Soufflé translate English
357 parallel translation
Ya da sufle?
A soufflé, maybe?
Sufle olmadan da kafam yeterince karışık.
I've got enough on my mind without a soufflé.
Ve şimdi, mesdames et messieurs..... soufflé dersini ne kadar iyi öğrendiğinizi göreceğiz.
And now, mes dames et messieurs, soon we will see how you have learnt the lesson of the souffle.
Soufflé neşeli olmalıdır.
The souffle, it must be gay.
Mutlu bir aşık soufflé'yi yakar.
A woman happily in love, she burns the souffle.
"Buraya soufflé dersi için gelmiş ama..... beni o kadar sevdi ki, balık dersine de kaldı."
"He came here for a refresher course in souffles and liked me so much he decided to stay on for the fish."
Tatlı olarak soufflé ister misin?
Would you like a souffle for dessert?
- Sufle ve çok az şampanya. - 1921 yılı sufle için ideal. Aslında şampanya sevmem.
A small champagne soufflé. 1921 is a very good year for soufflé.
Balık yada sufle, günden güne.
Fish or soufflé, day after day.
Sufleyi tatlandıracak olan malzeme.
With which to season the soufflé.
Bu gece sufle yiyecek bu malzemeyle birlikte.
Tonight, she'll have soufflé... with this added ingredient.
Adı "Soufflé à la glace."
It's called "Soufflé à la glace."
Soufflé à la glace.
Soufflé à la glace.
Ama bana kalırsa... karaborsadan alınan yumurtalar ve çikolatalı sufle ona iyi gelir.
But I have a feeling that that chocolate soufflé with those black-market eggs - is going to clear up his mind beautifully.
Fırının kapağı aniden açılır... ve sufle her yerde!
the oven door oven door fly open... Soufflé... everywhere, eh!
Sanki dersin mutfak sufle yağışlı!
Climatically... a snowfall of soufflé.
Ediyorum.
Soufflé.
Willard, Bayan Flint için Senegal kreması, Diane bifteği, patatesli sufle çikolata soslu profiterol ve bir şişe de La Tache açın.
And Willard, Mrs. Flint will have the, uh, crème Senegalese, steak Diane... pomme soufflé, profiteroles with, uh, chocolate sauce, and break out a bottle of La Tache.
Ama önemli şeyler yapabilmeyi o kadar çok isterdim ki,... bilirsin, bir sufle pişirmek ya da kravat bağlamak yatak odası için duvat kağıdı seçmek, anlıyor musun?
But I do wish I could do things. You know, important things like cook a soufflé or pick a necktie or choose the wallpaper for the bedroom, you know?
Orada sufle hazırlıyorum.
I have soufflé rising in there.
Peynirli sufle denemek ister misin?
Like to gamble on a cheese soufflé?
Bir de sufle istedi şimdi.
Now it's a soufflé.
Sufle yapmak dikkat, hüner ve sabır ister.
Making a soufflé requires alertness and cunning and patience.
Bırak sufleni sufleleme
Your soufflé unsouffléd
Ben mutfakta suflemin yumurtalarını çırparken yiyeceğim.
I'll take mine and eat it while I'm beating my eggs for the soufflé.
Suflem kabarmış mı bir bakayım.
I must see if my soufflé's started to rise.
Peynirli sufle aldım.
I got us a cheese soufflé.
Tıpkı ilk suflesini yaptığı günkü gibi.
Like the time she baked her first soufflé.
- Sufleyi çok ıslak yaparım.
- I make a very wet soufflé.
Yumurtalar sufleden daha pahalı.
The eggs cost more than the soufflé.
Sufle seviyorsundur umarım.
I hope you like soufflé.
- Ispanak suflesi.
- It's spinach soufflé.
Beş numaralı masayı ve en iyi şampanyalarını da. Tatlı olarak da çikolatalı sufle.
Oh, and tell them that I want booth number five, chill their best champagne, yeah, and order a chocolate soufflé for dessert.
Bertha, sufleyi getirebilirsin.
Bertha, you may serve the souffle.
Balıklı sufle var.
It's fish souffle.
Tatlı olarak sufle alalım mı?
Shall we have a souffle for dessert?
Her yemekte sufle yemelerini mi istiyorsunuz?
Do you want them to have souffle every meal, and croissant?
Fransız tarzı sufle.
It's a French style souffle.
Kahretsin, sufle.
Shit, the souffle.
Tanrım, bu sufle korkunç görünüyor.
God, this souffle looks awful.
Çabuk. Jumbo kendini suflenin içinde bulacak, Beryl.
Jumbo's gonna end up in the souffle, Beryl.
Görünüşe göre, akşam yemeğinde direksiyon suflesi var.
Well, looks like steering wheel souffle for dinner.
Dün öğleden sonra sadece Sir Horace Blatt'ın ona... iade ettiği sahte bir elması bulmakla kalmadım, aynı zamanda... mükemmel şarap tadımcısı burnumla sizin söylediğinizin tersine... Madam Castle, içeride Sufle de Mehr kokusu aldım. Yani'Denizin Nefesi'ki bildiğiniz gibi Mösyö Marshall, bu... onun en sevdiği parfümüydü.
Yesterday afternoon, not only did I discover the false diamond that Horace Blatt had returned to her... but my excellent wine taster's nose had detected, not as you put it, Madame Castle, a pong... but Souffle de Mer, "the breath of the sea"... which, as you know, messieur Marshall, was her favourite perfume.
Sufle beklemez.
The souffle can't wait.
Çroissant, Souffle, Escargot ve Çhocolate Mousse.
Croissant, Souffle, Escargot, and Chocolate Mousse.
- Sufle.
- Souffle.
Sufle.
Souffle.
Sufle sufle demekmiş. Başka bir anlamı daha olmalı.
Souffle means "Souffle." It's got to mean something else.
Sen sufle mi istiyordun?
You want the souffle?
Karıma peynirli sufle lütfen
My femme would like to commander the souffle fromage.
Kızarmış balık, karamelli sülün, patates kızartması, ve çikolotalı sufle.
We grilled sole. Pheasant caramel, crisps, and chocolate souffle for dessert.