Sınai translate English
86 parallel translation
Hanlar ve saraylar, mükemmel bir yüzme havuzu ve şehrin sınai kalkınması için en cazip teşvik programlarından biri.
Where there were halls and palaces An excellent swimming pool And one of the most attractive
Sınai tahta işine girdi.
He went into industrial woodwork.
Sınai'ye gidiyor.
Going to Sinai
Onlar Sınai'ye gidiyor.
They're going to Sinai
Sana sınai atık yolluyoruz, sen geri postalıyorsun.
If we give you compost, you can't throw it back.
Sınai ne, resmen çöp.
Compost? Garbage.
Dow Jones Sınai Endeksi inanılmaz bir düşüşle günü dip bir seviyeden
So how bad was the fallout? It made a ripple, but America always bounces back.
... bu kıyafetlerin sınai arzı oldukça azaldı.
... the industrial offer of such clothing has diminished.
Askeri Sınai Yapı, Wall Street çeteleri ile birlikte ülkenin kontrolünü ele geçirmiştir.
The Military Industrial Complex has taken over the country along with the Wall Street gang.
Askeri Sınai Yapı tarafından arzulansın veya arzulanmasın, gücün felaketvari bir şekilde yanlış ele geçmesi potansiyeli vardır ve daima varolacaktır.
Whether sought or unsought by the Military Industrial Complex, the potential for the disastrous rise of misplaced power exits and will persist.
Eisenhower insanları Askeri Sınai Yapının ülkeyi ele geçirdiği konusunda uyarmıştır.
He warned the people that the Military Industrial Complex was taking over the country.
Görevi bıraktıktan sadece üç yıl sonra, Başkan Eisenhower'ın hükümet sistemimize Askeri Sınai Yapı tarafından yöneltilen tehdide dair kehaneti gerçeğe dönüşmüştür.
Only three years after leaving office, President Eisenhower's prophetic warning concerning the threat posed to our system of government by the Military Industrial Complex came to pass.
Gerçek idari güç yapısında, Başkan Askeri Sınai Endüstriye hizmet eder,... kendisi de uluslararası bankaların malıdır.
In the real executive power structure, the president serves the Military Industrial Complex, itself owned by the international bankers.
Bina tam da Askeri Sınai Yapının göbeğinde kurulmuş.. ... ki Ulusal Keşif Ofisi ve Rayteon bir taş atımı mesafedeler.
The building was nestled in the heart of the Military Industrial Complex with the National Reconnaissance Office and Raytheon just a stone's throw away.
Sınai'de tatbikatta.
Do we get there in the Sinai.
Hiçbir şeyi değiştiremezdin.
Nai, there's nothing you could've done differently,
B'nai Zion Sinagogu Dr. Braun'un kişiliğine kefildir.
The Synagogue of B'nai Zion will vouch for Dr. Braun's character.
Sinagogun başlangıcından bu yana B'Nai Ezra'dan başka bekâr haham olmamıştır...
I'm seriously telling you that - that there's not been a bachelor head rabbi of B'Nai Ezra... since the beginning of the synagogue.
haritada olmayan köşeyi döneceğim.
Chizu Ni Nai Ano Kado O Magarou I'll turn that corner that's not listed in the map
Bu derneğe ne kadar bağış yaptığımı biliyor musun?
Do you know how much I donate to the B'nai B'rith?
Nai, beni cezp etmeye mi çalışıyorsun?
Nai, are you trying to lure me?
Naomi, bunun onlar için sorun olduğunu Düşünüyorum.
Yeah, nai, I don't think it's fine to them.
- Nai Nai seni çok sevecek.
- Hey, Nai Nai's gonna love you.
-... yaramazlık yapalım mı?
- before we get to Nai Nai's?
Nai Nai seni çok sevecek.
My Nai Nai's gonna love you.
Eğer benimle konuşsaydın, Nai Şu anda bunu yapıyor olurduk. - Sus.
Normally, that's what we'd be doing, if you were talking to me.
Bak, olgun davranmaya çalışıyorum, Addison.
- Nai... Look, I'm being an adult about this, Addison.
Bu yüzden hep öldürdüm. Benim için başka bir seçenek yoktu. Sızma opreasyonu.
mamorubeki mono ga bokura ni wa aru { \ cH00FF00 } There are things we must protect nanman'nen nan'okunen mae kara no { \ cH00FF00 } A message that's been in my body uzukidasu... mayoi wa nai { \ cH00FF00 } Springs out...
Ona işini geri verdim, ama o ve Nai olanların üstesinden gelmeleri zor olacak.
I did give him his job back, but he and nai. it's gonna be hard to get over what they had.
Sanırım Sam'le benim aramdaki kliniğe bakış açısı farkını... tek kelimeyle özetleyebilirim sana. - Degreaser.
Nai- - and I think that I can sum up everything you need to know about the difference between sam and me and the way we see this practice into one word defatalator.
Nai, Addison başka bir ameliyat için orada kalacakmış.
Naomi- - hey, Nai, Addison's staying at the hospital to do another surgery.
Sanırım o burada mutlu Nai.
I think he's happy here, Nai.
Nai, bu... mükemmel.Şaşırtıcı.
Nai, that's... That's great. That's amazing.
Ölüyor, Nai.
She's dying, Nai.
Bunu yapalım, Nai.
Let's do this, Nai.
Ay pasaportu taşısa bile, insanlara sırf turist diye özel imtiyazlar veremeyiz.
ah ~ kudaranai mainichi wo itsuwari no jiyuu wa kowashite mada minu keshiki ga mune wo hiraku atarashii densetsu wo eien no mirai wo mata to nai no sekai de kizamu nao sara de dokidoki no tokimeita heart ni kiss wo shite soulless daily grind and shatter them.
Nai, onun annesisin. ev ödevi yaptırtmalısın.
You're supposed to do homework, and Sonya is being fun because she's trying to make a good impression.
O senin kızın, Nai.
- She's your daughter, Nai.
Addison,... Bana ne yapıp ne yapmayacağımı söyleme, Nai.
I'm his sister, I'm a doctor, and there's always something that we can do.
Ben iyiyim, ama o değil, ve onu iyileştireceğim.
Well, Nai says he's taking it well.
- Nai, Archer'ın bunu iyi karşıladığını söylüyor.
He's creating drama, like he always does. - Secrets.
Ya bebek hiç bulunamazsa, Nai?
What if the baby's gone?
- Hayır, önemi yok, Nai.
- No, it's okay, Nai.
Pekâlâ, çiviler yerinde, her şey tamam. Bir bakalım.
All rilst, nai in, everything's tight.Let's take a look.
- Artık bizim Nai'imiz değil.
- She's not our Nai anymore.
Kimse hiçbir şeyi değiştiremezdi.
Nai, there's nothing you could've done differently,
Nai adındaki bu adam işini bitirince Zabar ile birlikte kampın diğer tarafında tepenin üstünde yapılan bir evlilik düğününe katılmaya gidiyorlar.
When he finishes, the man, who's called Nai, joins Zabar and his son by watching a wedding party that is taking place on a hill on the other side of the camp.
Nai de kızını 12 yaşındayken satmış.
Nai himself sold his daughter when she was 12.
Üretim kapasitesinin, askeri ve sınaî kullanımın ötesine... genişlemesiyle suretler vatandaşların alabileceği fiyatlara düştü ve yaşantımızda bir devrime yol açtı.
As manufacturing capacity expanded from military and industrial use, surrogates became affordable to the general public, causing a revolution in how we live.
Mesela Nai yemek yiyor. Derdini unutmak için yemek yiyor ve acısını geçiriyor.
She puts food on top of it, and that numbs the pain, the malaise, the... the... the sad.
Birini yersem, hepsini yerim.
It's just food, nai.