Sometime translate English
7,036 parallel translation
Tina Cohen-Chang, takım arkadaşı, bir ara sevgili vatansever, dost.
Tina Cohen-Chang, teammate, sometime lover, patriot, friend.
- Ara sıra gelip oynamak isterim.
I'd love to come over and play sometime.
Bazen bizimle takılmaktan yoruluyor.
He's got to get tired of hanging out with us sometime.
Sen iyi bir çocuksun. Bunun şimdi bir getirisi yok ama Brad formunu kaybettikten bir süre sonra kız düşürebileceksin.
You're a good kid, and there's not a premium on that right now, but you'll be getting girls sometime after Brad's out of shape.
Belki sende bunu bir ara denemelisin.
Maybe you should try it sometime.
- Belki bir dahaki sefere. - Tamam, iyi. Çok iyi, pekala.
Real cool, all right, well, give me a call sometime.
- Bir ara oraya gidelim mi?
Should we go there sometime? Sure.
Bir süre önce bir polisin öldürüldüğü bir dava vardı, değil mi?
Sometime ago, there was a case where a policeman was killed?
Pekala, eğer bir ara dışarı falan çıkmak istersen beni ara. Ben buralardayım.
So, you know, if you ever want to go out sometime, uh, give me a call.
Bir ara buluşmak istersen... numaram 911.
So if you want to get together sometime... my number's 911.
Seni yeniden görmek güzel. Bir ara buluşmak istersen numaram 911.
If you want to get together sometime, my number's 911.
Böylece, düşündüm ki, bir uğrayıp mesajını aldığımı ve bir ara öğle yemeğine çıkmayı çok istediğimi söyleyebilirim.
So, I figured I'd stop by and say I did get your text, and I would actually love to do brunch sometime.
Bu yıl içinde yemek yemek istiyoruz!
We'd like to eat, sometime this year!
Ama dostum, bizimle müzik yapman gerek.
But dude, you got to come jam with us sometime.
O zaman seni bir ara bindirmeye götüreyim.
Well, let me take you riding sometime.
Bir ara bir yerlere gitmek ister misin?
Do you want to go out sometime?
Görünüyor ki seni yakında görebilirim.
So it looks like I might be seeing you sometime soon.
Seninle yakında görüşeceğiz.
Seeing you sometime soon.
Dün gece bir ara olabilir mi?
Last night sometime?
Geçen yıl Los Angeles'a taşındığını söylemiş.
Said he moved to L.A. last year sometime.
Durelle'in sol yumruğu yerine ulaştı fakat sağ yumruk biraz geç geldi... Bir kez daha Archie Moore sıyırdı geçti.
Durelle's left got home, but that right that came sometime later, again, glanced off the glove of Archie Moore.
Etrafına başka gözle bakmanın yolları da var Bir ara dene...
There are other ways of seeing. Try sometime...
Bir ara yemeğe çıkmak ister misin?
Uh, so, do you want to get dinner sometime?
Bir ara bizimle yoga yapmalisin.
You know, you should join us for yoga sometime.
- Bir ara görmek isterim.
- I'd like to see that sometime.
Gece yarısından sonra, bir zamanda... alarmı devre dışı bırakmışlar, bu sanat eseri gibi... sağlam çelik kaplı kafes kapıyı... geçmeyi başarmışlar.
Sometime after midnight, they disabled the alarm, got past past a state - of-the art deadbolt and a steel-plated cage door.
Bir ara birlikte dışarı çıkmak ister misin?
Would you like to go out sometime?
Hala seninle bir kahve içmek istiyorum ya da başka şeyler yapmak çünkü sen hayatımda gördüğüm en etkileyici kişisin.
I'd still like to grab coffee or something sometime'cause I think you're the most attractive person I've ever seen.
Bir gün açıklarım.
I'll explain sometime.
Seni dışarı çıkarabilir miyim?
So can I take you out sometime?
Saat 10-12 arası mıydı?
Sometime between 10 : 00 and 12 : 00?
Bulaşıkları bazen ona yıkat.
Well, make sure he does the dishes sometime.
- Dinle, bir ara yemek yiyelim, olur mu?
Now listen, dinner sometime, yes? I'd love to.
Belki bir ara anlatırım sana.
Well, perhaps I'll tell you about it sometime.
Çocuklarımızı buluşturalım.
Let's get the kids together sometime.
Bir ara siz de gelin.
You guys should come sometime.
"Aşk bazen öldürür."
"Sometime Love Kills." ( A famous Arabic quote )
Belki sonra.. / / tekrarlayabiliriz
Maybe we can do it again sometime.
Bir ara dışarı çıkmak ister misin?
Would you like to go out sometime?
mutlu olurum.
if you called me sometime.
- Belki bir ara yeniden botla açılırız.
Maybe we can go out on your boat again sometime.
Şey arada görüşmek güzel olurdu.
Well, it'd be nice to see each other sometime.
Teşekkürler. Bizimle bazen tekrar takılman lazım.
You'll have to hang out with us again sometime.
Belki üçümüz bir ara bir filme falan gideriz?
Maybe all three of us can go see a movie sometime?
Hey, belki bir ara ziyarete gelmelisin.
Hey, maybe you should come visit sometime.
Aralarında ne döndüğü konusunda hiçbir fikrim yok ya da erkek arkadaşı nereye gitti bilmiyorum ama sanırım yakın zamanda yeni bir kaza hamilelik bekleyebiliriz.
I mean, look at Puck and Quinn. I mean, I have no idea what's going on there, nor do I know where her boyfriend ran off to, but it looks like we can be expecting another "accidental" pregnancy sometime soon.
Sana göstermesini istemelisin.
You should have him show you sometime.
Nefesinden anlaşılacağı gibi viski, ve tişörtündeki nemli noktadan yola çıkacak olursak... son 10 dakika içinde?
Whiskey, judging from your breath and that damp spot on your shirt. I'd say sometime in the last ten minutes?
Cuma günü 8 : 00'le 17 : 00 arasında bir saatte gelecekmiş.
He'll be here sometime Friday between 8 : 00 and 5 : 00.
Ara sıra seninkini buraya getirmelisin.
You should take a date here sometime.
Bazen bir araya gelip çocukları bir pizza için falan dışarı çıkarabiliriz.
Maybe, uh, sometime, we could, uh, get together and take the kids out for pizza or something.