Speaking translate English
21,477 parallel translation
Hazır kırmızı bayrak demişken eski Sovyetler Birliği'nin çekici hatununa bakın.
And speaking of red flags, check out this sexy number from the former Soviet Union.
İlişkileri sonlandırmaktan söz açılmışken İngiliz Honduras'ı Belize olunca üstünde ağaç olan yeni bir bayrak tasarladılar. Kendimi o ağaca asmak istiyorum.
Speaking of ending relationships, when British Honduras became Belize, they designed a new flag with a tree on it, and I would like to hang myself from that tree.
Demişken, nereye gittin?
Speaking of, where'd you go?
Vücutlardan bahsetmişken...
Speaking of bodies... - Hmm?
Bir Earp'le konuştuğumun farkında değildim.
I did not realize I was speaking with an Earp.
Belikov'un o Ermenileri öldürdüğünü hiç sanmıyormuş.
I've been speaking to Jackson Holt, and he doesn't think that Belikov killed those Armenians.
Jackson Holt'la görüştüm ve Ermenileri Belikov'un öldürdüğüne inanmıyor.
I've been speaking to Jackson Holt and he doesn't think that Belikov killed those Armenians.
[speaking Russian]
[speaking Russian]
Hazır laf gelmişken... Senden bir ricam var.
Speaking of which- - will you do me a favor?
Ben Monica.
Monica speaking.
- Hediye demişken, ne istersin?
- So speaking of presents, what you after?
Hazır aldatılmaktan hoşlanmayan kadınlardan bahsetmişken, annem nasıl?
Well, speaking of women who don't like being cheated on, how's Mom doing?
Salondaki herkes sizin içten konuştuğunuzu hissetti.
I mean, it was obvious to everyone in this room that you were speaking from the heart, so...
Lafı açılmışken, yeni giysilere ihtiyacım var. Bu kıyafet neredeyse on yıllık.
And speaking of, I need new clothes'cause this outfit is damn near 10 years old.
Beklenmedik gelişmelerden bahsetmişken...
Oh, and speaking of unexpected developments...
Bu arada, Rafael annesi Helena'nın uluslararası bir suç şebekesinin Mutter adıyla bilinen lideri olduğunu öğrendi.
Oh, and speaking of, Rafael just learned his mother Elena is the international crime boss known as Mutter.
Gururdan bahsetmişken...
And speaking of pride...
- Karakterler sizin ağzınızdan mı konuşacak?
Are the characters just speaking through you?
Bu bahsettiğiniz Dede'nin Dede Pritchett olma ihtimali var mı?
This, uh, Dede that you're speaking of - - um, is that Dede Pritchett, by chance?
Kimsenin beklemediği şeylerden konuşmuşken Randy'yle G * * kelimesini kullandım.
And speaking of things no one would see coming, I used the F-word with Randy.
Koltuğuna bir şey döktüğüm için konuşmuyor benimle şu an.
He's not speaking to me right now because of a couch spill.
- Eğlenceden konu açılmışken...
Speaking of entertainment...
Konusu açılmışken...
Speaking of...
- Aynı dili konuşmadığımızda iletişim kurmanın ne kadar zor olduğunu gördünüz mü?
See how hard it is to communicate when we're not speaking the same language?
İş demişken, bu şeyi yıkmanın vakti geldi.
Speaking of which, time to timber this thing.
Anlaşmalara, röportajlara gelince...
As for speaking engagements, interviews- -
Bugece seninle bir arkadaş olarak konuşuyorum.
I'm speaking to you tonight as a friend.
Söz suçlulardan açılmışken, içinizden biri yarışmadan kazandığım motor yağlarından... -... iki litre aşırmış olabilir mi acaba?
Speaking of criminals, did one of you guys take two quarts of my game show motor oil?
Konu arabaların fiyatından açılmışken...
Oh, speaking of the value of these cars,
- Tam gaz demişken, acilen o soğutmalı depolama tesisine gidip sağlama almalıyız.
Speaking of racing, we got to haul ass over to that refrigerated storage facility and secure it.
Bak Rachchu, iyiliğin için konuşuyorum.
Look Rachchu, I am speaking for your good.
O zaman doğruyu söylüyor.
She's speaking the truth then.
İyiliğin için konuşuyorum.
I'm speaking for your good.
Az önce inşaat müdürlüğünde mühendis olan bir arkadaşımla konuştum.
I was just speaking with a friend who's an engineer at the Department of Buildings.
Bilgiden konu açılmışken, Yüzbaşı'nın sevgilisini ziyaret ettiğinde ne öğrendin?
Speaking of data, what did you learn when you went to visit the captain's lover yesterday?
Evet, suçtan konuşmuşken yüzbaşı burada olmadığı için suçluluk hissediyor mudur?
Yeah, speaking of guilt, I wonder if the Captain's feeling any over not being here.
Sıradışı demişken şuna bakın.
Speaking of unusual, take a look.
Bu kaptanınız konuşuyor.
This is your captain speaking.
- Benim.
- Speaking.
Konuşmayacaksak niye buradasın?
What are you doing here if we're not speaking?
Söz geçmişken izninizle.
Speaking of which, if you'll excuse me.
Allahtan İngilizce konuşuyorlar.
Thank God they're speaking English.
Bu çocukla Rusça konuşmayı bırakmalısın.
You need to stop speaking Russian to the child, honestly.
Evinde duyduğum o kayıtta Rusça konuşan bir adam ve kadın vardı.
When I heard that recording at your house, there was a man and a woman on it speaking Russian.
Bonnie Wheeler'ın ofisi, ben Tucker Dobbs.
( phone ringing ) Bonnie Wheeler's office, Tucker Dobbs speaking.
Hareket demişken Danny'le ne zaman aynı eve çıkmayı düşünüyorsunuz?
Hey, speaking of moving, when are you and Danny planning on moving in together? Actually, never mind.
Günaydın, kaptanınız konuşuyor.
Good morning, this is your captain speaking.
Doğru zamanda Londra'daymış, ama şu an Miami'de iklim kontrolü konferansında konuşma yapıyor.
He was in London at the right time, but he's currently speaking at a climate control conference in Miami.
Sahi çok fazla çocuklardan söz etmişken hayatımın en büyük hatalarından birini yapmış olabilirim.
Speaking of too many kids, I may have just made one of the biggest mistakes of my life.
İngiliz elçisi arkadaşından söz etmişken ondan bir haber aldın mı?
Speaking of your friend, the English ambassador, have you heard from him?
Ben kalıyorum, sen git.
I'm staying. You go. [man ] [ speaking Russian]