English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ S ] / Suppose

Suppose translate English

26,771 parallel translation
Sanırım öyle.
I suppose it's not.
Senin de sadece yardım ettiğini zannediyorum?
Oh, and I suppose you're just helping, too?
Sanırım bunu imzalayabilirim.
I suppose I could sign this.
Galiba sana tablet ve kitaplar için teşekkür etmeliyim.
I suppose I should thank you for the tablet, the books.
Sanırım son sözünü çoktan söyledin.
I suppose you said them already.
Sanırım bu noktada sana çok benziyorum.
I suppose in that regard, I'm very much like you.
Sanırım ufak bir şansın var.
I suppose there's a small chance.
- Sanırım ben de...
- I suppose I better...
Bir köle için için böyle şeylere kafa yormanın aptalca olduğunu düşünüyorum.
I suppose it is stupid for a slave to worry over such things.
Artık Earl Kalf öldüğüne göre gitmek istersin.
I suppose you would want to leave, now that Earl Kalf is dead.
Sanırım benden sıkıldın.
I suppose you are bored with me.
Kutlama yapıyor olmanızı beklerdim, Kral Egbert.
I suppose you should be congratulated, King Ecbert.
Sanırım.
Mm-hmm. Suppose so.
Sanırım burada olmanın sebebi bazı cevaplar istediğindendir.
I suppose you being here means you want answers.
- Eğer Jesse söylerse.
- Suppose Jesse tells.
Galiba Catherine tehdidini yine yaşamak beni biraz paranoyak yaptı.
I suppose reliving Catherine's threat at the inquest has made me a bit paranoid.
- Galiba geçen gece eve geç döndü.
I suppose he got home late last night?
Son zamanlarda, farklı insanlarla takıldığını fark ettim, bunda bir sorun yok herhâlde.
And recently, I've noticed you hanging around with different people, which is fine, I suppose.
Conor Masters kayıp, duymuşsundur.
I suppose you've heard about Conor Masters.
Cep telefonu sözleşmesini istiyorsunuzdur.
I suppose you'll be wanting that cell phone contract.
Ne kadar tehlikeli olduklarını anlıyor sanırım.
I suppose he realizes just how dangerous they are. Hmm.
Olabilir.
I suppose.
Bir Mandinka ruhu olduğunu söyleyeceksin sanırım.
Suppose you gonna tell me he was a Mandinka spirit?
Sanrım savaş birçok şeyi değiştirmiş.
I suppose the war changed many things.
Böyle bir yemeğe hazır olduğunu sanmıyorum.
I don't suppose you planned for it.
Adrien'imizi bizden çalmak için sanırım.
To steal our Adrien, I suppose.
Sanırım, görgü kuralların için sana teşekkür etmeliyim.
I suppose I should thank you for your good manners.
Sanırım onu Noah ile evlendirmemin zamanı geldi.
Well, I suppose it's about time that I bred her... with Noah, here.
Anlıyorum ki ikiniz de “ Darısı Başıma ”... filmini izlemek için fazla havalısınız!
Oh, I suppose you're both too "cool" to have seen The Wedding Planner!
Sanırım öyle de denebilir.
I suppose you could say that.
Ev sahibimin sigortasının, köpekbalığı saldırısını karşılayacağını sanmıyorum.
I don't suppose my homeowner's insurance covers a "Sharknado" attack.
Ayağımızda bir sürü sinir ucu var. Sanırım bu yüzden insanlara ayaklarının altlarına vurarak işkence ediyorlar.
Lots of nerve endings there, which I suppose is why they torture people by whacking the bottoms of their feet.
Sen olsan ne bulurdun Dr. Cannerts?
What do you suppose you'd find, Dr. Cannerts?
Olabilir ancak böyle olup olmadığını bilmiyoruz.
I suppose, but we don't know that's how it happened.
Evet, sanırım öyleyim.
Yes, I suppose I am.
Evet, sanırsam atların kuyrukları geriye doğru uzuyor, değil mi?
Yes, I suppose the horse's tail will just grow back, won't it?
Yemek olarak bir şeyin olduğunu sanmıyorum.
I don't suppose there's anything to eat?
Sanırsam elde edilen tatlar bunlar.
They are an acquired taste, I suppose.
Ve sanırım miras da sizindir.
And I suppose the legacy is yours too.
Yer yok sanırım?
No vacancies, I suppose?
Evet, sanırım bu göz önüne alımmaya değer.
Yes, I suppose that is worth considering.
Sanıyorum ki senin amblemini değiştirdik.
Suppose we now change your emblem.
Haklısın sanırım.
I suppose you're right.
İçeri girmek istersiniz o zaman.
Well, I suppose you'll be wanting to come in, then.
Buraya da Barnes denen çocuk için geldin sanırım.
I suppose you're here about the Barnes boy.
Seni rahatsız etmek istememiştim.
I didn't wanna... bother you, I suppose.
Sanırım bazı şeyler kontrolden çıktı.
I suppose some things are just... out of our control.
Olur da liderliği alırsa ben de onu desteklerim herhalde.
Well, if she took the lead, I suppose I'd have to support her, too.
Eğer istersen konuşabiliriz ama onun yerine her şeye biraz mola verip, rahatlayabiliriz de.
Well, I suppose we could if you want to, but... then again we could just take a break from it all and relax a bit.
Jesse söyler mi?
Suppose Jesse tells?
Oldukça iyi sanırım.
I suppose it is rather nice.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]