Surface translate English
7,603 parallel translation
Bakın, çabanızı takdir ediyorum ama numuneleri batırırsanız kutuyu yüzeye çıkarmadan gemiyi hareket ettirmenize imkân yok.
Look, I appreciate that, but if you sink the samples, there's no way that you can move the ship forward without raising that case towards the surface.
Yüzeyden 3 metre.
10 feet from the surface.
Ama Russell'ın yakında idamının olması onu yüzeye çıkarmış olabilir.
But Russell's impending execution has brought him back to the surface.
Altında psikopat bir köpek yatan bir adam hakkında konuşalım.
Let's talk about a man who has a psychopathic dog that lurks under the surface.
- İçimde tutmakta zorlanıyorum. - Öyle mi?
It's everything I can do to keep it just below the surface.
Dünya'daki kurşunun çoğu yüzeyin altından canlılardan uzak, güvenli bir mesafeden çıkarılır fakat 8500 yıl önce insanlar toprağı delmeyi ve kayalardan maden çıkarmayı yeni öğrenmeye başlıyorlardı.
Most of the earth's lead started off at a safe distance from living things, down below the surface, but about 8,500 years ago, humans began figuring out how to dig into the earth and extract metals from rock.
Derin okyanus suyundaki kurşun son derece küçük miktarlardaydı. Ancak sığ sularda ve yüzeyde rastlanan kurşun yoğunluğu oranı bundan yüzlerce kat daha fazlaydı.
But in shallow waters and at the surface, the concentrations of lead were hundreds of times greater.
Buradan yola çıkan Patterson, yüzeydeki aşırı miktarlardaki kurşunun yakın zamanda buraya geldiğini anladı.
This told Patterson that the large amount of lead in the surface waters had arrived recently. Otherwise it would have been more evenly distributed.
Aksi halde daha eşit bir şekilde yayılmış olması gerekirdi. Sığ denizlerdeki kurşun miktarını ve daha derindeki katmanlara karışması için gereken süreyi bildiğinden yüzeydeki kurşun kirlenmesinin oranını da tahmin edebildi.
Knowing the quantity of lead in the shallow seas and the time needed to mix it into the deeper layers, he was able to estimate the rate of lead contamination at the surface.
Yerin altından, kazılmış bir kaya yüzeyi.
It's dug up from well beneath the surface of the earth.
Paleontolojik çevrelerde yaygın olarak kabul edildiğine göre bir kuyruklu yıldızın dünya yüzeyine çarpması sonucu yaklaşık 66 milyon yıl önce dinozorların sonu geldi.
It's widely acknowledged in paleontological circles that the extinction of the dinosaurs was brought about by a comet striking the surface of the Earth approximately 66 million years ago.
Bu inancın temeline göre ise, dünya yüzeyi bir kaya tabaka ve altındaki katmanlarda kuyruklu yıldız ve asteroitlerde görülen nadir metallerin yaygın olarak görülmesiydi. Buna da "KT Sınırı" denir.
The foundation of this belief is a layer of rock beneath the surface of the Earth which has an abundance of rare metals thought to be common in comets and asteroids called the "KT Boundary."
Biraz korkabilir. Baya bir şeyin ortaya çıkmasını bekliyorum.
He might be scared and expecting lot of things to, to bubble to the surface.
Harç yüzeye doğru akıyor aynı bulutlar gibi yumuşacık.
There's flow under the surface. And plaster. Soft as clouds.
Satıh-hava arası füze.
Surface-to-air missile.
Bir yunus türü - Spinners -... suyun yüzeyinden sıçrayıp ve havada dönebilir.
One kind of dolphin - spinners - can leap from the surface of the water and spin in the air.
Dış yüzeyi ve şekli,... yaşayan bir kertenkele olan iguana'ya çok benziyordu.
This is its outer surface and in shape, it's very like the tooth of a living lizard, such as an iguana,
Onun nehirlerde yaşadığını varsayarsak, ve boynunu, sudan dışarı çıkartıp nefes almış olabilirdi.
It used to be thought that she lived in rivers and needed her neck to break the surface in order to breathe
Hangi gezegenin yüzeyi daha sıcaktı?
Which planet has the hottest surface temperature?
Yoldaki sürtünme kuvveti ve fren izlerini analiz ettirdik.
" Analysis of the road surface shows a defined pattern and friction force.
Dış görünüşünün altında, oldukça güzel bir yer.
Under the surface, it's really beautiful.
Çoğu kez uykunda yürüdüğün zaman.. gizlediğin bir parçan.. yüzeye çıkmasını bilir.
Often when you sleepwalk, the part of you that you keep hidden finds its way to the surface.
Üçüncü araç, sen ana yollarda kal.
Three, stay on surface roads.
Anlaşılan katil kurbanın kafasını tekrar tekrar sert bir yüzeye vurmuş.
It appears the killer repeatedly smashed the victim's head into a hard surface.
Ama görünüşünün altında bambaşka bir şey vardı.
But under the surface, there was something else.
Hâlâ gelişme aşamasında ama derin koma durumunda olan kimseleri kurtarmak için yol gösterici olarak kullanıyoruz.
It's still improving, but we've run some trials attempting to bring victims of the degrade to the surface.
- Zoe, ona komadan çıkması için yol gösterecek tek şeyin bu olacağını söylemişti.
- No, Zoe said that it would... it would... it would only bring her to the surface.
Hareket yok hersey temiz gözüküyor
Nothing moving on surface plot. Clean picture.
Bence anlayamadığımız birçok şey var, ve bunların su üstüne çıkmasını çok isterim.
I think there is something we haven't unearthed yet, and I would very much like for it to surface.
Öyle gözüküyor ki Kont Dooku gezeni tek etti.
It appears Count Dooku has left the planet's surface.
Yüzeyin çok altında onların eski bir şapeli yer almaktadır.
Their ancient shrine is located under our present-day Temple, far beneath the surface.
Coruscant'ın altında geniş çapta bir savaşla karşı karşıya kaldık.
We were facing a full scale war underneath the surface of Coruscant.
Işık, ayna gibi yansıtıcı bir yüzeyden sekerken kutuplaşır.
When light bounces off a reflective surface, like a mirror, it becomes polarized.
Bu selden çok uzun zaman sonra ise Cebelitarık Kayası büyüklüğünde bir asteroid Mars yüzeyine çarptı ve dev bir krater oluşturdu.
And long after that flood, an asteroid the size of the Rock of Gibraltar crashed into the Martian surface, blasting out a huge crater.
En şiddetli çarpışmalar okyanusları buharlaştırdı ve hatta yüzeydeki kayaları bile eritti.
The most violent impacts vaporized the oceans and even melted the surface rock.
Bir radyo dalgasının Ay yüzeyine ulaşması ışık hızıyla yalnızca yaklaşık bir saniye sürer.
Traveling at the speed of light, it takes just over one second for a radio wave to reach the lunar surface.
Bunun sonucu, güneş ışınlarının büyük kısmının en az 5 yıl boyunca yüzeye erişmesini engelleyen küresel bir pus oldu.
The result was a global haze that blocked most of the sunlight from reaching the surface for at least five years.
Voyager'lar Jüpiter'in uydularından Io'da başka bir dünyadaki ilk aktif volkanı ve en az Dünya'dakinin iki katı kadar su bulunan Europa'da buzlu yüzeyin altındaki okyanusu keşfettiler.
The Voyagers discovered the first active volcano on another world, on Jupiter's moon Io... and an ocean beneath the icy surface of the moon Europa... with at least twice as much water as we have here on Earth.
Çünkü ölen yıldız, izlerini okyanus yüzeyinin kilometrelerce altında bırakmıştır.
Because the dying star left its traces miles below the surface of the ocean.
Araştırmacılar manganez yumrularının yüzeyinin altındaki ince tabakada bu demire işaret eden izler buldular.
Researchers found telltale traces of this iron in a thin layer below the surface of the manganese nodules.
Genelde lahit yüzeyinde firavun ya da başka bir önemli şahsın tasviri yapılır. Ama bunun üzerinde Anubis var. Mısır'ın Ölüler Tanrısı.
Usually, a sarcophagus depicts a pharaoh or some other important personage carved on the surface, but this depicts an Anubis... an Egyptian God of the dead.
Muhtemelen yüzeye çıkan bir merdiven.
Probably a stairwell back to the surface.
Yüzeyin üstüne, kuzeye çıktığımda radyofar'ı açacağım.
Above the surface to the north. That's when I turn the beacon on.
Denizin altına yavaşça bırakarak, gemiye ulaşana dek kürek çekeceğiz.
We toss it into the sea, float beneath the surface, paddling until we reach the ship.
Evet, Alfonso'nun adamları da sizi yüzeyde görünce okları ve mızraklarıyla delik deşik edecek.
Yes, and Alfonso's forces would see you both hit the surface and lance you through with arrows and spears.
Hava almak için denizin üstüne çıkıyor. O esnada topu ateşlemeniz gerek.
When it comes up to surface to take a breath... you fire cannons at it!
Su yüzüne çık bakalım.
Come up to the surface
Yeteri kadar keşif yaptığımı düşünmüştüm ama açıkça sadece yüzeyde kalmışım.
I thought I had done enough recon, But clearly, I have only scratched the surface.
Yüzey-havaya füzeler, 5.000 mermi dahil zırh delici mermi.
Surface-to-air missiles, including 5,000 rounds of armor-piercing bullets.
Yani eğer aşağıdan yukarıya doğru yazdırıyorsanız, nesne düz bir zeminde olduğu için o zeminin şeklini alır.
So if you're printing from bottom to top, on a flat surface, the materials naturally conform to that surface.
O dönemden bugüne Dünya'nın yüzeyinde sabit kalan bir kısım olamazdı.
No part of the earth's surface could survive intact from that time to the present.