Sıkıca translate English
5,236 parallel translation
Sıkıca sarmalıyız.
This must be tight fitting.
Belin üst kısmına sıkıca takılan bir kemer.
Tight belt, worn high on the waist.
Seni, yere çakılmış bir sandalyeye sıkıca bağlar milim bile hareket edemediğinden emin olurlardı.
They'd duct-tape you to a chair that was bolted to the floor, use a couple rolls, make sure you couldn't budge a fuckin'inch.
Parmaklarını arkanda sıkıca bağla iyice.
Make sure you interlock your fingers behind your back.
Sıkıca benden tut.
Hold me tight.
- Güzelce ve sıkıca.
- Nice and tight.
Sıkıca sarıl bana Karanlığın içine çekeceğim çektikten sonra
¶ you hold me tight ¶ i pull you in to the dark you're after ¶
Daha önce sana söylediğim gibi, - Sağ köşeye çok sıkıca bastır.
Like I told you before, - press it on at a right angle, very firmly.
Hatırla, - sıkıca doğru köşeye bastır.
Remember, - press it on firmly, at a right angle.
"Sıkıca bağla ve sıranı bekle."
"Just tie it safely and wait for yöur turn."
Keşke o gün o labirentte arkasından koşup ona sıkıca sarılıp gitmemesini ve onu güçsüzlüğüne rağmen sevdiğini söyleseydin.
If only you had run after him that day in the maze, and held him tight, and told him not to go and that you loved him for his weakness.
Hani her tarafı sıkıca kilitlemiştiniz?
I thought this place was supposed to be locked up tight?
Sana verilen tabureyi kullan ve ilk basamağından sıkıca tut ama o ortasında kalakalmış.
Granted, you're using a footstool and barely holding on to the first rung, but he's stuck in the middle.
Evet, ve her zaman sokağın aydınlık kısmından yürüyüp, cüzdanımı sıkıca tutup otobüslerin arkasından atlamamam gerektiğini de.
Yes... and always walk on the well-lit side of the street and hold onto my wallet and don't jump out of the back of buses.
Bay Kitteridge'ı aradığım zaman da herkese tembihleyin de ahizeyi kulağına sıkıca koysunlar.
And when I call to talk to Mr. Kitteridge, make sure that you tell everyone to keep the receiver tight up to his ear.
Boynuna varana dek, ve saçını sıkıca kavrardım.
Until I get to your neck and I grab tight on to your hair.
"İşte sana fırsat, sıkıca sarıI bana"
"Now is your change, hold me tight"
Şu karındaki kesiklere bak. Ayrıca kızda meth ve LSD pozitif çıkmış.
Look at this, lacerations to the abdomen, plus she was positive for meth and LSD.
Ayrıca, antik Mısırlılar yaklaşık 1,50 boylarındaydı...
Also, the ancient Egyptians only stood about five feet tall...
Ayrıca burada sıkışıp kaldığımız sürece, kasedeki sunulmuş yemek gibiyiz.
And while we're trapped in here we're like food in a bowl right now.
Ayrıca bir geri zekalının bile görebileceği sahtekarlık konusunda ağzımı açmamamı mı istiyorsun?
And to keep my mouth shut about it when any half-wit can see that there's foul play at hand?
Burada yeni olduğun için ayrıca balık artıklarını dışarı çıkarmalısın.
And since you're new you also have to take out the fish waste.
Ayrıca kaptanın ihanetinin bununla kalmayıp elde edilecek definenin bir kısmını kendi emellerini gerçekleştirmek için çalmak üzere bir plan içinde olduğu da mektupta yazıyor.
As well as his knowledge of the captain's continued treachery up to and including his plan to steal a portion of the treasure fleet proceeds for himself.
Şu tepenin yukarısına hızlıca çıkıp bakacağım.
I'm just heading up this hill real quick.
Ayrıca Lana'nın kız kardeşinin dediğine göre Tommy artık Kırmızı Kemikler'in tam teşekküllü bir üyesi.
Yeah, and according to Lana's sister, Tommy's now a full-fledged member of the Redbones.
Ayrıca, sence de ilişkide bu kadar yeni iken.. ... O'na kıyafet almak için biraz erken değil mi?
And don't you think it's, like, a little weird to be buying him clothes this early into a relationship?
- Neyse ki 2008'de tüplerimi bağlattım. Yani kız ayrıca yalancının teki.
Good news is I had my tubes tied in'08, so clearly she's also a fucking liar.
Ayrıca bana kız gözüyle bakmıyor. - Peki sen?
He never looks at me as a girl How's about Aoi?
Ayrıca 500 dolar depozito vermeyi ve köpeği kısırlaştırma şartını kabul ettim.
And I also agreed to a $ 500 pet deposit and that we'd get the dog neutered.
Ayrıca, cihat yanlısı internet sayfalarında da çıkıyor.
It's also popping up on jihadist websites.
- Kıça sığanları sadece.
Only ones that fit between buns.
Ayrıca gösteri olmazsa, başarısızlık da söz konusu olmaz.
Besides, if there is no demonstration, there can be no failure.
Şehrin çıkışında olduğundan kolay olacak çünkü Napoli'de trafik çılgınca. Ayrıca hep görmek istemişimdir.
Well, it's on the edge of town, so it'll be easy,'cause Naples is crazy for the traffic, and I've always wanted to see it.
Ve ayrıca denizi ve canlı çeşitliliğini daha yeni anlamaya başlamıştık.
And it's as if... we'd only just begun to understand the sea and all its varied creatures.
Kış mevsiminde olduğumuzu hatırlayın, ayrıca hipotermi çok can sıkar.
Remember it's winter... and hypothermia hurts.
Saçmalık bu, ayrıca bana sorarsan...
It's bullshit... and if you asked me...
Pek dikkat etmedim ayrıca burada artık hiç yer kalmadığından varsa bile başka bir yere göndermiş olabiliriz.
I didn't pay attention. There's no room here anymore. If there were any, they've probably been transferred.
Ayrıca Drew'in ellerinde silah artığı ve nitrojen ve hidrazin karışımına rastladık.
In addition to the gunshot residue We found on drew's hands, We found a combination of nitrogen and hydrazine - -
O senin kızın ve ayrıca gitmeliyim.
She's your daughter. And I have to go.
- Peki. Veya trafik kazası geçirip ön camdan fırlasanız ne olur? Veya merdivene çıkmış çatıyı temizliyorken kahrolasıca şeyden düşüp boynunuzu kırsanız ne olur?
What happens if you have a car crash and go out the windshield... or... or... or say you're up a ladder cleaning out the gutters and you fall off the dam thing and break your neck?
Çok akıllıca bir planı vardı, ancak o dönemin teknolojisi ışık kadar hızlı hareket eden bir şeyin hızını ölçmeye yeterli değildi.
He had a very clever plan, but the technology of that era just wasn't good enough to measure the motion of anything that moves as fast as light.
Zamanda bir başlangıca sahip olan bir evrende sınırlı bir ışık hızına sahip olduğunuzda elinizde olan şey, bu.
It's what you get when you have a finite speed of light in a universe that had a beginning in time.
Ayrıca, hiçbir maddi nesne ışık hızında veya ışık hızının üstünde seyahat edemez.
Also, no material object can travel at or faster than the speed of light.
Ayrıca, bu sene, yaşadığım yerde soğuk bir kış geçirdik.
Besides, this year, we had a colder winter in my town.
Ayrıca üniversite sınavına tekrar gireceğim. Artık ciddi ciddi üniversiteye gitmeyi düşünüyorum.
I have all these classes to make up before I can get my diploma, and I'm retaking the S.A.T.S now that I'm seriously thinking about going to college.
Biliyor musunuz, hatmi ayrıca mide sıkıntısına,... kolite ve idrar yolu enfeksiyonuna doğal bir çözümdür.
You know, althea officinalis is also an herbal remedy for gastrointestinal distress, colitis, and urinary-tract infection.
Ayrıca artık beraber değilsiniz.
Plus, it's not like you're still seeing him.
Çünkü o yan kapı komşumuz, tamam mı? Ayrıca o benim... karışık bir durum, tamam mı?
Because he's my next door neighbor, okay, and he's also my... it's complicated, okay.
Ayrıca Güney Dakota'da sonsuza dek sıkışıp kalacağımızıda söylemedin, ve asla, asla, asla objelerden etkileneceğimizde söylemedin!
You also never mentioned that we would be stuck in South Dakota forever, and you never, ever, ever told us that we would be affected by artifacts!
- Ayrıca kız kör.
- And she's blind.
3. 5. ve 11. kısımlar tamam, ama Christmas günü'Çiftçi Pazarı'na ihtiyacım var çünkü ağacı oradan alıyorum, Ayrıca Hırdavatçı'nın tüm haklarını talep ediyorum.
Sections 3, 5, and 11 are okay, but I need Christmas at the Farmer's Market'cause that's where I buy my tree, and I want full custody of the hardware store.