Standart translate English
3,568 parallel translation
Bir çifte standart değil mi?
Isn't that a double standard?
- Standart uygulama.
- Standard.
Kullandığın F77 standart olanlardan değil.
The F77 that you're running is not the standard one.
Bu yüzden standart belirledik... çünkü bize bedava içki alacak.
So we gotta get to The Standard because he's gonna get us free drinks.
NACA'nın da bu tarz standart bir eğrisi var.
The NACA has a standard curve just like this bone.
Standart mı?
A standard?
Ve standartlarımız var bu standart deil
We have a standard to uphold. This is not our standard.
Sizden standart biyokimyasal analiz yapmanızı istiyorum.
I want you to do a standard biochemical analysis.
Gittiğindeki öğretmen standartını anlatmaya gerek yok.
I mean not to mention the standard of teaching, once you get going.
Bu standart prosedürdür, cher ami.
The procedure is quite standard, cher ami.
Standart yarışma prosedürünü şimdi bitirdik.
We just completed the standard competition review.
Standart uygulamalarla dümenimizi tıkırında çeviriyorduk.
We were doing a smooth switch using a standard base to our scam.
Belgesi olmayan sanat eserinde standart bir 30 gün depoya alınma prosedürü var.
There's a standard 30-day impound on undocumented art.
Standartın çok yakın olduğu yerde, çok hakeminiz ve çok iyi sporcularınız olduğu zaman yazı-tura atmanız gerekebilir.
It's hard when you have so many judges and you have so many great athletes, where the standard is so close, you could throw a coin.
- Standart teknik prova işte.
This is standard-issue tech.
- Belirli bir standart istemem yanlış mı?
What, you think I'm wrong for demanding a certain standard?
- Benim sorum hakkında bellek köpük karşı standart.
- My question is about memory foam versus standard.
Standart acil durum prosedürlerini izle.
Control missions follow standard emergency procedures.
- Bu standart aile dinamiğidir. - Ne?
These are standard family dynamics.
- Bu standart aile dinamiğidir.
- What is? - These are standard family dynamics.
O standart Meksika polisi uygulamasıdır.
Oh, yeah, well, that's standard Mexican police procedure.
- Sadece standart bir araştırma.
- Just standard investigating.
Standart ceset incelemesini yaparken mide içerikleri, yara analizi, koku testi gibi...
As I was doing my standard inventory of the body- - stomach contents, wound analysis, sniff test.
Koku testinin standart bir test olduğunu bilmiyordum.
Oh, I didn't realize the sniff test had become standard.
Bu adamın yaptığı standart altı şeyi satın alamam.
Look, I cannot move what this person is making if it's substandard.
Bu şey standart altı.
And it is. It just is.
- Neredeyse her tür grupta.. .. bulundum... blues, .. grupları, punk-rock, standart..
I'd been in practically every other kind of band - blues bands, punk-rock bands, standard rock'n'roll bands, top-40 bands, jazz-rock fusion bands.
T şklinde kesik, standart bir bıçak tarafından açılmış - - Örneğin biftek kesme bıçağı gibi.
T-shaped incision, as for an ordinary knife for example, a fillet knife.
Geçen seneki standart testlerin sonuçlarını inceledik ve öğrencilerimizden bir kısmının tarih dersinde iyi sonuç çıkarmadığı gözlendi.
Well, we've been poring over the results of last year's standardized tests, and they indicate that some of our students are not testing well in history.
Patolojik bölümler, standart fazlalıkta seyrediyor.
Pathologics division's running the standard redundancies.
Çocuklar şimdi senin evinde kilitleri değiştiriyor, standart evde çalışma güvenliğini falan ayarlıyorlardır.
The tech boys should be around at your place now, changing the locks, setting up the standard at-home work force security.
Standart devriye aracı, şeffaf pencereler.
Standard cruiser, clear windows.
Standart Gizli Servis protokolüne göre her görüşmede iki ajan bulunmalı.
Standard Secret Service protocol requires.. a two agent review for every interview.
Her halükârda yerel polise haber vermek zorundayım. Her ne zaman çağrıldığımızda standart prosedür böyle.
That's a standard procedure whenever we're called out for no good reason, so...
Standart iletişim protokolleri ile ulaşılamayan her dedektif ya da ajan.
Any operatives who may be unreachable through standard communication protocol.
Standart prosedür bu.
This is standard.
Standart şeyler.
Standard kick ass stuff.
Standart KGB saldırı saati.
Standard KGB attack time.
Standart prosedürün bir ihlâli bu.
It's a violation of standard procedure.
Yani standart sapmanın çok altında değerlerden bahsediyoruz.
That means they fall substantially below the standard deviation.
Haşere etkisiyle olan ölüm anındaki standart monografiyi yazmıştın.
You wrote the standard monograph on time of death by insect activity.
Standart psikopatlık testleri olacak.
They'll be the standard psychopathology tests.
Amy, sevgilim, otuz altı standarttır, sana standart boyutu verdiler.
Amy, darling, thirty-six is standard, they gave you standard height.
Bu anlaşma standart bir kurumsal anlaşma bir şey yok.
That deal is a standard corporate deal.
Bu standart bir prosedür.
This is standard procedure.
- Standart Vanguard iki renkli.
It's a Standard Vanguard two tone.
Çifte standart yok, tamam mı?
No double standards, okay?
- Aslında bu çok standart bir durum.
Actually, this is very standard.
Sıradan, standart saçmalıklar.
The usual standard bullshit.
Bu oldukça standart dil ve çatal eklem.
That's a pretty standard tang and clevis joint.
Ve standart bir süperiletken * kullanmadın değil mi?
And the fact that you couldn't use a uniform superconductor?