Tabanca translate English
2,390 parallel translation
Tabanca kendi çapında iyi.
Now, a gun's all right in its way.
... tabanca, el bombası ve 9mm çapında 100 adet mermi bulundu.
... a revolver, a grenade, and 100 rounds of nine-millimetre ammunition.
Tabanca kılıfı açıktı ve farkına bile varmadı ama bir şey olmadı.
His holster was open and he hadn't even noticed. But nothing happened.
Vay canına, adamın üç tabanca ve iki tüfek ruhsatı varmış.
He's registered for three handguns and two assault rifles.
Bana bir tabanca lazım.
And I need a gun.
Tabanca?
A gun?
Bir tabanca rica edebilir miyim?
I'd like a pistol, please.
Neden çantanda yalnızca gülen bir yüz düğmesi ve bir tabanca var.
Hey. How come all you have in here is a smiley face button and a revolver?
Torpido gözünde bir tabanca var.
There's a gun in my glove compartment.
Bunun tek sebebi o lanet tabanca!
Fucking only answer they've got to anything is a fucking gun!
Tabanca kılıfı istemeyen tek silah akıldır.
The mind is the only weapon that doesn't need a holster.
Tabanca bize uymaz.
We're not gun people.
kafanıza tabanca dayandığını söyleyin
Sir- -
Tabanca, plâk sepeti, ağırlık odasının anahtarı.
The gun, the music box, the key to the weight room.
Tabanca yoksa görüşme de yok. Şartlarım gayet mantıklı, benim için tabancaya ihtiyacın yok.
My terms are reasonable terms, you do not need gun for me.
Gazeteciler genelde ona tabanca der.
Journalist would most likely say word... gun.
Bıçak veya tabanca kullanılabilirdi.
The killer could have just used a knife or a handgun.
Lindsay, baban öldüğü zaman üzerinde bir tabanca vardı.
Lindsay, your dad had a gun on him when he died.
Beni görmeye geldiğinde yanında tabanca mı vardı?
He had a gun on him when he was coming to see me?
Öldüğünde üzerinde tabanca vardı.
He had a gun on him when he died.
Kaçıyor. Elinde bir tabanca ile ölü bir adamın tepesinde dikiliyorsun.
You're standing over a dead man with a gun in your hand.
Ben de tabanca taşıyorum.
I get to carry a gun.
Gerçek mermisi olan gerçek bir tabanca.
A real gun with real bullets.
Tabanca sporları.
The gun sports.
Sanki kemerinde bir tabanca vardı.
Like from a gun on his belt.
Tabanca, silah.
- Guns, weapons.
Bu tam otomatik bir tabanca.
This is a fully automatic pistol.
Tabanca şeklinde.
- It's a gun.
Kemer, tabanca, sen ve ben.
Belt, gun, you, me.
Bir şey daha var... Jeff'in kendini öldürürken kullandığı, olay yerinde bulunan tabanca Ed'e aitmiş.
One more thing, the weapon found at the scene that Jeff used to blow his brains out belongs to Ed here.
Tabanca Pete.
Pistol Pete.
Tek Tabanca!
Solo!
Bu bir tabanca, Ryan.
It's a fucking gun, Ryan.
Bir tabanca arıyorlar.
They're looking for a gun.
O evde tabanca mı var?
Is there a gun in the house?
Eğer ben, Daisy ve Sam'i içinde tabanca olan bir eve çağırdıysan bunun ne demek olduğunu biliyorsun, değil mi, Eric?
If you invited me, Daisy and Sam into that house with a gun in it, you know what that means, don't you, Eric?
- Evinde bir tabanca var.
- There's a gun in your house.
Lânet bir tabanca işte!
It's a fucking gun.
Hayır, tabanca işte!
No, it's a fucking gun.
Tabanca, bozuldu.
The pistol malfunctioned.
Tabanca.
The gun.
Tabanca, tabanca.
The pistol, the pistol.
- Tabanca!
- The pistol!
Yapman gereken tek şey 9 mm'lik bir Glock tabanca alıp yastığının altında uyumak.
What you're gonna have to do is go out and buy a GLOCK nine millimeter and sleep with it under your pillow.
Tamam, emniyetteki bilgiye göre, silah kısa namlulu eski bir tabanca, yıllardır tiyatronun sahne malzemelerindenmiş.
Ok, according to the police, the gun was an old snub-nosed revolver that had been in the theater prop department for years.
Adamların biri FN P90 makineli tabanca taşıyordu.
One of the guys was carrying an FN P90 machine pistol.
Silah, bir tabanca.
It's a gun, a... a pistol.
Tabanca öyle bir şekilde donatılmıştı ki, tabancayı aslında kabloya kancalamıştım ve ateş ettim. Böylece kablodan aşağıya doğru gitti.
The gun was rigged in such a way that I actually hooked the gun onto the cable and shot it so it went straight down the cable.
Belki tabanca olabilir.
Maybe a gun.
Tabanca!
Pistol!
Bu bir tabanca...
Now this is a revolver.