim adıma sigorta poliçesi alsana.
Why don't you take out a life insurance policy in my name?
Planlarim yürümezse diye sigorta lazim Sarazin.
I need insurance, Sarazin, in case my plans don't work out.
Anna sigorta şirketinin değerli eşyalarının ne zaman ve nerede olduğunu biliyordu, polisin peşine düşmemesi için... bilgisayarları hacklenmiş gibi gösterdi.
Anna knew when and where the clients of the insurance companies were vulnerable, so she made it look like the computers were hacked... To throw the police off her trail.
Bo'nun işyerinde sigorta satıcısı.
Sells insurance over at 80's shop.
Kocamın sigorta kartını kaybettim.
You know, I lost his insurance card. Is there any way that you could process it?
siğorta dolandırıcılığı tatlı iş değil mi.
Now that there's what you call a good taste

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]