Teo translate English
468 parallel translation
Konuşun Teo.
Tell me, Theo.
Niye Teo?
Why, Theo?
Teo amca babamın kardeşidir.
Uncle Teo was Dad's brother.
Nasıl gidiyor, Teo?
How are things, Teo?
Teo 8 yaşındayken çok zeki bir çocuktu.
Teo was a bright lad when he was eight.
Alınmanı istemem Aurelio, ama Teo okulda senden daha zekiydi.
I don't want to offend you, Aurelio, but Teo was smarter than you at school.
Bizimle beraber mutlu musun Teo?
Do you like being with us, Teo?
Teo'nun çişi gelmiş.
Teo needs to take a leak!
Ne kadar güzel..
How beautiful, Teo...
Oğlum Teo ve ben kalıp biraz daha şarap içeceğiz.
My son Teo and I will stay here and have another glass of wine.
Yumurtalar güzel, değil mi Teo?
The eggs's lovely, isn't it, Teo?
Baba, Teo Amca ağaca çıktı.
Dad, Uncle Teo's up a tree!
Teo amca ağacın üstünde.
Uncle Teo's up a tree!
Aşağı in Teo, bir tarafını inciteceksin.
Come down, Teo, you'll hurt yourself.
Aşağı in, Teo ağabeyin kızdı.
Come down, Teo, your brother's angry.
Tamam, bu kadar yeter, Teo!
Now, that's enough, Teo!
Aşağı in, Teo!
Climb down, Teo!
Teo, gidiyoruz.
Teo, we're going.
Teo ne yapıyorsun, orada mı kalacaksın?
Teo, what're you doing? Staying there?
Teo, Allahaşkına!
Teo, Holy Mother of God!
Teo, Teo...
Teo, Teo...
Çünkü oğlum Teo aramamamı söyledi.
Because my son Teo said no.
Teo neden öyle bir şey söyledi ki?
Why would Teo say something like that?
Bayan Rodriguez, oğlunuz Teo yanılıyor.
Mrs. Rodriguez, your son Teo is wrong.
Teo Rodriguez'i arıyoruz.
I'm looking for Teo Rodriguez.
- Teo ile konuşmamız gerek.
- We need to talk to Teo.
Hey, Teo.
Hey, Teo.
- Ya sen, Teo?
- How about you, Teo?
- Teo.
- Teo.
- İşte Teo.
- There's Teo.
- Kardeşinin nerede olduğunu söyle, Teo.
- Tell me where your brother is, Teo.
Teo, araba çalma girişiminden bahsediyoruz.
Teo, we're talking attempted carjacking.
Şimdi senin de bir seçim yapman gerekecek, Teo.
And now you have to make a choice, Teo. What's it gonna be?
Sen neden bahsediyorsun, Teo?
What are you talking about, Teo?
Aferin, Teo.
All right, Teo.
Hep gösteriyolar Atina'da televizyonlar olanları.
Greek TV kept showing what was happening. Greek TV kept showing what was happening. So I said to Teo, that's your dad, let's go.
Biz evde hep Türkçe konuşuyoruz Teo'yla.
Teo and I speak in Turkish all the time at home. My dear sister. My dear Tasula.
- Teo sen de benim telefonu yazsana.
Teo, take down my number and Cevher's too.
Teo bırak oğlum onu şimdi, iyi değil, hadi gel sabah konuşursun.
Leave him alone Teo. He doesn't feel good now. Come, you will talk tomorrow morning.
Güzel çocuk, benziyorsunuz Teo'yla.
Beautiful boy. You and Teo are so alike.
- Beyoğlu " na.
Hey Teo.
Şşş, Teo!
- To Beyoglu.
Çocuk yaştaki oğlum, Teo, feci yaralanmış ve annesini kaybetmişti.
My infant son, Teo, was badly hurt and lost his mother.
Teo hava konusunda haklıydı.
Teo was right about the air!
Teo bir havabükücü olmasa bile gerçekten canı olan biri gibi yapıyor.
Even though Teo's not an airbender, he really does have the spirit of one.
Teğmen Teo teknik bir dehadır.
Lieutenant Tao's a technical genius.
Hey, Teo, Oraya çıkıp nasıl iş bitirileceğini göstereyim mi
Hey, teo, don't make me come up there and show you how it's done, huh?
Teo De La Costa'mız Centerville'dan Jackie o'callahan'a karşı.
It's our own teo de la costa vs. Jackie o'callahan from centerville.
Teo.
Theo :
Siz Téo'yla ilgilenin.
Look after Theo instead.
Yürü Teo!
Go Teo!