Skittles translate English
171 parallel translation
Fettes, hayat çelik çomak ve hanımlardan ibaret değildir.
Here, Fettes, life can't be all skittles and ladies.
Hep güllük gülistanlık olmaz.
Problems. It isn't all skittles.
Fakat bunların hiç biri önemsiz ve saçma değildi, bayanlar ve baylar.
But all was not beer and skittles, ladies and gentlemen.
Bir oğlu var, koridorda sürekli top oynayan, felaket gürültü yapan bir velet.
She has a boy, a horrible, noisy brat who's always playing skittles or God knows what in the corridor.
... dokuz kuka oynamak yada bira için çıkmadılarsa, evet.
UNLESS THEY WENT OUT FOR SKITTLES AND BEER, YEAH.
Annen o kadar şişman ki, gökkuşağının üstüne oturmuş, kıçı taşmış.
Your mama is so fat, she sat on a rainbow and skittles popped out.
Adı Skittles. O yanında olduğu sürece başına hiç kötü bir şey gelmez.
And as long as he's near you nothing bad can happen to you.
Meyveli şeker de istiyorum.
And some skittles.
Su değil, cips tutuyor içinde.
She is retaining Skittles.
Birisi cips mi dedi?
Did someone say Skittles?
Fazla SkittIes yemememi söyledi.
Well, he said I gotta cut out the Skittles.
Razzle, Skittle, Whatchamacalits ya da Twizzler?
Razzles, Skittles, Whatchamcallit, Twizzlers?
Avuçla Skittles * yiyen nevrotik bir mükemmeliyetçi mi?
A neurotic overachiever who pounds Skittles by the fistful?
Bana bir altılı ver ve bir çift paket Skittles.
Oh. Well, then just give me a six-pack and a couple of bags of Skittles.
Skittles, Baba!
Skittles, Daddy!
Şimdi şu Skittles'ları tıkınalım.
Now, let's hit them Skittles.
Skittles'ı afiyetle ye, bebeğim.
Enjoy the Skittles, baby.
Skittles'ta akmıyor mesela.
Not Skittles.
En son model olmaktan nefret ediyorum.
I got the skittles kicked out of me. I'll be right back.
Kekler, hindistan cevizi, David de dokuz kuka oyununda olacak ve genç Charles da düzenlemeyle ilgilenmeyi kabul etti.
Cakes, coconuts, David on skittles, and young Charles here has agreed to set everything up.
Tanıyabildiklerim... küçük doğranmış havuçlar ve... bilmiyorum, sanırım iplik parçaları.
All I can identify are little pieces of carrot and... I don't know, I think they're Skittles.
Tamam o zaman, bana şu fal yazan rulo kağıtlardan ve dokuz kuka oyunu ver.
All right, then give me one of them horoscope scrolls and some Skittles.
- Biraz Skittles kap.
Grab me some Skittles.
- Bana Skittles getir.
- Bring me some Skittles.
- Bonibon.
- Skittles.
- Bonibon mu?
- Skittles?
- Filme girerken bonibon alacağım.
- I'm getting Skittles for the movies.
Birkaç hafta bizi idare eder bu.
That oughta keep us in Skittles and beer for a coupla weeks.
Aynı bonibona benziyorlar!
Ooh! They look like Skittles!
Bonibon gibi yedim.
Been eating them like Skittles.
Şekerlemelere?
Skittles?
Oyun mu?
Skittles?
Ama rol alamazsam çok üzülmememi, zevk sefa içinde yüzmesem de güzel bir hayat sürecegimi söyledi.
I mustn't be too disappointed if I don't get it. It won't be all beer and skittles, but overnight sensations can happen.
Jake. otomata gidip Matmazel Pastemak'a şeftalili çay ve meyveli draje kapsana.
Jake, go to the vending machine and get Miss Pasternak a peach Snapple and a bag of Skittles.
Evet. Yani bütün gün yapayalnızım, üstüm başım da... yapış yapış çörek ve Skittles şekerleri kokuyor.
Yeah, I'm alone all day, and I smell like...
Reese's Pieces, Skittles, Eminem.
Reese's Pieces, Skittles, Eminem.
Lois, git ve bana başka bir SkittIes çantası getir.
Lois, go grab me another bag of Skittles.
Daha fazla SkittIes dedim.
- I said more Skittles.
Ton balıklı, Skittles'lı buğday kabuklu, kenarı kesilmiş ekmekli olur mu?
Can I have tuna fish and Skittles and pudding skin on wheat, with the crust cut off?
O zaman bana bir "Skittles" versene.
Tell you what, let me get them Skittles.
İtalya'ya gitmeyi planladık, ben de sizi italya'ya gönderdim.
Well done, Skittles.
Karanlık iğrenç bir sır.
Hot Rod... Skittles...
Öncelikle onlar Bonibondu ve çeşit çeşit aromalısı var.
Okay, first of all, those were Skittles, and they have a rainbow of flavors.
Dokuz kukayı sevmiyor musunuz, Leydim?
You do not like the skittles, my lady?
- Dokuz kukayı hatırlatırım.
Remember the skittles?
Meyvalı şeker.
Skittles.
- kuka istiyorum.
- I got a craving for Skittles.
- kuka mı, efendim?
- Skittles, sir?
- iste kukanız, efendim.
- Your Skittles, sir.
Evet.
His name is Skittles.
Dondurmalı sandviç.
Actually, two pizza squares, a ice cream sandwich and a bag of Skittles.