Sort translate English
41,455 parallel translation
Belki de Viyetnema filan dönmelisin, bu tür şeylerde...
Maybe back in Vietnam or wherever, this sort of thing...
Tamam şu bizi öldürmeye çalışan elemanlardan,... 8 kat yukarıdayız ve galiba bir çeşit mali hukuk bürosundayız.
Well, we're eight floors away from the mercs trying to kill us, and it looks like we're in some sort of tax haven law firm.
Bir çeşit biyolojik savunma mekanizması.
Some sort of biological defense mechanism.
Başıboş bir köpekmiş gibi bahsettin ondan.
You make him sound like some sort of stray puppy. He is.
Ne tür konularda?
What sort of things didn't you agree on?
Ne tür bir toksinle karşı karşıya olduğumuzu çözene kadar ikimiz de burada karantinada kalacağız.
You and I will remain quarantined here at the DEO until we can figure out exactly what sort of toxin we're dealing with.
Polisler böyle şeyleri sever.
Cops like that sort of thing.
Kendisi patronum gibi.
He's sort of my boss.
Arkadaş canlısı görünüyorlar.
Seem like a friendly sort.
Yani, benim de eskiden hayatımda birçok adam oldu, ama bu işin içine düştüm.
I mean, I used a lot of guys in my day, but I just sort of fell into it.
Kısmen.
Sort of.
Bir çeşit işaretle yolunu gösterebilecek bir büyü var.
There is... a spell that could point the way with a sort of beacon.
İtfaiyenin önüne terkedildiğine dair bir belge bir kanıt yok, jack.
There's not some sort of fire station paper trail out there, Jack.
Hep beni siradan ve sikici buldugunu düsünmüsümdür.
I always felt like you thought I was sort of just, like, basic and boring and...
Hep senden biraz gözüm korkmustur.
I was always sort of intimidated by you.
Yani is yerindeki saçmaliklar olsun, daha bebek dogmadan yilin babasi olmak zorundaymisim gibi hissetmem olsun... Kafami karman çorman etmisti.
Between... stupid shit at work and then just feeling like I was... having to be Dad of the Year before he's even here, it just all sort of was fucking with me.
ve takilip kaldim.
I just sort of got hooked.
"Bu adamla yattim ve simdi uyuyor" der gibi.
That's just sort of like, "Look, I fucked this guy and he's sleeping."
Bence bunu zaten konusmustuk.
I sort of feel like we already had that conversation.
Kimsenin iç çamasirini yikamak, kimseye yemek pisirmek veya eslerden beklenen klise seyleri yapmak zorunda degilsin.
- [laughs] You don't have to, like... - Yeah. ... you know, cook dinner or like, you know, fulfill those, sort of, stereotypical, like, wifey expectations.
Kendi basima kalmayi bilmedigimi fark ettim.
- I sort of realized I don't really... know, like, how to be on my own.
Bebek yapmaya çalışıyor muydunuz, kendiliğinden mi oldu?
Were you guys trying to have a baby, or did it sort of just happen?
Sadece Jeff'i buna hazırlamam gerekiyor.
I just have to, sort of, prep him for it.
Keşke onu zorlayabilseydim ama bazen inatçı olabiliyor.
I'm telling you, I... I wish... I wish I could sort of force his hand on the thing, but he's, uh...
Bunları karşılamak için yapılan ürünler çok para kazandırıyor. Omega-3 de bunlardan biri bence.
making products and that sort of thing and I'm convinced that's the omega 3 thing.
Örneğin vitamin takviyelerini ele alırsak, birçok veriye göre, onları böyle bağlamın içerisinden çekip çıkarır ve bu şekilde kullanırsak kısa vadede, evet, ilginç görünebilir.
Vitamin supplements for example like that it looks sort of interesting.
Zihinlerinin içine girin, onlar gibi düşünmeye çalışın. ŞEF DAVID CHOI JR. BİTKİSEL SAĞLIK ŞEFİ
Really get inside their heads and sort of think how they would think.
Yani pişmanlık duyacağımı söylemiyorum ama bunu 30'larımda keşfediyor olmak biraz canımı sıkıyor, buna daha gençken başlamak isterdim çünkü üniversitede ne kadar enerjik olacağımı hayal edemiyorum.
I'm not going to have any regrets but it sort of bums me out a little bit that I'm just now discovering this in my 30's because I wish I would have done this when I was younger because just the thoughts of like the energy that I would've had in college.
Galiba bu biraz mantıklı.
Well, I guess that sort of makes sense.
Galiba geçmişimden bir anı gözümün önüne geldi.
I guess I sort of had a flashback to my past.
Scooterı üzerinde duran obez beyefendi var.
And there's an obese gentleman on some sort of scooter device.
Bu işin bir süresi var mı?
Is there a timetable for this sort of thing?
Yani seni bir yurt odasından aldığım rüyalarımı mahvetse de ama...
I mean, this sort of ruins my dream of... taking you in a dorm room, but...
Senin elma olayın gibi.
Sort of like your thing with apples.
Susan ufak bir ücret karşılığında hizmet verdi.
Susan is sort of on call for a very small fee.
Onu bulabilirsem, düzenini kurmasıyla uğraşırken bana yardım edecek misin?
If I can find him, will you help me just sort this whole thing out, help him get on his feet?
Bir çeşit zihinsel çalışma mı yapıyorsun?
Are you having a mental event of some sort?
Pekâlâ, herkesi kelepçeleyip sonra neyin ne olduğunu anlayacağız.
- Okay, well, we're gonna cuff everyone, and then we're gonna sort this all out.
- Kavrayamamış olması.
He sort of hasn't.
Yarış arabası yapmaktan bahsetmiyorlarmış... çünkü yarışlarda kurallar var. Motorun ne kadar büyük olabileceği veya kullanabileceğiniz lastiklerle ilgili kurallar...
They weren't talking about making a racing car because in racing there are rules about how big the engine can be and what sort of tyres you can use.
V12 motoru var, turbo yok, hibrit büyücülüğü yok.
It has a V12, no turbos, none of that sort of hybrid witchcraft.
Bu nasıl bir delilik böyle?
What sort of madness is this?
Tanrı'nın bu güzel dünyasında bu işe ondan daha az uygun birini düşünebiliyor musun?
Can you think of anybody on God's green Earth who's less able to do this sort of thing than him?
Tamam Jeremy, sen şu keskin nişancının icabına bak, biz de bunları çalıştıralım.
Right, Jeremy, you go sort that sniper, we'll get these started.
Bunlar gibi gereksiz ıvır zıvır.
All that sort of irrelevant rubbish.
Arka camların arkasındaki delikler havayı emip bagaj kapağındaki bir delikten dışarı veriyor bu da bana bir çeşit hava arka kanadı veriyor.
Air is sucked into holes behind the rear windows and then shot out of a vent on the boot lid, giving me a sort of air rear wing.
Lütfen üzerinize bir şort filan giyip Bizimle gelirmisiniz.
Will you kindly put some shorts on or something and come with us?
Hem de, çalışma arkadaşlarım şort giydikleri zaman çalışanlar çok incitici şeyler söylüyor. Paraya kulak ver.
Also, some of the brewery workers say very hurtful things if a co-worker wears shorts.
Peki ya, benim gibi şort giyip atkı taksa ve söylediğim her şeyi yapması için küçük şeyler versem?
Well, what if I said we'd both be wearing shorts and neckerchiefs, and I'd give him little patches for doing what I say?
Neden şort giymedin seni adi?
Why aren't you wearing shorts, you turd?
- Yani hamburger gibi.
- Okay, so what I do is I take the meat from three different sliders, and then I just sort of mash'em into one big boy that stands on his own. Oh.