Smell translate English
23,841 parallel translation
Alkol kokmuyor, konuşmuyor da.
He doesn't smell of alcohol and he's not talking.
Bu koku ne?
What is that smell? !
Burada kalem falan yok. Sadece pislik ve pislik kokusu var.
Well, there's no pen here, just dirt and things that smell like dirt.
Balık bağırsakları bu akşam çok daha kötü kokuyor.
Those fish guts smell particularly foul this evening.
Islak mendil gibi kokuyorsun.
Mmm, you smell like Lysol wipes.
Çorba kokulu ihtiyarlar için değil.
Not old guys that smell like soup.
Nick, leş gibi kokuyorsun.
Nick, you smell like death.
Kokusunu seviyorum.
I just like the smell.
Ne kadar sıcak su kaldığını bilmiyorum ama kokunu buradan aldım.
I don't know how much hot water is left and I smell you from here.
Güzel! O kadar güzel kokmuyorsun ama 10, 12 kere falan duş alsan geçer.
Ooh, you don't smell so sweet, but you know, that's nothing 10 or 12 showers can't fix.
Şunu sür hadi üstüne, ben bile buradan kokunu alabiliyorum.
Put on your makeup. I can smell you from here.
Sonra odaların hepsine girip bütün kıyafetlerime ve eşyalarıma sürtündüm. Mr. Peanutbutter kokusu için.
Then I ran into every room to rub myself on all my clothes and belongings, to get the Mr. Peanutbutter smell back.
Koklanacak o kadar çok şey var ki.
There's so much to smell.
- Çok güzel kokuyorsun.
- You smell nice.
Oberlin'e gidiyor, Tay yemeklerini ve kışın ilk soğuk günündeki ateş kokusunu seviyor.
She's going to Oberlin, likes Thai food and the smell of a fire on the first really cold day of winter.
O ateş kokusunu herkes sever.
Everyone likes the smell of fire on the first cold day of winter.
Çok fazla ıvır zıvırla dolusun, kokusu buradan bile geliyor.
You're so full of skinkinslat I can smell it from here.
Bir rengim yok bir şeklim yok, kokum yok ve ağırlığım da yok.
I have no color, I have no shape, I have no smell and I am weightless.
Çok da güzel kokuyorlar.
They do smell nice.
Mum ve tahta cilası kokusu alıyorum.
I smell candles and-and pew polish.
Ellerinde direksiyon kokusu var.
Uh? Your hands smell like steering wheel.
Neden 1950'lerdeki martini barı gibi kokuyorsun?
Why do you smell like a martini bar in 1950?
Liv, kokuyu aldın mı?
Liv, you smell that?
Onda bunu koklayabiliyorum.
I can smell it on him.
O seksi kokmuyor.
Uh, that's not a sexy smell.
Östrojen kokusunu alabiliyorsun, değil mi?
You can almost smell the estrogen, can't you?
Kokusu öyle temiz ki.
Pretty good, huh? Ah, the smell is so clean.
Kokuyu alıyor musun?
You smell that?
I kokusunu alabiliyorum.
I can smell her.
Bu koku da ne?
What's that smell?
Zamanın azalıyor tişörtü koklama
♪ Don't smell the shirt ♪ ♪ You're running out of time. ♪
Bira kokusundan nefret ediyorum.
I hate the SMELL of the beer!
Bu kokan esrar mı?
Is that pot I smell?
Geceleri eve geldiğinde kokunu çok seviyorum.
I like how you smell when you come home at night.
Nasıl kokuyorum?
- What do I smell like?
Böyle hafif... bira kokuyorsun.
You smell faintly of... of beer.
Kap kek kokusu alıyorum.
I smell cupcakes.
Hâlâ biraz bira kokusu alıyorum.
Mmm, still smell a hint of beer.
Çiftçi kokuyorsun!
You smell the farmer!
Ben de alıyorum.
I smell it too.
Et kokusu alıyorum!
I smell meat!
Berbat görünüyorsun. Ve çok kötü kokuyorsun.
You look dreadful and you smell worse.
Sence özel görüşmeye kimse gitmeyince biraz şüphelenmez mi?
Don't you think she'll smell a rat when no one turns up at her private audience?
Üzerinden sosyalizm kokusunu alabiliyorsun.
You can smell the socialism on him.
Çekim görünüşten çok kokudan kaynaklanıyor.
Attraction isn't so much about looks as smell.
Güzel kokuyor mu?
Well, does she smell good?
Kedi gibi kokmamı engelliyor.
Helps me not smell the cats.
Kan kokusuna gelirler.
They smell blood, they'll come swimming.
Labrador Yarımadası havasını kokla.
Ah, smell that Labrador Peninsula air.
- Bu koku da ne?
What's that smell?
Kokularını severim.
I like the way they smell, and I like the way that they... the-the feel of their skin,