Tek yapman gereken translate English
3,817 parallel translation
Artık tek yapman gereken onları mevzubahis leydiye tanıtmak.
Now all you need to do is introduce them to the lady in question.
Tek yapman gereken elinden geleni içtenlikle yapmak.
Trying your best, sincerely, and honestly, that's all you need.
Tek yapman gereken saygılarını direk alman.
All you have to do is take it.
Tek yapman gereken dilemek.
All you have to do is wish.
Artık tek yapman gereken nasıl kullanacağını öğrenmek.
Now all you have to do is learn how to use it.
Tek yapman gereken alıştırma yapmak ufaklık.
All you have to do is practice, kiddo.
Tek yapman gereken, Brandon, tek yapman gereken silahını atmak ve ellerini kaldırarak yavaşça verandaya çıkmak.
All you have to do, Brandon... all you have to do is put your gun down and come slowly out onto the porch with your arms raised.
Carlo'yla tanışmayı gerçekten istiyorsan, Brandon tek yapman gereken dışarı çıkmak.
And if you really want to meet Carlo, Brandon, all you got to do... is come on out.
Ve tek yapman gereken evet, hayır ya da belki demek.
I mean, all you gotta do is say yes, no, or maybe.
Tek yapman gereken birşey söylemekti. Ben de bir şey yapardım.
All you had to do was say something, and I would have done something about it.
Flaşın vardır, tek yapman gereken düğmeye basmaktır falan.
You got a flash, all you do is press a button.
Neredeyse her seyden sivisabilirsin, tek yapman gereken denemek.
You can get away with most anything, all you got to do is try.
Tek yapman gereken bana önceden söylemekti.
All you had to do was give me a heads-up.
- Tek yapman gereken imza atmak.
- You only need to sign your name.
Tek yapman gereken sıradaki hamlesini beklemek " deyip duruyordum.
All you have to do is anticipate her next move " "
Tek yapman gereken kapıyı açmak ve bunların hepsi sona erecek.
You know, all you have to do is open the door, and this will all be over.
Ben cadıyla yakınlaşıp aklını bir yoklayayım dayanak noktasını nerede sakladığını öğreneyim. Senin de tek yapman gereken şey onun ölü olarak kalmasını sağlamak.
I'll cozy up to the witch and sift through her mind, figure out where she's hiding the anchor, and you, all you got to do is keep him dead.
Tek yapman gereken çaba göstermek.
You just need to make the effort.
Tek yapman gereken onlara bir kere kafa tutmak ve bir daha gelmezler söz veriyorum.
All you got to do is stand up to them one time and they'll stop, I promise.
- Tek yapman gereken Hetty o motosikleti görmeden ondan kurtulmak.
Thank you. All he has to do is get rid of that bike before Hetty sees it. No, no, no.
Tek yapman gereken durmamı dilemek. Ve acı geçip gidecek.
All you have to do is wish for me to stop, and the pain will go away.
Tek yapman gereken uydu bağlantısını kurmak.
All you need is a satellite connection.
Eğer eklem yerine iyi şekil verdiysen, tek yapman gereken yerine oturtmak.
If a joint is properly fashioned, all you need to do is guide it into place.
"Tek yapman gereken yerine oturtmak."
"All you need to do is guide it into place."
Tek yapman gereken şu kutuyu kaldırman. Böylece doğru olduğunu anlayacaksın.
All you have to do is put down that box, and you'll see it's true.
Varolmayan Ülke'de tek yapman gereken bir şeye sahip olduğunu düşünmen.
In Neverland, all you have to do is think of something to have it.
Tek yapman gereken düğünün sorunsuz bir şekilde tamamlanmasını beklemek ve sonra bu raporu kullanarak Barbara Cotchin'den istediğini almaktı.
All you got to do is wait for the wedding to go off without a hitch. And then you can hold that potential scandal over Barbara Cotchin's head and get whatever you want.
Tek yapman gereken dilinin kesilmesinden sorumlu cadının adını bu kağıda yazmak.
All you have to do is write the name of the witch who was responsible for severing your tongue.
Tek yapman gereken güzel bir çekici çağırmaktı.
I mean, all I had to do was call a tow truck.
Tek yapman gereken mutluluk mekanına gitmek.
you just need to go to your happy place.
Tek yapman gereken oraya girmen bırak Victor kendini yakalatsın ve senin işin biter.
All you have to do is go in there, let Viktor hang himself, and you're home free.
Tek yapman gereken şey bana geldiğini haber vermekti.
All you had to do was tell me you were coming.
Şimdi yapman gereken tek şey doğruları söylemek.
All you have to do now is tell the truth...
Yapman gereken tek şey devam etmek.
All you have to do is continue.
Tek yapmanız gereken kağıtları doldurmak.
All you have to do is fill out the-the paperwork.
Tek yapmanız gereken bunu imzalamak mı?
That's it? All you got to do is sign the document?
Yapmanız gereken tek şey taklit bir Web sitesi oluşturmak, ve çalıştıracağınız yüksek bir ağ tarama yazılımıdır
All you need to do is create a dummy website and run some high-end network scanning software.
Tek yapmanız gereken ortalığın amına koymak.
All you got to do is kick a little ass.
Tek yapman gereken şey evine geri dönmekti.
All you had to do was come home.
Yapman gereken tek şey bunu istemek.
All you have to do... Is ask.
Yapman gereken tek şey nişan alıp ateş etmek.
All you have to do is aim your guns and shoot.
Ve seni onurlandırabilmem için yapman gereken tek şey "Evet" demek.
And I will make a honest woman out of you at any time. All you have to do is say "yes."
Yapman gereken tek şey mesajları Beyaz Saray sunucularından... çekip onlara iletmekti.
All you have to do is pull the messages off the White House server and hand'em over.
Yapman gereken tek eylem telefonu kapatıp benimle konuşman için... -... yarın akşam nerede olacağımı çözmek.
Your only deed is for you to get off the phone and figure out where I'll be tomorrow night so you can tell me what you need to tell me.
Yapman gereken tek şey yem olmadığından emin olmak.
All you got to do is make sure that you're never the prey.
Sizin yapmanız gereken tek şey konuşmak.
All you have to do is talk.
Yapman gereken tek şey ona anlatmak Floriana.
All you have to do is tell her, Floriana.
Yapman gereken tek şey kalbinde,... bir araya gelmiş herkesin yüzünü hatırlamak.
All you have to do is remember the face of everyone who gathered in your heart.
Ama yapman gereken tek şey, doğruyu söylemekti.
But all you had to do was tell the truth.
Tek yapmanız gereken mahallenizdeki Vertigo satıcısına gidip tedaviyi istemek.
And all you have to do is go to your friendly neighborhood Vertigo dealer and request the cure.
Yapman gereken tek şey kapıyı açıp yardım istemekti.
All you had to do was open the door and yell for help.