Sniffing translate English
1,205 parallel translation
Küçük suratı havayı koklayan uzun burnu.
His little face with the long snout sniffing at something in the air.
Tiner mi kokluyorsunuz?
Are you two sniffing paint up here?
- [Sniff ing]
- [Sniffing]
- Lütfen saçımı koklamayı bırakır mısın?
- Can you please stop sniffing my hair?
Neden, şehirdeki bütün erkekleri peşinden koşturuyor.
Why, she got every man in town sniffing'round like dogs.
Ara sokakta birbirini koklayan iki hayvandan öte.
Two strays sniffing each other in an alley.
Donlarımı mı kokluyordun?
Were you sniffing my boxers, dude?
Heryeri kokluyorlar.
They're sniffing everywhere.
Don Peppino Percialino, üçkâğıdı yapan adam da oradaydı ve kokain çekiyordu.
Don Peppino Percialino, maker of swindles and mountains, was there as well, and he was sniffing some cocaine.
İçen, sigara tüttüren ve uhu çeken
Drinking, smoking cigs and sniffing glue
Evet, evet.
Yeah, yeah. [Sniffing] Unh!
Ben boşanmak istiyorum! O şeyi sürekli yanında götürmek zorunda mısın?
I want a divorce! [Sniffing] Do you have to keep lugging that thing around with you?
Ezeli düşmanlar arasında küçük bir kazak koklamanın lafı mı olur?
What's a little sweater-sniffing between sworn enemies?
Her şeye burnunu sokacak biri.
That's just what we need - somebody sniffing around.
Nathan Herrero'yu incelemeye başladım, esmer fırtınayla ilgilendim.
I start sniffing after Nathan Herrero, I get a brown thunderstorm.
En son kuyruğunu sürttüğü yer benim kapı eşiğim değildi!
It wasn't my door he was last seen sniffing under!
Aniden durdular, kamyonetten indiler ve etrafta dolaşmaya başladılar.
All of a sudden, they pull up, get out of the truck, and start sniffing around.
Yukarıdakiler neyin kokusunu aldılar bilmiyorum ama hepsi senin, Tombik. - Tamam!
Yeah, I don't know what the guys up there are sniffing, but, uh, it's all you there, lumpy.
Polisin soruşturduğunu biliyoruz.
You're sniffing around.
Ben de birazcık ayak kokusu problemi çekiyorum.
I've had a bit of a shoe-sniffing problem myself.
Evet.
- [Sniffing] - Yeah.
İtalyan!
[Sniffing] Ooh, Italian.
Birkaç manken oturmuş ojelerinizi sürerken, Birden bir şey gördüğünüzü sanıyorsunuz.
Bunch of bored models sitting around sniffing a little nailpolish, and then suddenly, bam, you think you see something.
( burun çekiş )
( sniffing )
Medeniyet.
Without it, we might as well be living in pens... throwing our feces... masturbating in public, sniffing red, swollen female rump. Civilization.
Bu kokmuyor.
[Sniffing] Don't stink.
Kanun yakasına yapışmasın diye.
to keep Johnny Law from sniffing'around.
Merak etme, yakında yine kıç koklamaya başlar.
We'll have him up and sniffing butts in no time. CORKY :
Beni mi kokluyorsun?
Are you sniffing me?
Sen şu uyuşturucu koklayan polis değil misin?
Aren't you that drug-sniffing cop?
Tutkal koklamak, esrar çekmek hap yutmak, ot içmek yok!
No glue sniffing, huffing... no pills, no grass.
[Sniffing]
[Sniffing]
"Her tarafı dinliyorlar, kendine dikkat et."
"They're sniffing around. Watch your back."
Eşek kadar oldun, tutkal koklamayı bırakmalısın!
You should be old enough To quit sniffing glue!
Açık olayım ; bir daha müşterilerimden birinin etrafında dolanırsan... -... bir sorunumuz olacağını düşünüyorum.
You go sniffing around one of my clients again, I think we'll have a problem.
Yanlış ipucunun peşindeyiz.
Sniffing a cold trail.
Glory'nin anahtarı arayan yıIanını burada öldürmüştüm.
Glory's Key-sniffing snake was about here when I killed it.
Fıstıkları iyi buldu.
He did a nice job sniffing out those peanuts.
Kilisede tavlayacak piliç mi arıyorsun?
You sniffing'out honeys in church?
Ne çekiyordunuz?
What were you sniffing?
İçişleri'nin böyle araştırması tüylerimi diken diken ediyor.
IAB sniffing around gives me the creeps.
Onun külotlarını kokluyordu.
He was sniffing her panties.
Çocuk casusluk yapıyordu.
The boy was sniffing about.
Kişiliğinden hoşlandığı için mi sana takılıyor sence?
Think she's sniffing around because she likes your personality?
Bu bizim yaşayacağımız güzel yer... veya cevap için bir şehir seç.
Those kids were way overextended. They were sniffing around in places they shouldn't have been.
Bir saat önce, buralarda sürekli burnunu çeken bir adam vardı.
An hour ago there was a man sniffing around here.
Çünkü bugünün lanet çocukları - - hepsinin lanet silahları var, ve hepsi yapışkan kokluyor!
'Cause these goddamn kids today... They all got goddamn guns, and they're all sniffing glue!
- Tamam mı? - Maket zamkımı mı da kokluyor musun?
You sniffing my airplane glue, too?
Şşt.
[Sniffing]
Küçük bir noel kredisine ne dersin? Ah!
How about a little Christmas cred? Heh heh. [Sniffing]
O büyük kıç koklayıcısı!
That big, smelly, ass-sniffing asshole!