Tane translate English
89,348 parallel translation
Bir tane de ben alabilir miyim?
Can I get one?
Uzun zaman önce kafasına bir tane sıkmanız gerekirdi.
Should've put a bullet in his head a long time ago.
Üç tane büyümüş ejderhası var majesteleri.
She has three full-grown dragons, Your Grace.
- Hayır. Sen gitmezsen ağzına tüm gücümle bir tane yapıştırırım.
'Cause if you don't, I'm gonna hit you right in the fucking face as hard as I can.
İçine doğdukları boktan dünyadan farklı bir tane kuracağınıza inanıyorlardır.
Build a world that's different from the shit one they've always known.
İki tane daha var.
She has two more.
Ejderhası bin tane arabayı yaktı.
Her dragon burnt a thousand wagons.
İlk ısırık sizi vurmadan bir tane daha yemeseniz iyi olur.
I really wouldn't try any more until you see how the first bite hits you.
Bir tane daha var.
There is one more.
Burada yaşadığımız süre boyunca birden fazla operasyonu yürütüyorduk, senin gibi bir tane değil.
We were running multiple operations during our time here, not just one like you.
- Yeşil var bir tane.
There's a green.
Evet, bir Manhattan daha ve sonra hemen bir tane daha getir.
Uh, yeah, I'll take a refill on the Manhattan, and then bring another one right away.
13 yaşındayken bir tane inşa etmiştim olaydan bir yaz önce.
I... I built a telescope when I was 13, the summer before.
Ona 4 tane falan mesaj atmıştım.
I sent him like four text messages.
Kaç tane asker, zihniyle bir evi yakarak yerle bir edebilir?
How many soldiers can burn houses to the ground with their minds?
bir tane daha bir daha
That's another spider bite. There's another spider bite.
2 tane kırmızı ve sarı dolmalık biber lazım.
We need two red and yellow bell peppers.
Ve evinde milyon tane tuhaf kuralı var.
And her house has, like, a million weird little rules.
Klinikte bir tane var, ama gerçekten hastalar için Iyileştirmelerinde daha ileri gidenlere.
The clinic does have one, but it's really for patients who are further along in their recovery.
Herhangi bir nedenle sana kiralanmamaya karar verebilirler, Onlara bir tane vermek istemedim.
They can decide not to rent to you for any reason, and I didn't want to give them one.
Sanırım bu gece sadece bir tane hissetmiyorum.
I guess I'm just not feeling that one tonight.
Yeni bir tane alana kadar seni kapatmamız gerekiyor.
We've got to shut you down till you get a new one.
Dün gece temiz bir tane bulamadım.
Last night, I didn't have a clean one ready.
New Jersey'de bir tane bulabiliriz.
We can find one there in New Jersey.
On gün boyunca günde iki tane.
- Two a day for ten days.
En fazla iki tane alabilir.
- He can have two, max.
Bir tane daha.
Have another one.
Hey, bende alırım onlardan bir tane.
Hey, I'll have one of those.
Üç tane alabilir miyim?
Can I have three?
Bu dairenin 2 km çevresinde, sevgilisi olmayan 413 tane Talking Heads hayranı kız var.
There are 413 eligible women that are Talking Heads fans within a two mile radius of this apartment.
İşte, her biri birer tane.
Here you go, one each.
Kişi başına bir tane.
One per person.
Teğmen Sutton öldürüldü Scirocco'da 11 tane daha var.
Lieutenant Sutton was killed with 11 others on the Scirocco.
Marslılar sana bir tane vereceğini sanmıyorum.
I don't think the Martians will give you one.
Sana da bir tane vermediler.
They didn't give you one either.
İki tane alabilir miyiz?
Can I get two...
Bir tane klinik var... kampın karşısında kapısının üzerinde kızıl haç bulunan.
There's a clinic... across the camp with a red cross on the door.
Size katılacak birkaç tane kız getireyim.
I'll bring some ladies to attend you.
Bir tane olsa da...
Or only one...
Ay sonuna kadar kaç tane var?
How many by the end of the month?
Nihayet bir tane aldım.
I finally got one.
Herkesin bir tane olmalı.
Everyone should have one.
13 tane mi?
And 13, you say?
Kaç tane akrobat tanıyorsun ki?
How many contortionists you know?
Bir tane ve o da çılgın.
One, and she's crazy.
İki tane adam bir çocuğun peşinde.
Two men following behind a boy.
Ne kadar şerefsiz olduğunu söylemek için üç tane polis aradı bu akşam beni.
Three cops called me this evening to tell me. What an asshole you are.
Nereden geldiğine, kimin yaptığına, aynısından kaç tane odluğuna göre değişir.
Depends on where it's been, who made it, how many of'em there are.
Hapiste yattığı her sene için bir tane yaptırmış.
One for every year he'd served.
Ya da öldürdüğü her çocuk için bir tane yaptırmıştır.
For every kid he killed.
Hem de 127 tane dava.
- One hundred and twenty seven of them.