Suede translate English
278 parallel translation
Şeker gibi tatlı, kadife gibi yumuşağım ama kalbimi piyano gibi çalamazsın.
Oh, No. I'm Sweet Like Sugar, Soft Like Suede, But Unlike A Piano, I Never Get Played.
Kahverengi takımımla gümüşi kravatımı ve süet yeleğimi giyeceğim.
I'll wear my brown suit, pearl-gray tie and suede vest
Süet ayakkabılar, 5 1 / 2 numara.
Suede pumps, 51 / 2.
Bir çift süet ayakkabı, numarası 5 1 / 2.
A pair of suede pumps, size 51 / 2.
Süet ayakkabılar.
Weren't they suede shoes?
Siyah süet olanı.
The black suede ones.
- Kahverengi süet.
- Brown suede.
Kardeşin mavi süet ayakkabı giyiyor olamaz değil mi
Your brother wouldn't be wearing blue suede shoes by any chance?
Çekil. Ayağın süet...
You're stepping on my suede...
Bir çift süet ayakkabım da var.
I have a pair of suede shoes.
"Don't you step on my blue suede shoes."
"Don't you step on my blue suede shoes."
"You can do anything, baby, but lay off my blue suede shoes!"
"You can do anything, baby, but lay off my blue suede shoes!"
Süet botlar mı, olamaz!
Not suede boots!
Borlar iki renkli ve süet deriden.
The boots are in leather and suede in two colors.
Shpak'ın giydiği ithal süet ceketin aynısı var üzerinde.
You're wearing the same imported suede jacket as Shpak does.
Süet bir ceket?
A suede jacket?
Shpak'tan başka Moskova'da süet ceket giyen yok mu?
Is Shpak the only one in Moscow who has a suede jacket?
- İthal teyp, süet ceket...
- Imported tape recorder, suede jacket...
Üç teyp, üç ithal kamera üç el yapımı sigara tablası, bir süet ceket... yani üç!
Three tape recorders, three imported movie cameras, three home-made cigarette cases, a suede jacket... Three jackets!
Evet, özellikle süet bot giymişseniz.
Yes, especially when wearing suede boots.
Süet botlara ne olmuş?
What about suede boots?
Süet bot giyen kültürlü kimse genellikle diline hakim olur.
Intelligent people in suede boots usually hold their tongue.
Sende de süet mi var?
Are you also in suede?
Kahverengi süet ayakkabı ve dik yakalı gömlek giyiyordum.
I had on brown suede shoes, and the shirt...
- Süet ayakkabılarımın üzerine
- All over the suede shoes. - Leonard!
Demek ki, süet ayakkabılarımı geri almadan önce 345 vakayı çözmeleri lazım.
That means they gotta solve 345 before I get my suede shoes back.
Kahverengi süet ayakkabılarımı da!
And my brown suede shoes too!
Afrikalı, süet ayakkabılı.
An Afrikaner, suede shoes?
Başkabir isim onayakışmaz, o köpek pisliği gibi ayakkabınayapışır. Onu nasıI çağırdığın önemli değil tamam mı?
Dog shit by another name smells just as foul, pal, and it sticks to the bottom of your blue suede shoe no matter what you call it, okay?
Bazılarına göre ben, gününü gün eden bir zamparayım.
WELL, TO SOME FOLKS, I'M JUST THE DEVIL IN BLUE SUEDE SHOES.
Süet takımını alabilir miyim?
Mom? can I borrow your suede outfiit tonight?
Ne harika bir süet.
Ooh, what a severe suede.
Annem süet giymeme izin vermiyor.
My mom won't let me near suede.
O süet takımı hatırlıyor musun?
Do you remember that suede outfit that I wore?
Ben de bir CD çalar, süet etek ve yeni çizme alacağım.
Well, I'm going to get a CD player and a suede skirt and some new boots.
Mavi süet ayakkabılar.
Blue suede shoes.
Mavi süet ayakkabılar satabiliriz.
We can sell blue suede shoes!
Mavi süet ayakkabılar buyurun...
Get your blue suede shoe- -
Steve, 700 çift Mavi süet ayakkabımız var.
Steve, we've got 700 pairs of blue suede shoes.
Onu gönüller ve mavi süet ayakkabı kadar temiz gördüm.
I saw it clear as breasts and blue suede shoes.
Yeşil bir kazak, süet dirsekliklerle.
There's a green sweater, with suede elbow patches.
Özellikle kuş tüyü ve süet konusunda uzman. Bildiğiniz, nazik kumaşlar, ama kürk depolama alanına da girmeyi düşünüyor.
And he specializes mostly in goose down and suede and, you know, fine fabrics, but he's thinking about expanding into fur storage.
Ben de kırmızı süet topuklu pabuç arıyordum.
I've been looking for a red suede pump.
- Süet ceketinde tatlım.
They're in your suede jacket, honey.
- Hala mavi süet ayakkabılarını giyiyorsun, Mr Rabbitte?
- Still got blue suede shoes, Mr Rabbitte?
Bu yumuşak süet.
This is soft suede.
Kar, bu süet için iyi değil, değil mi?
Snow, that can't be good for suede, can it?
Ama bu yeni ve süet bir ceket.
Well, it's a new suede jacket.
Bunun süete ne yaptığını bilmiyor musun?
Don't you know what that does to suede?
"Süet mi?" " Ben süetim.
"Is it suede?" " I am suede.
Tüm bu üstümdeki süet.
The whole thing is suede.