Swift translate English
1,436 parallel translation
Swift bu mesajıyla ne demek istiyor?
What's Swift saying with this message?
Swift'in kendine güveni gelecektir.
- Which will make Swift over-confident.
Swift bunu bize anlatmaz.
Swift will never give us that.
Danny'i çekiyoruz ve Swift'i 24 saat takip ediyoruz.
We pull Danny and put Swift on 24-hour surveillance.
Catherine'nin Swift'in libidosu hakkında verdiği bilgiler yararlı.
Catherine's info on the Swift libido is useful.
İsrail istihbaratından biriyle ilişkin vardı ve dahası Swift ile buluşmaların var.
There was your relationship with somebody from Israeli Intelligence and then your meetings with Swift.
Colin Swift'in günlüğünü sekreterinin bilgisayarına sızarak çözdü.
Colin got Swift's diary from hacking into his secretary's computer.
Bu Swift'in her şeyi bildiğini gösterir.
That's how Swift knew everything.
Bugün sürpriz bir açıklamayla, medya patronu David Swift en önemli varlığı gazetesini sattığını ilan etti.
In a surprise announcement today, media proprietor David Swift said he is selling his flagship newspaper to concentrate on US publications.
Düşen tirajı ve sıkıntıdaki piyasaları bahane gösteren Bay Swift...
Citing falling sales and a depressed market, Mr Swift said...
Sizi, hızlı ve kararlı bir tutumla bu direnişi dağıtmaya zorlamak istiyorum.
I urge you to deal with this situation in a swift and decisive manner.
Çevik hareketlerin bana karşı işe yaramaz.
Your swift movements will not work against me.
Saldırı hızlıdır, ve başarısız olmuş görünmektedir.
The attack is swift, and seems to have been unsuccessful.
Kaderin ölmek ya da... yaşlanıp, bunayıncaya kadar... bu hücrede kalmak.
For at present, your fate is either to suffer swift execution, or to rot in this cell until you're old and haggard.
Hayır, ben "Ana Kraliçe".
No. It's the Queen Mum stopped by for a swift half.
"Tiffany Minx, Stephanie Swift."
"Tiffany Minx, Stephanie Swift."
- Ani ve bilinçli olarak, pervasızdım. - ve de ayrımcı.
I determined to be swift, intentionally reckless and... discriminating.
Ve şimdi de bitirmeden önce... yapmanız gereken son bir şey daha var.
We now lack but one essential to complete the swift appointment of our round.
Ne yarış hızlıdan yanadır, ne de savaş güçlüden ama zaman ve şans, hepsine hükmeder.
The race is not to the swift, nor the battle to the strong... but time and chance happens to them all.
Marlene Swift.
Marlene Swift.
- Hızlı kavrıyorsun.
- Oh, you're swift.
Ölümünün acısız olmasından ötürü Tanrı'ya dua ediyorum.
I pray to God that her death was mercifully swift.
Ama bu pilotlarımızın etkili müdahalesi olmasaydı! Silahlı olan bu uçak yanlış ellerde tehlikeli bir silah olabilirdi!
But, without the swift intervention of our pilots here, this armed fighter made a formidable weapon in the wrong hands.
Titiz ve kesin adalet ile karşılaşan bir ültimatom.
An ultimatum that was met with swift and surgically precise justice.
Bu gece size en ciddi yeminimi ediyorum adalet hızlı olacak, dürüst olacak ve merhametsiz olacak.
Tonight I give you my most solemn vow that justice will be swift it will be righteous and it will be without mercy.
Hareket zarif ve hızlı, yumuşak ve sürekli olmalı.
Movement must be gentle and swift, soft and continuous.
Turuncu Maruti Swift 5700.. Takip edin.
Orange Maruti Swift 5700
Oscar hücum botunda timsah gözcüsü olarak Vietnam'da görev yapmıştı.
[Narrator] Oscar had served in Vietnam as a croc spotter on a Swift boat.
Ve Los Angeles Emniyeti adına size başarılı, rahat, çabuk ve sonuca derhal ulaşılan bir soruşturma dilerim Ajan Howard.
And on behalf of the L.A.P.D., agent Howard, i'd like to wish you a successful... and swift, speedy, very, very fast conclusion to your investigation.
Sürücü! - Hızlan!
- Driver, be swift!
Jonathan Swift, Edith Wharton,.. ... Charles Dickens.
Jonathan Swift, Edith Wharton, Charles Dickens.
Jonathan Swift'i aşırıp bana Büyük Köpek Clifford'ı ve Erkekler Ne Söyler, Kadınlar Ne Anlar'ın beş kopyasını mı bıraktılar?
They swiped Jonathan Swift and left me with Clifford the Big Red Dog... and five copies of He's Just Not That Into You?
Ve savcı Manuel Devalos tatmin olmuş görünürken Jüri kesin kararı verirken, suçlayan ve savunma grupları sersemlemiş görünüyorlardı. bunun nedeni kararın kesin ve hızlı olmasıydı.
And while District Attorney Manuel Devalos seemed highly gratified by the swift and certain verdict the jury gave him, the accused and his defense team seemed stunned by both the speed and certainty of this verdict.
Patronla ters düşen herkese ceza revadır.
Punishment was swift for anyone who dared cross the boss.
- Bu seni delirtecektir.
- You will swift go mad.
Hızlı...
Swift...
Ne hızlı bir kurtarma operasyonu!
What a swift and speedy rescue.
Generaller ve politikacılar atom bombasının savaşı bir anda sona erdireceğini ve müttefik güçlerden binlercesinin hayatını kurtarabileceğine inanıyordu.
And the generals and politicians believed that the atomic bomb could bring about a swift end to the fighting and save thousands of allied lives.
Bu, bir Tuzak Uzmanı Örümcek'ti o kadar hızlıydı ki, zar zor görebildik.
I can't help jumping. That was a trapdoor spider and it was so swift that you hardly saw it.
Fakat ensesine attığı nazik bir diş darbesi sonrası,
But instead of a swift bite to the neck,
Aziz Samuel, Kral Agag'ın hayatına son verirken,
While the Prophet Samuel put a swift end to King Agag,
Bu söylenilenleri süratle yerine getirirsem, belki bir ihtimal felaketin önüne geçilebilirmiş.
Swift prosecution of these matters might, he felt, just might, avert disaster.
Şimdi oteli aradım ve Swift gelmiş
Yeah, Buzzy, I just got a call from the mansion. The Swede has arrived. No shit.
Hızlı ve acımasız bir güven hırsızıydı.
Master of the swift and heartless confidence trick.
Öte yanda hiç bir uygarlık, bunun kadar antik ve büyük değil. Bay Swift sizi çağırmıştı.
But beside a civilization so ancient and great as this, you are what your Mr. Swift called it.
Kuzey'e karşı Hızlı Öfke Operasyonu'nu denemeliyiz.
Operation Swift Rage.
Adalet çabuktur Michael...
Justice is swift, Michael.
Tek bildiğimiz, gemiler çalıştı ve hiçbir şey olmadı. Yalnızca halk coşup tapınmaya başladı, tüm kafirlere karşı çabuk zafer için.
All we know is that the ships came to life and nothing happened, except the crowd cheered and began prostrating, praying for a swift victory over all unbelievers.
Shakin'it, jiggle it yada K-Swift.
( quotes lyrics ) Or K-Swift.
Gemilere yön verir, kralları deviririm, hızla süpürürüm, yine de görünmem. "
I influence ships, topple kings, sweep down swift, yet remain unseen. "
Bu darbe çabucak ve kararlılıkla yapılmalı.
The coup must be swift and decisive.