Storybrooke translate English
461 parallel translation
Storybrooke, Maine.
Storybrooke, Maine.
"Storybrooke" mu?
"Storybrooke"?
Hadi seni Storybrooke'a götürelim.
Let's get you back to Storybrooke.
Durmuş bir zamanda Storybrooke, Maine'de kapana kısıldılar.
Frozen in time. Stuck in Storybrooke, Maine.
Storybrooke'a hoş geldiniz.
Welcome to Storybrooke.
- Storybrooke'a hoş geldiniz.
Welcome to Storybrooke.
Bir tek sen, Storybrooke'tan ayrılabilirsin.
You're the only one who can leave Storybrooke.
Sen de Storybrooke'tan ayrılıp Boston'a, beni bulmaya gelmiştin.
You left and came and found me in Boston.
Yani Storybrooke'daki tüm cırcırböcekleri bir zamanlar insandı, öyle mi?
So all the crickets in Storybrooke, they were once people, too?
Storybrooke halkı, paniğe kapılmayın.
People of Storybrooke, don't be alarmed.
- Storybrooke'a hoş geldiniz.
- Welcome to Storybrooke.
Bildiğim kadarıyla Şerif Storybrooke'da hiç kurt yoktur... En azından gerçek manasıyla...
You know, to the best of my knowledge, sheriff, there are no wolves in Storybrooke- - not the literal kind, anyway.
Storybrooke'dan değil.
Not from Storybrooke.
Storybrooke gazetesinin baş editörü olarak bu adam uzun zamandır, kasabamızın ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının üstüne tutmuştur.
This man has put the needs of Storybrooke above his own for as long as any of us can remember, as chief editor of the Storybrooke "Daily Mirror."
Storybrooke sakinleri size hoş geldiniz... Hoş geldiniz Storybrooke sakinleri.
Citizens of Storybrooke, uh, we welcome you to- - uh, welcome, citizens of Storybrooke.
Storybrooke sakinleri, hoş geldiniz...
Uh, we welcome you- - citizens of Storybrooke, welcome, uh...
Yani dürüstlük dostluk ve de güç.
I want to serve as a reflection of the best qualities of Storybrooke- - honesty, neighborliness... And strength.
Storybrooke'da koruyucu aileler var mı ki?
Storybrooke has a foster system?
Çünkü Storybrooke'tan kimse ayrılamaz.
'Cause no one leaves Storybrooke.
Storybrooke'tan ayrılamazlar, Emma.
They can't leave Storybrooke, Emma.
Burası Storybrooke mu?
Is this Storybrooke?
Kimsenin Storybrooke'a gelmediğini sanıyordum.
I thought you said strangers don't come to Storybrooke.
- Hayır, yani Storybrooke'ta ne yapıyorsunuz?
No. I mean in Storybrooke.
Karşınızda, Storybrooke hava durumuyla Meteoroloji Şefi Bill Gozen.
This is chief meteorologist Bill Goslyn with your up to the minute Storybrooke weather.
Okunan son değerlere göre yağmurun en kötü kısmı Storybrooke'a tam da çocukların okula...
And the latest Doppler Radar shows the worst band of precipitation coming into Storybrooke right about the time you're putting the kids...
Storybrooke'ta hızı saatte 6 mile çıkan rüzgârlar görülüyor.
Storybrooke has seen wind gusts of up to 50 miles an hour.
Benim için ne kadar aramış olsan da Storybrooke'a gelmeyi yasaklayan bir kanun yok.
You know, as hard as you tried to find one in my case, there is no law against visiting Storybrooke.
Storybrooke halkı başkanları hakkındaki gerçekleri bilmeyi hak ediyor.
Storybrooke deserves to know the truth about her.
- Storybrooke'da ne yapıyorsun? - Ben bir yazarım.
What are you doing in Storybrooke?
Storybrooke Kasaba Meclisi'nin oturumu başlamıştır.
This session of the Storybrooke city council will come to order.
Bayan Swan bu toplantının amacı Storybrooke'un sorunlarını tartışmak.
Ms. Swan, this meeting is to discuss issues facing Storybrooke.
Senin asıl yüzün bu ve Storybrooke halkının bunu öğrenme zamanı geldi.
That is who you really are, and it's time for the people of Storybrooke to know that.
Bir oyun alanı yaptırmak istedim. Böylece oğlum Henry ve Storybrooke'un diğer çocuklarının güvenlice oyun oynayabilecekleri özel bir yerleri olacaktı.
I wanted to build a playground so my son Henry- - and all the children of Storybrooke- - could have a special place to play...
Storybrooke'tan ayrılma konusunda her zaman mantıksız bir korkum olmuştur.
I've always had this irrational fear of leaving Storybrooke.
Storybrooke rahibeleri, her zamanki gibi bu etkinliğe herkesin katılacağını ve el yapımı mumlarının satışına yardımcı olacağını umuyor.
As always, the Nuns of Storybrooke are hoping that everyone will get involved and will help sell their exquisite candles.
Sonra bizi başka yerlere atarlar ve Storybrooke'dan ayrılmak zorunda kalırız.
And then he'll reassign us. And we'll have to leave Storybrooke.
Storybrooke'un rahibeleri tarafından yapıldılar!
Handmade by Storybrooke's very own nuns!
Ben Storybrooke'tan dışarı çıkmadım hiç.
I've never even been out of Storybrooke.
- Emma. Eğer Storybrooke'u terk ederse...
Emma, if she leaves Storybrooke...
İkimiz de birinin Storybrooke'dan ayrılmaya çalıştığında neler olduğunu biliyoruz.
We both know what happens when people try to leave Storybrooke.
Storybrooke'a değerli bir şeyi getirdin.
You brought something precious to Storybrooke.
Ve daha sonra ben Henry'nin iyiliğine olacağını düşünüp Storybrooke'dan ayrılmak istediğimde bana kalmam gerektiğini, bunun onun için en iyisi olacağını söylemiştin.
And then when I wanted to leave Storybrooke'cause I thought it was best for Henry, you told me I needed to stay because that was best for him.
Storybrooke'a geldiğinden beri ihtiyar babanı ilk kez mi görüyorsun?
First time seeing dear old dad since you arrived at Storybrooke?
Sen Storybrooke'da kalmaya karar verdiğin zaman ben oradaydım.
That's where I was when you decided to stay in Storybrooke.
Storybrooke'da kalmaya karar verdiğimi nereden biliyorsun?
How do you know when I decided to stay in Storybrooke?
Storybrooke'da saat akşam 8 : 15'di
That's 8 : 15 at night in Storybrooke.
Storybrooke'u terk ediyoruz.
We're leaving Storybrooke.
Storybrooke'tan ayrılıyoruz.
We're leaving Storybrooke.
Storybrooke'tan ayrılamazsın.
You can't leave Storybrooke.
Beni Storybrooke'a getirme amacın da buydu.
That's what you wanted when you brought me to Storybrooke.
Söylemek istediğim tek şey, eğer seçilirsem Storybrooke'nin en iyi yönlerini akla getiren birisi olarak hizmet vereceğimdir.
I just want to say that if elected,