Sire translate English
3,206 parallel translation
Ravenna, efendim.
Ravenna, sire.
Yaralandınız mı Majesteleri?
Are you hurt, Sire?
Kurtaracağım sizi Majesteleri!
I'll save you, Sire!
O bir Akad, Majesteleri!
He's an Akkadian, Sire!
Efendimiz, Kral Ramusan sarayından haber var.
Sire, news from King Ramusan's palace.
Emredersiniz, Majesteleri.
Yes, Sire.
Efendim, Cobra'nın isyancılarından birini ele geçirdik.
Sire, we captured one of Cobra's rebels for interrogation.
Efendimiz, Akkad ve bu adam.
Sire, Akkadian and this guy.
Majesteleri!
- Sire!
Majesteleri!
- Sire.
Majesteleri, prenses gitti.
Sire, the princess is gone.
Hayır, Majesteleri.
No, Sire.
Efendim, saldırmak için hazırız.
Sire, we are prepared to attack.
Evet, Majesteleri.
Yes, Sire.
Majesteleri, korkarım düşmanlarınız güçleniyor.
Sire, I fear your enemies remain powerful.
Majesteleri, misafiriniz var.
Sire, you have guests.
Dikkat, Majesteleri....
Caution, Sire. The...
Ben onların haberci olarak değil. onların Kralı olarak buradayım.
I have not come as their messenger, Sire. I have come as their king.
Terri, telefonda birisi var. Londra'dan Sire Plak'tanmış...
Terri, there's a fella on the phone says he's from Sire Records in London.
Yani tüm bu efendilik bağı olayı çok çılgınca.
I mean, this whole sire bond thing is wild.
Benden bunu anlamamı ya da seni desteklememi istemeden önce en azından üzerindeki bu Klaus'a olan efendilik bağınla ilgili ne yapmayı düşündüğünü söyler misin?
And before you ask me to understand or to support you, can you at least tell me what you're planning to do about your sire bond to Klaus?
Tyler, doğaüstü bir şekilde sana efendilik bağı ile bağlama lütfunda bulundum. O yüzden senin ölümsüz sadakatini teste tabii tutuyorum diye düşünebilirsin.
Tyler, I've been supernaturally blessed with the good fortune of a sire bond to you, so one could consider this me putting your undying loyalty to the test.
Düşündüm ki o zorlamaya direnebiliyorsa belki efendilik bağına direnmeyi bana öğretebilir.
I thought since he could resist compulsion, maybe he could teach me to resist a sire bond.
Efendilik bağı, temelinde sadece bir şeye bağlıdır.
A sire bond, at its core, is about one thing...
Efendilik bağını koparmak için kendini dönüşmeye zorlamalısın.
To break the sire bond, you've to make yourself turn.
Efendilik bağını kırmak için dönüşümünün acısız olması gerekli.
To break the sire bond. Turning needs to be painless.
Efendilik bağını kırmak için dönüşmek zorundasın.
To break the sire Bond, you've to make yourself turn.
Evet, sen ve onunla olan efendilik bağın yüzünden.
Yeah, because of you and your freaky sire bond with him.
Bu yüzden başkalarını etki altına alıyor ya da efendilik bağıyla kontrol ediyorsun. Ya da paranla satın almaya çalışıyorsun. Ama bu böyle olmaz.
And that's why you compel people or you sire them or you try to buy them off, but that's not how it works.
Tyler'ı Klaus'a olan efendilik bağından kurtaracak her şeye varım.
Anything that will free Tyler of his sire bond to Klaus.
Benim atam Klaus değil.
Klaus didn't sire me.
Onun efendilik bağını kopardın.
Broke his sire bond.
- Onun efendilik bağını kopardın.
In the Appalachian mountains. - Break his sire bond.
Efendilik bağını koparmak için kendini dönüşmeye zorlamalısın.
To break the sire bond, you've got make yourself turn.
Ne zamandan beri efendilik bağı ameleliğe eşit oluyor?
Well, since when does sire bond equal mover slave?
Çekil, efendi bağlı çocuk.
Move it, sire boy.
Efendilik bağı da buraya kadarmış.
So much for that sire bond.
Bağı nasıl kopardın?
How did you break the sire bond?
Eğer Klaus gerçekten de bizim soyumuzun kökeniyse Alaric onu bulup öldürdükten ve biz hepimiz ölmeden önce onun vücudunu saklı tutmalıyız.
If Klaus really is the sire of our bloodline, we need to keep his body hidden before Alaric finds him, kills him and we all end up dead.
Evet ya öyle ya da Klaus bizim soyumuzun kökeni olduğu konusunda yalan söylüyordu.
Yeah, or Klaus was lying about being the sire of our bloodline.
Ama, Efendim, bu doğru değil.
- But, sire, that is not true.
Efendim!
Sire!
- Affedin efendim.
Forgive me, sire.
- Ben iyiyim efendim.
- I'm fine, sire.
- Teşekkürler efendim.
- Thank you, sire.
Anlaşıldı efendim.
Very well, sire.
- Kesinlikle hayır efendim.
- Absolutely nothing, sire.
Efendim, izlerini kaybettik...
Sire, we've lost track of them...
- Yok bir şey efendim.
- Nothing, sire.
- Peki planınız nedir efendim?
- So what's your plan, sire?
Onları şövalye olarak yanınıza alın Efendim.
Take them on as your squires, sire.