Speaker translate English
2,124 parallel translation
Oto hoparlörünü aç.
Well, put it over the car speaker.
Peter, sesini hoparlöre vereceğim bize durumunu anlat.
Peter, I'm gonna put you on speaker and start a trace.
Hoparlöre verin sesi.
Put him on speaker.
Hoparlöre ver sesi!
Put him on speaker!
Telefonu eller serbest moduna geçiriyorum.
I'm putting you on speaker.
Konuk konuşmacımız geldi.
[knock on door] Oh, our guest speaker.
Bu hoparlör ile, dışarıdaki herşeyi duyabilirsin.
With this speaker, you can hear everything outside.
Telefonu hoparlöre alın ki duyabileyim.
Put me on speaker, so I can hear.
Bekle, hoparlörü açayım.
Hang on, lemme put you on speaker.
Hoparlörü açsana.
Put her on speaker.
( Shel hoparlörde )'Evet, üzgünüm yeni kalktım.'
( Shel on speaker )'Yeah, sorry I just woke up.'
Hoparlör açık.
You're on speaker.
Belediye binasının ana telefon santraline bir yama yapabilirsek hoparlörü olan herhangi bir telefonu mikrofona çevirebiliriz.
If we can patch into the main switchboard for City Hall, we can turn any phone with a speaker on it into a microphone. Do it.
Hoparlörü açıyorum.
Putting the speaker phone on.
- Neden seni hoparlöre alamıyorum?
Why can't I just put you on speaker?
Aslan kükremesi olan bir hoparlör mü?
A speaker phone with a lion noise on it?
Ve dahası, parasını bir konuşmacı olarak ödeyebilirsin.
Plus you get paid as a speaker.
- Sadece bir konuşmacı olsun.
- One speaker.
Diafona bas, diafona bas.
- So put him on speaker phone!
Diafona bas, diafona.
- Put it on speaker..
Danni, hoparlördesin, bu yüzden seksi konuşmalar yok!
Danni, you're on speaker, no sexy talk.
Ahizeye al beni.
Take me off speaker phone.
Görevim, konuşmayı iyi göstermek. Bunu soru yöneltme ve her şakaya gülme yöntemiyle yapıyorum.
My job is to make the speaker look good, and I do this through the techniques of leading questions and laughing at all jokes.
Sonra da Creed özel konuşmacı olarak geliyor.
And then creed, guest speaker extraordinaire.
Bayanlar ve baylar, özel konuğumuz sizi teşvik edecek.
Ladies and gentlemen, our special guest speaker will provoke you.
Anlatıcı onun komada olduğunu ve rüya gördüğünü nereden biliyor?
How does the speaker know what the guy in the coma is dreaming?
Cehennemden gelen motivasyon konuşmacısı.
She's the motivational speaker from hell.
Hoparlöre ver sesi.
Put her on the speaker.
Müdür bey, kasa 7'ye lütfen.
WOMAN [OVER SPEAKER] : Manager to Register 7, please. Okay, I'm not...
- Rahat da. - Evet, çok mütevazı. O yüzden iyi bir takip aracı.
dual screens, Bluetooth, ten-speaker sound system, and it's so comfy.
Sesini hoparlöre verdim ve Amber burada...
I actually have you on speaker, and Amber is here...
Müşterinin teki düzgün bir şekilde İsveççe konuşan birini istemiş.
The client wanted a Standard Swedish speaker.
- Gerard, Sophia ile birlikteyim.
Put it on speaker. Gerard, I'm with Sophia.
- Hoparlöre daya.
Put it on speaker.
"Tamam, haydi onu arayıp, müjdeli haberi verelim!"
"Well, God damn it, let's get her on the speaker phone. We'll break the news!"
LBJ, Cissy de hemen görüşmeye dâhil etti.
So, before you know it, LBJ's got Cissy on speaker phone.
Hayır, Michel konuşmalı.
No, Michel's the speaker.
- Pekala. Hoparlöre bağladım.
I've put him on speaker.
Kızınız McDonald's ısmarlama kutusunu kırıp geçmiş.
Your daughter here took the speaker off a McDonald's drive-through box.
Evet, megafonu da aç.
Yeah, get her on speaker phone.
Tamam, Bay Childs, hoparlördesiniz.
Let me put you on speaker. Okay, uh, Mr. Childs, you're on.
Normalde, iyi bir konuşmacısın. Neden okurken... Nefes nefese?
You're normally a good speaker but why out of breath when delivering lines?
Teyzen, kariyer fuarında baş konuşmacı olacak.
Your aunt is the keynote speaker at the jobs fair.
Seni hoparlöre alıyorum Garcia.
I'm going to put you on speaker, Garcia.
Sesi dışa verin büyükelçi.
Spoon the ambassador onto the speaker.
Meclis Başkanı ve Beyaz Saray Sözcüsü'ne bunu tebliğ ettiğimi bildirdim.
I have notified the President Pro Tem of the Senate and the Speaker of the House that this communication is coming.
Onu kardeşinin arabasını dağıtmadan önce düşünecektin.
You should have thought about that before you plowed your brother's car into a McDonald's speaker box.
Sayın Oturum Başkanı...
Madame Speaker...
İyi bir konuşmacı olduğumu asla düşünmedim.
I never thought of being a good speaker.
Hoparlördesin.
You're on speaker.
- Chet Legardie?
He was good enough for the Speaker of the House.