Sosis translate English
2,227 parallel translation
Düğünde acı soslu sosis, tavuk halkaları ve oyun hileleri istersen olur tabi.Sanırım kötü fikir.
Well, unless you wantchili dogs and chicken wings at a dodger game, that's probably a bad idea.
Izgaraya biraz sosis koyacağım...
Gonna throw some hot dogs on the grill - -
Izgara sosis derhal.
Hot dog right off the grill. Mmm.
Bu arada bir iki sosis paketimiz kaldı.
By the way, we had a couple of hot-dog packs left over.
Ekmeğimin içinde bir sosis olacaksın.
You're gonna be the hot dog to my bun.
Sana tavsiyeler veririm, zamane çocuklarının dediği gibi sosis festivali yaparız.
I'll give you some advice, and we can have what the kids calls a sausage fest.
Esnek bir yarak ya da tehlikeli bir sosis gibi. Gülünç. Özür dilerim, geçmem lazım.
"It's just like a bendy cock or a dangerous sausage." Hilarious ( l )
Hayır, Frank, o yağlı, şişko sosis parmaklarını dokunmatik ekranlı telefonumun üzerinden çek.
Get your greasy, fat sausage fingers off my touch screen phone. This thing's new.
Şu anda cebinde dört tane sosis var.
Uh, you have four sausage links in your pocket right now.
Sosis pişirmem lazım, adamım.
Bro, I gotta cook up some hot dogs, man. All right.
Birkaç sosis beni sakinleştirir.
All right. A couple hot dogs will calm me down.
Dur da biraz sosis al.
Stop and have a bit of sausage.
- Ona biraz sosis verdim...
- I gave him a bit of sausage...
Ama giderken yine de acılı sosis için duracağız.
But we're still stopping for chili dogs first.
İşte böylece iştahım aniden kapandı ve muhtemelen bir daha sosis yiyemeyeceğim.
And just like that, I've lost my appetite to ever eat sausage again.
Lester, bana oradan bir sosis ver.
Hey, Lester. Give me a hot sausage. Ha, ha.
Sue'da Orson Lisesi için, peynir ve sosis satıyor.
Sue is selling cheese and sausage for Orson Junior High.
Dört birbirinden güzel sosis arasında mutlaka size göre olanı bulabilirsiniz.
Four exciting varities of sausage to match whatever sausage meat you may find yourself in.
Şöyle açıklayayım, peynir ve sosis satışı konusunda,
Let me tell you : When it come to selling cheese and sausage,
Acaba bu lezzetli sosis ve peynirlerden alarak hem okuluma yardım etmek, hem de eyalet başkentine yapılacak gezi için
Would you like to help my school and send me on a trip to the state capital by buying some delicious- -
Acaba bu lezzetli sosis ve peynirle- -
Would you like to help my- -
Eğer acılı peyniri alırsanız, çılgın üçlü sosis paketi sadece yarı fiyatına.
Oh, and if you get that, I can throw in the wild game sausage trio at half price.
Indianapolis'e gitmek için 3.000 doların üzerinde peynir ve sosis sattım.?
I sold over $ 3,000 of cheese and sausage to, you know, go on the trip to Indianapolis?
Ee, bu gezide olmak için gerekenden daha fazla peynir ve sosis sattım.
Um, I sold more than enough cheese and sausage to be on this trip.
Ciddi ciddi babanın sosis fabrikasına girmesine izin mi vereceksin?
You thinking about letting your father walk into a wiener factory?
Diğer öğrencilerim kadavralarında çalışırken sınıfın en arkasında oturup sosis keserdi.
She'd sit in the back of my class cutting on a hot dog while my other students worked on their cadavers.
- Sosis de vardı.
I had sausages.
Eğer beni reddederse, gidip bir iki tane mısır unlu sosis alırım ben de.
- Why? If she shoots me down, then I can go buy a couple corn dogs.
Aslında o, bu gece, evsizlere mısır unlu sosis dağıtmaya çıktı.
Um, uh, uh, the... - Actually he's, uh, distributing corn dogs to the homeless tonight.
Sosis adam!
Wiener man!
O halde, on beş sentlik benzin almaya yetecek kadar paran var, sosis adam.
So then I guess you have enough to get, uh, fifteen cents worth of gas, wiener man.
Acılı çizburger, acılı kızarmış peynir ve acılı sosis.
I need a chili cheeseburger, a chili cheese fry, and a chili half-smoke.
Gel ve beni yakala sosis kafa.
Come and get me, wiener head.
- Sen kime sosis kafa diyorsun?
- Who you calling a wiener head?
Sosis getirdim.
Got sausage. Fire!
- Zaten biz gönüllülükten bahsediyoruz. - Biz ölme ihtimalinden bahsediyoruz bence. İyi de sosis satmaktan, markette çalışmaktan da bahsetmiyoruz, onurdan, disiplinden...
But we're talking about rewards here... and we're talking about a feeling that you can get... but not from flinging hot dogs at a ball game or bagging groceries at a supermarket.
Daha sonra Eddie ile sosis saklamaca oynayacağız.
We're gonna play hide the kielbasa with Eddie later.
İnsanlar pişirdiğim kadar çabuk yerlerse hiçbir sosis yanmaz ama, değil mi?
Well, if people ate them as quickly as I'm cooking them, they wouldn't burn, would they?
İçinde sosis, sucuk falan var yani bayılacaksınız.
There's an andouille-sausage thing going on, so you'll love it.
-... kızarmış sosis ve püre yapacak.
- and mash, with chef Gordon Ramsay.
Demek sosis, işte bu komikti.
Sausage, that's a good one.
... ketçaplı bir sosis alıp zevkle yiyecekti...
... and buys a hot-dog with ketchup and relish,
Yumurta, sosis ve lavaş ekmeği -
Fried egg, sausage, tortilla -
Sosis.
Sausage.
- Sosis...
- Sausage...
Yemek çubukları kullanmayı seviyorlar. Sosis yemeyi seviyorlar, açık büfe olsun istiyorlar.
They'd like to use chopsticks or they'd like to eat wurst or smorgasbord.
Yabani ot sosis ile geç servis edildi.
Nordle served late with wurst.
Sosis küratörü.
A curator of sausage.
Herkese bir sosis var!
Have a sausage, everybody!
Hadi ama, biraz sosis seni hemen neşelendirir.
Come on! A little wang will cheer you right up.
SOSİS KRALI - Sosis.
- Sausage.