Stare translate English
3,064 parallel translation
Sonsuzluğa doğru Gözlerimi diktiğimde
I stare up and look into the infinite
Bana öyle bakma.
Don't stare at me like that.
İnsanlar bize bakmaya başladı.
People are starting to stare.
Orada oturup öylece bakacak mısın?
You just gonna sit there and stare?
Boktan bir saç kesimi, modası geçmiş kıyafetler, asabi bakışlar.
Shite haircut, dated clothes and a nervous stare.
Gözyaşlarını izlemekten zevk mi alıyorsunuz?
You like to stare at tears?
Dairenin ortasına bakmanı istiyorum.
I need you to stare into the middle of the circle.
- Dikizleme.
Don't stare.
Alayı gözlerini sana dikmekten iş yapamaz.
Everyone will stare and they won't get any work done.
Etrafı iyi kolaçan ediyor ha.
Yeah, he's got that thousand-yard stare.
Biliyor musun... küçükken duvara gözlerimi dikip, bakardım oradaki asılı resmine ve ikiz olduğumuza kendimi ikna ederdim.
You know, I... when I was kid, I used to stare up at the wall, his picture hanging there, and I used to convince myself we were, like, twins.
* Hoşlanıyor bakış tarzımdan *
♪ She likes the way I stare ♪
Hepsine altın yıldızlı geber bakışlarımdan atarım.
I just give each one my gold star death stare.
* Millet gözünü dikip bakarsa, duymuyormuş gibi yapacağım *
♪ When people all stare ♪ ♪ I'll pretend that I ♪ ♪ Don't hear them talk ♪
Öyle bana bakmasına dayanamıyorum.
I can't stand for him to stare at me like that.
Neden tarih öncesi domuzun kıçına bakıyorsun?
Why you stare at prehistoric pig butt?
Clair'e sevdiğim bir arkadaşım olan Professor Friedkin'den bahsetmeye başladım, kendisi "suçlu bakışı" ile ilgili bir kitap yazdı ki gözünde bir sorun çıktı ve anında deli olarak lanse edildi.
I began to tell Clair about my good friend Professor Friedkin, author of an influential paper on the criminal stare, an ocular condition that instantly identified a madman.
- Suçlu bakışı.
- The criminal stare.
- Evet, evet, suçlu bakışı.
- Oh, yes, yes. the criminal stare.
Suçlu bakışı.
The criminal stare.
- Ben sadece ona bakiyorum.
- I just stare at him.
Bu durum bazılarının hiç hoşuna gitmeyecek. Bir ay boyunca onun bakışlarına maruz kalmak istemem.
Someone's not gointo be happy, and I'd rather not stare at her for a month.
Soyunma odasına gireceğim ve gitarını akord ederken onu izleyeceğim.
I'll get into that dressing room and I'm gonna stare at him while he tunes his guitar.
Ben uyurken beni gözetliyordun.
You stare at me when I'm sleeping.
Aniden müzik kesiliyor ve herkes "The Birds" * filminin sonundaki gibi adamımıza bakıyor.
The music cuts and they stare at him like at the end of The Birds.
Odana gittim ve sen orda durmuş, pencereden dışarı bakıyordun.
I went into your room and then you stand and stare out the window.
Oh, hadi ama, Hatta istersen çok sevdiğin insanların sadece pencereden dışarı baktıkları yabancı filmlerden, birini de izleyebiliriz.
Oh, come on, I'll even watch one of those artsy foreign ones you like, where all they do is stare out windows.
Biliyorum bu yanlış fakat toplantılarda dudaklarına ve bacaklarına gözüm kayıyor.
And I know it's wrong... but in meetings... I just stare at your lips and your legs.
Sistine Şapeline bakmak da bir yere kadar yani.
You could only stare up at the Sistine Chapel for so long.
Sığ bölümlerde dolaşıp başkalarını dikizlermiş.
He would just hang out in the shallow end and stare.
Bakma öyle dik dik!
Don't just stare!
Ted her gün dükkana gelirdi ve şu çikolatalara bakar dururdu ve de bir kelime bile etmeden giderdi.
Ted used to come in to that shop every day and just stare at this bar of chocolate and he'd leave without saying a word.
* Manson bakışlı kadın?
Zoe with the Manson stare?
Bakıyorum aynadaki yansımama.
♪ I stare at my reflection in the mirror ♪
Bıyığına gözlerini devirme, tamam mı?
- Don't stare at it, okay? - Oh. Mm-hmm.
Gidip ihtiyar McCoy'un gözlerinin içine bakacağım...
I'm gonna stare old man McCoy in the eye, I'm gonna tell him.
- Neden yüzünde şaşkın bir ifade var?
Why that silly stare?
Bay Bourneville gözlerinizin önünde hareket noktasına bakmasını ister istemez hipnozun etkisi altına girecek.
As soon as Mr. Bourneville asks her to stare at a moving point, before your eyes, she'll fall under.
Bazıları bakmanın kaba olduğunu düşünür.
You know, some people say it's rude to stare.
- 2-5 dakika arası.. ama durup bakamam burda
I think it said to wait two to five minutes. But I don`t want to just stand here and stare at it.
Öylece oturup görüntülerine baktığımı mı düşünüyorsun?
You think I just sit here and stare at it?
Baktım.. hep aklımda.. korktu belki ama bilemiyorum
His stare. I can't get it out of my head. I mean, I don't know, maybe he was scared.
Bak.. bişey demen gerek Ben oturup.. .. bekliycem
Look, if you're not gonna say anything, then I'm just gonna sit here and wait until maybe you can do something more than stare at me all night.
Biliyorum dramatik dik dik bakma şeyini yapıyorsun. Ama bu kılıkla seni ciddiye alamıyorum.
I know you want to do the whole dramatic stare-down thing, but I-I can't take you seriously in this getup, buddy.
Size aldırmadan çekip gitti ve bu yüzden siz de hergün onu arıyorsunuz.
Skipped out on you, so you stare right at him every day.
Ben söyleyeyim onlar kanepede oturur, televizyona bakıp dururlar bir yandan kanalları değiştirirken bir yandan da fıstık yerler.
I'll tell you They sit on a sofa, stare at the TV... use a remote control, and tuck into peanuts
- Benden koltuğu gözetlememi istiyorsun, şey yaparken...
- You want me to stare at the chair while...
- Gözünü dikmeni istemiyorum.
- I don't want you to stare.
biliyosun sen onlara para ödüyorsun.
You know, you should just charge guys to stare at you.
Şu ifadesiz bakış.
That vacant stare.
Ne? Ben... Evet, ya da bir ışık duvara vuracak ve sen de bir süre ona bakakalacaksın.
Yeah, or just a light will hit a wall and you'll stare at it for a while.