Tales translate English
1,969 parallel translation
Ortada bir cinayet olduğu aşikârken bu peri masalına inanmamızı mı bekliyorsun?
Expect us to stand by while you blame such a blatant crime on fairy tales?
Efendim, eski hikâyelerden bahsetmemem konusunda beni uyarmıştınız.
My lord, you forbade me from mentioning the old tales.
Bilirsin, buranın yerlisi, çok konuşkan, hakkında çok şey anlatılan sevimli, eski bir gemici.
He's kind of a local character, you know, big talker, lot of tall tales a lovable, old sea dog.
Politika ve tarih hakkında, ama asıl sevdiği şiirleriydi.
"Tales from the crypt", but he really loves is poetry.
Peri masallarını düşün, Nate.
That's the thing about fairy tales, Nate.
çocukken... peri masallı incil hikayelerini aktardıklarında, yetişkin olarak şimdi bir fark hissettinmi?
when you were a kid... they transposed the Bible stories with the fairy tales, you'd know the difference as an adult?
Bundan sonraki süreci merak edenler yani Pierre'in "Kızıl Pierre" olarak anıldığı süreci dağın eteklerine kadar ulaşır.
Those who are curious about the period which followed during which Pierre became known only as "Red Pierre," ... throughout the mountain desert, you can hear tales of his doings.
Sihirle iyileştirme öyküleri duydum ama hepsi de hile çıktı.
I heard tales of magical healing, but it was all trickery.
"Sonsuza dek mutlu yaşadılar" peri masallarında olur.
Happily ever after, these are fairy tales.
Dolandırıcılar, kovboylar, kumarbazlar ; uzunlu, kısalı hikâyeler.
Of grifters, ropers, faro-fixers, tales drawn long and tall.
Ve bu yüzden peri masallarını tercih ediyorum çünkü ne kadar korkutucu olursa olsun sonunda herkes sonsuza kadar mutlu yaşar.
And that's why my stories are fairy tales because no matter how scary it gets everybody always lives happily after.
"Dövüş Sanatları Dünyasından Hikâyeler"
'Tales from the World of Martial Arts
Onun mahvolmuş çocukluğunun çok uzun bir hikayesi var.
Her days of telling tall tales about her messed-up childhood?
Şu masalları konuşmak istiyorum.
I want to talk about fairy tales.
Bugün bu hikâyeleri dinleyeceğimi umuyordum.
I had hoped to be hearing these tales today.
Hikâyelerinizi dinledim de sizin masumlukla alakanız yok.
And I've listened to your tales, and you're... you're far from innocent.
Bana gerçeği söylemek için söz verir misin
Do you promise to tell me the truth? No tales.
Josh amcasıyla çok yakındı ve Sean'ı öldüren şey hakkındaki bu mübalağalı hikayeleri duymak ona iyi gelmez..
Josh was close to his uncle and it doesn't do him any good to hear tall tales about what killed Sean.
Bu tür şeyler sadece peri masallarında olmaz.
It's only in fairy tales that things like that don't happen.
Duyduğun her masala inanmamalısın değil mi çocuk?
Shouldn't believe everything you read in fairy tales, right kid?
Sana gelince küçük kaçak, uydurma hikâyelerin bir işe yaramayacak.
And you little runaway, your tall tales will get you nowhere.
Hikâye uydurmuyorum. Lian Chu bir kahraman.
They're not tall tales, Lian-Chu is a hero.
Herhalde dışarıda babalarının nasıl sıkı biri olduklarını söylüyorlardır.
They're probably out there sharing tales about what a hard-ass their dad is.
Dedikodu olsun istemeyiz.
We don't want any tell-tales.
Bütün güzel hikâyat, bütün masallar gibi buna da Yaratan'ın adıyla başlayalım.
As with all great tales, we shall also start this with the name of the Creator.
Bütün güzel hikâyat, bütün masallar gibi buna da yaratanın adıyla başlarım.
As with all great tales, we start this one with the name of the Creator as well.
Bir şeyler anlatıp durmuş.
He keeps telling them tales.
Hem de kalabalığı bile. Anlat beyim.
Some tales scare people, even large crowds.
Bütün masalların en civanı, en büyüğü Ulak.
He is the hero of all tales, he is the greatest.
... sen de gelmiş benimle alay eder gibi hikaye anlatıyorsun.
... and here you come telling'tales. toying'with me fuckin'...
Buna inanmak için, peri masallarına da inanıyor olman gerek, mesela... ne bileyim.. net kazanç gibi masallar.
Not unless you also believe in fairy tales, like, uh, I don't know... like, net profits.
Aşk sadece kitaplarda güzel.
Love is best in fairy tales.
Bu kadının eski masallarla seni korkutmasına izin verme.
Don't let this woman scare you, with old wife tales.
Her kuşak, gelecek olanlara bir ibret öyküsü bırakır.
For each generation to pass on their cautionary tales to the next.
Bak! Çocuklar "Jeanne'ın Hikâyeleri" ni okuyor.
I read "Tales of Jeanne" for them.
Bunlar sadece efsaneleri vardır.
I only know tales...
Bu gecelik bu kadar peri masalı yeter.
Wow, that's enough fairy-tales for one night.
Peri masallarına hala inanıyorsun.
You still believe in fairy tales.
Ona bu oyunun Canterbury Hikayeleri ile Don Kişot arasında bir geçiş oyunu olduğunu anlatıyordum.
I was telling her it was kind of a cross between Canterbury Tales and Don Quixote.
Mara, bunlar eski masallar!
Mara, let tales!
Emekli olacak ve evcil köpekleri, vahşi yaşam ve barut hikâyeleri ile bunaltacak.
He'll retire. And he'll bore the local dogs with his tales of wild beasts and gunpowder.
Anamın fısıldadığı masalları fısıldayamadım nefesine.
I wasn't able to tell you the fairy tales of my childhood.
Oysa o kadar istemiştim ki masallarımı rüzgârın yapmak.
I would have loved to carry you away with my fairy tales!
Masal bunlar.
Fairy tales.
Peri masallarına inanmayı öğrendik.
We learn to believe in fairy tales.
Başkasından fazla hikayesi olan bir insan.
A person is more than the tales that they tell.
Kötü ruhlarla ilgili masallara inanmazdım ama sonra bir tanesi tarafından ele geçirildim.
I didn't believe the tales of evil spirits. But then I found myself possessed by one.
Neredeyse pes ediyordum ama bir kaç gün önce Arayıcı'nın maceralarını anlatan başka bir tutsak getirdiler.
I almost gave up but, a few days ago they brought in another prisoner, telling tales of the Seeker.
Yüz yıllardır kamp ateşlerinde yaratığın öldürme arzusu ile ilgili hikâyeler anlatarak birbirlerini korkutmuşlardır.
For centuries, they've frightened each other around campfires with tales of the creature's bloodlust.
Efsanelere ve peri masallarına inanan bir insan olsaydım bunun efsunlu bir tablo olmasından şüphelenirdim.
If I was the sort of person who believed in myths and fairy tales I might suspect that this was an enchanted painting.
Güzel hikâyelerin için teşekkür ederim.
- Thanks for your lovely tales.