Susan translate English
9,009 parallel translation
- Susan kalçalarım yanıyor.
My thighs are on fire!
Gerçekten mi Susan Cooper?
Susan Cooper, really?
Susan Cooper?
Susan Cooper?
- Şu ana kadar hayır Susan.
No one so far, Susan.
Aman Tanrım, Susan!
Oh, my God, Susan!
Susan Cooper ve Birleşik Devletler hükümeti tarafından tutuklusun.
You are under arrest by Susan Cooper... and the government of the United States.
Zavallı ümitsiz Susan Coleman.
Poor little, pathetic Susan Coleman.
Susan. Sen iyi bir ajansın.
Susan... you are a good agent.
Günün birinde bayan süper ajan Susan Cooper seni sikeceğim.
One day, lady super spy... Susan Cooper... I will fuck you.
Bastır Susan!
Go, Susan!
Ajan Susan Cooper. Göreve başlamaya hazır efendim.
Agent Susan Cooper reporting for duty, ma'am.
Susan.
Susan.
Susan, seni yeniden görmek güzel. İyi görünüyorsun.
Susan, nice to see you again.
İki ev ötede oturan Susan öldü.
Susan just passed on. She was two cottages over.
Elinde Susan'ın adresi var. Buraya 30 dakika uzaklıkta.
And, she has an address for Susan, and it's 30 minutes away.
Siz Susan Adams mısınız?
Are you Susan Adams?
Sen Susan'sın, değil mi?
You are Susan, right?
Susan'la tanıştım.
I met Susan.
Susan, onu bayanlar tuvaletine götür.
Susan, let's get her... get her to the ladies'room, please.
- Susan?
- Susan?
Susan?
- Susan. - Henry, she...
Susan, sakin ol.
- Susan, calm down. - How dare you?
Susan olayı oldukça üzücüydü çünkü bu Judith'in bizi etkileme kabiliyetini ortaya koydu.
Well, the incident with Susan was very unsettling because it demonstrated Judith's ability to influence us.
Ve anne Susan da hâlâ koltukta yatıyor olmazdı.
And mom susan wouldn't still be sleeping on the couch?
Benim adım Susan ve bu akşam masanıza ben bakacağım.
My name is Susan and I will be taking care of you tonight.
Susan Harris, Midtown Emlak'tan.
Susan Harris. Midtown Property Solutions.
- Susan, bana etrafı gezdirebilir misin?
Susan, would you mind walking me around the space? Of course.
Susan ve kızlar nasıl?
So, how's Susan and the girls?
Susan? Merhaba, Lindy Sampson.
Hi, I'm Lindy Sampson.
Susan nasıl?
How's Susan doing?
Dün bizi merkeze davet ettiler Susan gelmedi sonra da evine uğradığımda kendi odasından çıkmadı.
They invited us to mission control yesterday, and Susan didn't show up, and then when I stopped by the house, she just stayed in her room.
Peki Susan'ı tercih edersem?
And... what if I prefer Susan?
Susan Smith, çok daha yaygın.
Susan Smith, much more common.
- İşi al. - Ve Susan olarak mı yaşayayım?
Take the job.
Susan, aç mısın?
Susan, you hungry?
Susan, bu ne böyle?
Susan, what is this?
Ya da "Desperately Ducking Susan"?
How about "Desperately Sucking Susan?"
Hala Susan Sarandon'ı düşünüyor musunuz?
So you guys still thinking about Susan Sarandon?
- Ee Susan Sarandon?
So Susan Sarandon?
Hayır, hayır Susan! Radyoda İsa'dan bahsedeceğim.
No no, no, no no, Susan, I'm gonna talk about Jesus on the radio.
Susan'ı ökse otunun altında geçireceğim ve siz küçük hayranlarım.. ... en sevdiğim şarkılardan birini dinleyeceksiniz.
I'm gonna get Susan under the mistletoe and you, my little elves, you're gonna listen to one of my favorite songs.
Düğmeye bastım Susan. Neden kendi düğmene basmıyorsun?
What, I did press the button, Susan, why don't you press your own button?
Susan'ın sesi sert bir şekilde kulaklarımda vızıIdıyor.
Out to Susan who is seriously harshing my buzz right now.
Hayır!
Susan!
Geliyorum Susan.
I'm coming, Susan. I'm here!
- Susan.
Susan.
- Susan Cooper.
Susan Cooper. I'm with the ClA.
- Susan!
- Susan!
Susan.
!
Kusura bakma Susan.
Oh. Sorry, Susan.
Susan gördün mü?
Susan, did you see that?