Swinging translate English
1,418 parallel translation
Goril kardeş de hazırdı. Herkes ünlü gorilin gösterisini izlemek için akın etmişti.
And so was Ape, because they had all come to see the swinging songster perform.
Çünkü birlikteyiz de ondan George, öyle mi?
Because George and his jungle buddy are swinging together?
Evet, Swinging London civarlarındaydım!
I was around in swinging London.
Köylü olma ihtimaliniz çok yüksek.
Got a motor swinging from a tree.
Ağaca yerleştirilmiş bir motor.
An engine swinging from a tree.
Hayaletler çıkar sallanan bir uyku içinde
Spooks come out for a swinging wake
Ayaklarını duvara dayar, sonra sallamaya başlar.
He puts his feet against the wall then he starts swinging them.
Adi bir değneği savurmak gibi.
it's like swinging a mere stick.
Onunla salıncaktayken kendimi daha cesur hissettim.
The swinging helps. It urged me to be more courageous.
Dışarıdan soyutlanmış bir Budist tapınağında, koyu karanlıkta beni isteyen ve ayağa kaldıran kişi tahta kılıcımla çalışırken üstüme süpürgesini atan gözyaşını kurulamaya çalışırken, kaçıp saklanan bir çocuktu.
In an isolated Buddhist temple... in darkness as black as coal... the thing that wanted me and raised me... was one who threw a broom at me while I was swinging my wooden sword... and who hid from me when I tried to wipe her tears It was one child...
Etrafta kasıla kasıla yürümek, bağırıp çağırmak...
Swinging around, barking orders.
Siz yaşam dışı tipler ve yaşamla ilgili herşeyi bilmişlikleriniz.
You ethereal types with your big, swinging omniscience.
Bu bluzu bunun için seçtim. Ağır bir ofis atmosferi için de, rahat bir ortamda takılmak için de uygun.
That's why my top says I'm comfortable in a stodgy office or a swinging casual setting.
Burada zarif Madam Woo var, Doğu'nun gizemli İmparatoricesi, sizlere doğu kadınları hakkında söylenenlerin doğruluğunu kanıtlamaya geldi - Sepet yukarı aşağı mı sallanıyor,... yoksa soldan sağa mı?
Here we have the exquisite Madam Woo, mysterious Empress of the East, here to prove to you whether it's true what they say about Oriental women - is the basket swinging straight up and down... or sideways?
Ben de kedi dolu bir çuvalı duvara vuruyorlar sandım.
I thought someone was swinging a bag of cats against the wall.
Evet demezsen, dışarıda onun kamyonetini görmezsin belki ama benim cesedimin şuradaki ağaçtan sarktığını görürsün.
But if you don't say yes... then you may not have to see his truck parked outside... but you will have to see my body swinging from that tree... because I will hang myself. - I am waiting for your answer.
"Eş değiştirmeli" özel hayatınız beni hiç ilgilendirmiyor, hayatım.
Darling, your swinging lifestyle is really none of my business.
Sorun şu ki, çok eşlilik de hayattaki her şey gibi.
The problem is, swinging is like anything else in life.
Eğer, siz beyler duyduğum kadar iyiyseniz Vera Wang geçitinde sıkı kıçımı sallıyor olacağım.
Put it on the books. If you guys are as good as I've heard... I'll be swinging my tucked tuchus down the aisle in Vera Wang.
Eşimi sizinle paylaşmak benim için bir zevktir.
Pleasure swinging with you.
- Partide kalıyorum.
- I'm swinging.
Bana saldırmıyordu baba.
He wasn't swinging at me, dad.
Sana saldırıyordu.
He was swinging at you.
O bana vurmuyordu, baba... sana vuruyordu.
He wasn't swinging at me, Dad... he was swinging at you.
Doğal cazibem olayı bitiriyor.
'My natural bloody charm's only swinging it.
Kap eşini, başla sallamaya En az iki içki içmeyi unutma
Well, grab your partner And start swinging them
Bu işte dans eden bir herife aşıktım.
I was in love with a big swinging dick.
Demektir ki, çıplak sallanacak.
That means topless rope-swinging.
Yoksa o fıstığın gecenin karanlığında sallanan olağanüstü göğüslerini izleyerek mi?
Or watching her glorious breasts swinging in the chilly night air?
Hemen bütün ya.şaklar orada ama beni almadınız.
They got every swinging dick with a shield on that detail but me.
Afrika nerdeyse baştan başa ağaçlarla örtülüydü... ve ağaçtan ağaca dolaşan bu maymunun.... nasıl olup da iki ayaklı afarensise dönüştüğünün sırrını taşıyan da bu ormandır.
Africa is covered in thick forest almost from edge to edge, and it's the forest and what happens to it that holds the secret to why an ancient tree-swinging ape was transformed into a two-footed afarensis.
Ağaçtan ağaca atlayan atalarımız, evrim geçiriyor ve değişiyorlar.
Our tree-swinging ancestors have evolved and transformed.
Shaw biraz daha iyi hareket ediyor, köşesine ani dönüş yapıyor.
Shaw is moving a little better, swinging out of the corner.
Sallanma yarışmasına ne dersiniz?
How about we have a swinging contest?
Orada kaç numara sopan var, ihtiyar?
Hey, what size you swinging over there, Old School?
Sen hangi tarafıyla vuracağına karar vermeden ben topu göndermiş olurum.
Don't you worry about me. I've been swinging this thing sweet before you knew which side of the bat was the good end.
İyi değil. Özellikle yaptığım vuruşları düşünürsek.
It don't feel good, especially the way I've been swinging, but that's Skip's decision.
- Sallanan Rahip?
- Swinging Priest?
Bay Vaughn sallanarak içeri geldiğinde ben makineleri boşaltıyordum.
I was emptying machines when he came in and started swinging.
Şarkı söylediğin sürece, dünyada herşey yolunda gider.
# As long as you're singing # Then the world's all right and everything's swinging
Şarkı söylediğimiz sürece, dünyada her şey yolunda gider.
# As long as we're singing # Then the world's all right and everything's swinging
Şarkı söylediğim sürece dünyada her şey yolunda.
# As long as I'm singing # Then the world's all right and everything's swinging
Sallanan çiftler için bir kulüp mü?
A club for swinging couples?
Beşe kadar sayacağım, dışarı çıkmazsan içeri girip seni becereceğim.
If you don't come out by the time I count to five I'm gonna come in swinging.
Ne yani, bu lanet şeyi etrafa doğrultman mı gerekiyor?
So you start swinging this fucking thing around?
- Daha fazla düşmeni istemiyorum.
I ain't gonna have much more of you swinging.
- Mads'in olayı işleri rezil etti mi dersin?
- Is Mads'case swinging things?
Çantasını taşıma çekli, ileri geri sallaması...
The way she carries her bag. Swinging it back and forth...
Dansımı yaptım. Kimse başaramadığımı söyleyemez.
I went out swinging, and no man can say I didn't.
Çekici bekâr Bruce Wayne'in partiye gitme vakti.
Time for swinging bachelor Bruce Wayne to put on the party hat.
Bu değiştirme işi evliliğimizi kurtardı.
Swinging saved our marriage.