Spice translate English
1,544 parallel translation
Bazı müşterilerimi eğlendiriyorum ve partiyi hareketlendirsinler diye birkaç kız çağırmaya karar verdim.
I was entertaining some clients and I decided to invites some girls to come on over you know, to spice up the party.
Evin eski sahiplerinin ilişkilerine renk katmak için böyle yaptıklarını düşünmüştüm.
Figured the last owners put it in to spice things up.
Gardırobunu renklendirmeliyiz.
We need to spice up your wardrobe.
Teşekkür ederim. Bu rezeneli patates püresi.
It's fennel-potato puree, with a touch of chili to give it spice.
Küçük kızların şeker, baharat ve yalanlardan yapıldığını böyle öğrendim!
THAT'S HOW I LEARNED THAT LITTLE GIRLS ARE MADE OF SUGAR AND SPICE... AND LIES!
Ben de yıldız oyuncumuz Bir baharat kızıyla İspanya'ya kaçsa korkardım.
Mind you, I'd also be scared if our star player ran off to Spain with a Spice Girl.
Şey.. her başarılı adam, sizin gibi, Old Spice kullanır ve Babalar Günü için onu alır.
Well... any successful man like yourself who wears Old Spice got it for Father's Day.
- Woah, tatlım.
- Woah, sugar, spice.
Az birşey!
Spice up!
- Cinsel hayatımıza renk katmayı mı umuyorsun?
- Hoping to add some spice to our sex life?
Bir yerlerde çeşni gibi düşünülmesi gerektiğini okumuştum.
I read somewhere that you should treat it as a spice.
bu baharatlık gerçek bir felaket.
This spice rack is a real mess.
Gayrımeşru hamileliğimizin üzerine biraz romantizm serpmeliyiz.
Okay, we need to spice up our illegitimate pregnancy with a little romance.
Bak, Red, Aşk hayatını renklendirmek için Kitty'nin isteklerini cidden yerine getirmelisin.
Look, Red, you should take Kitty's request for a love life spice up seriously.
Bütün bu sebzelerle birlikte bir tutam baharat iyi giderdi.
With all these vegetables, I might like a pinch of spice.
Bir tutam baharatın sadece bir tutam olsa iyi olur.
When you say a pinch of spice, it better just be a pinch! Yeah!
Ama çok sade.
Needs, like, spice.
Biraz baharatlı.
Just a hint of spice.
Biraz yer baharatı her şeyi güzelleştirir.
A little floor spice makes everything nice.
"Old Spice" ın çakması.
It's a knockoff of Old Spice.
İkinci raund, Baby Mazoa Spice Wallah'a karşı.
Round two Baby Mazoa against Spice Wallah.
Hatta işi biraz tatlandırmak için, sana kampanya öncesi nasıl bir bebek gibi uyumak istediğimi ve bahis için birkaç bebeği birden nasıl elimde tuttuğumu da anlatabilirim.
I'll even try to spice it up a little, talk about how the night before the telethon, I wanted to sleep like a babe so to cover my bets, I kept a few babes on hand.
Hatta işi biraz tatlandırmak için, sana kampanya öncesi nasıl bir bebek gibi uyumak istediğimi.
I'll even spice it up a little, talk about how the night before the telethon, I wanted to sleep like a babe.
- Kes sesini Spice Girl.
Zip it there, Sporty Spice.
İlgi çekici hale getireyim.
Spice it up. Neil Young.
Aranızdan hanginiz ortağımı..... öldürdü?
which one of you Spice Girls
O zaman bu seni Korkan SPice yapıyor.
So, I guess that makes you Scary Spice.
Bir sürü seçenek var. Her zaman söylediğim gibi Bay Sherman :
Like I always said, Mr. Sherman, "variety is the spice of life."
Çeşitlendir.
Spice it up.
Baharatlığın var mı?
You got a spice rack?
Belli oluyor ki dostunuz Casanova, birilerinin nişanlısını listesine almış.
Surely it is your friend Casanova for whom fiancées add spice to the pursuit.
Her baharatın bir amacı vardır.
Every spice has a purpose.
Ve her insan için, özel bir baharat mevcuttur.
And for each person, there's a special spice.
Beslenme baharatı olan... susam, tohumunu verdikten sonra Tilo adını almışım.
I am named Tilo... after the sesame seed... the spice of nourishment.
Biberler, onun baharatı olamazsınız.
Chilies, you can't be his spice.
- Herkesin bir baharatı vardır.
- Everyone has a spice.
Benim de baharatım var mı?
I got a spice too?
Onun baharatı olamaz.
You can't be his spice.
Benim baharatıma ne oldu?
What happened to my spice?
Yüksek karbonhidratlı baharatlardan falan?
Some high-carb spice or something?
Artık bir baharatım var.
I got a spice now.
Baharatımın benim için ne yapması gerekir, bu arada?
What's my spice supposed to do for me, anyway?
Baharatınız elimde kalmamış.
I'm all out of your spice.
Üzgünüm, Sana doğru baharatını hiç vermedim.
I'm sorry, I never gave you your true spice.
Baharatımın ne olduğunu bana hiç söylemedin.
You never told me what my spice is.
Bu maça biraz daha tat katacak.
That should spice things up a little bit.
Biliyor musun, tehlike hayatın tuzu biberi. Her an risk almalısın. Yoksa sen hiç almadın mı evlat?
You know, danger is the spice of life... and you've got to take a risk every now and again haven't you, son?
Kesişme, sanat, gerçekçi, gerçekçi olmayan..... gerçek dışı, heyecan, hıristiyanlık..
Crossover, art, realistic, unrealistic.. .. very unrealistic, spice, churan..
- Spice Girls albümü hâlâ sende mi?
- Do you still have your Spice Girls album?
- Old Spice al.
Just get some old spice and call it a day.
- Steve, Old Spice kullanmaz.
Steve does not wear old spice.