These translate English
266,789 parallel translation
Yani takas ya da manipülasyon olsaydı bu insanlar ilk elden görebilirdi.
So, if there were substitutions, manipulations, these people would've been in the front line to observe this.
Bu son derece yasa dışı olsa da kirli idrarları değiştirmemiz gerekiyordu.
This is highly illegal, but we need to replace these dirty urines.
Christiane bu numuneleri yeniden uygun şekilde test ederse hepsini pozitif bulacaktır.
When Christiane goes back and tests these samples correctly, she will basically find them all positive.
Bu numunelerin çoğunda, bir insanın idrarında olması gerekenden 100 kat daha fazla sodyum içeriği var.
Many of these samples are gonna have a hundred times the sodium content that should be in somebody's urine.
Londra daha acil çünkü bu atletler Rio Olimpiyatları'na gidecek, kış oyunlarına değil.
London is more sensitive, in the sense that these athletes are going to the next Rio Games, not the winter ones.
Şunu tekrarlayayım, bu suçlamalar gerçek değil, söylenti ve spekülasyondan ibarettir.
Please let me repeat, these allegations are not facts, just rumors and speculations.
Bugünlerde kimseyi gördüğüm yok.
I don't see much of anyone these days.
Son altı ayımı plan yapmakla ve bu elemanları toplamakla geçirdim.
I've spent the last six months planning, and also recruiting all these chaps.
Bunları ne yapacağımızı söylemedin.
Yeah. You never told us what we needed these for.
Hatırladın mı?
Do you remember these?
- Şu ikisi mi?
These two?
Son 18 yılda yanında ben vardım.
How do you know? I'm the one that's been with him for these last 18 years.
Şanslısın ki ben araştırmaya bayılırım. Tüm yazıcıları biliyorum.
Well, lucky for you, I love research, and I know all about these printers.
Odada bunca asker dururken hâlâ mücadele eden bir tek sen varsın.
All these soldiers in the room, and you're the only one still fighting.
Peynirin neden ekmekten sıcak göründüğünün termodinamiğini açıklayabilirdim ama onun yerine kendime saklayacağım.
Well, now be careful, these are hot. I-I could explain the thermodynamics of why the cheese seems hotter than the crust, but instead, I'm gonna keep it to myself.
Leonard çiçek getirmek, pantolon giymek gibi bir sürü şey yapardı. Sorun yok.
Well, Leonard used to do all these things, like bring me flowers and wear pants.
Ya Chase köpeği için içinde idris otu olup köpeği havlatmayan tasmalardan alıp üzerinde oynama yapmışsa.
What if chase arranged for the dog to be wearing one of these antibarking collars that emits citronella to train your dog not to bark...
Ama köpekte bu tasmalardan olup olmadığını nereden bileceğiz?
But how do we know he was wearing one of these collars?
İki ergen zombi arasındaki mesajları gördüm.
I just saw all these texts between zombie teenagers...
Seattle halkının hatırlaması gereken en önemli şey bu insanların hala sizin komşularınız ve sevdikleriniz olmasıdır.
The most important thing for every seattleite to remember is this, these people are still your friends, your neighbors, your loved ones.
Bunu görüyor musun?
Do you see these?
Gördüğün üzere körüm ve psişik olarak bunlara bağlıyım yani son birkaç saate ait anılarım hâlâ burada kayıtlı olmalı.
I'm blind, you see, so I'm psychically wired into these so my memory print of the last few hours, will still be intact on here.
Bu lahitler bir zamanlar karışık bir uzun uyku sisteminin parçasıydı.
These sarcophagi were sometimes part of a complex hibernation system.
- Başçavuş, bu sivilleri çıkar buradan.
Sergeant Major, get these civilians out of here.
Bu ilkeller için de merhamet istiyorum.
And I ask mercy for these primitives.
Bu mahluklar için merhamet mi dileniyorsun?
You ask for mercy for these creatures?
Ayrıca son kez söylüyorum, şu acınası insanları al gözümün önünden.
Oh, and for the last time, get these wretched people out of my sight.
Şu Buz Savaşçıları hakkında her şeyi biliyor gibisiniz.
You seem to know all about these... these Ice Warriors.
Bunlar da cesur yardımcılarım ;
And these are my plucky assistants... Thing One and the Other One.
- Açıkçası ben zaman ve uzayda dolaşan gizemli seyyahım ve Doktor Who olarak bilinirim. Bunlar da kölelerim ;
Well, I am that mysterious adventurer in all of time and space, known only as Doctor Who, and these are my disposables...
Sonra gemi bir and abu yeni yaşam biçimleriyle doluştu.
And then the whole ship just lit up with all these new lifeforms.
Zamanı hakikaten yavaşlatmak isterseniz bunlardan birinin yanına park edeceksiniz.
You really want to slow down time, park next to one of these guys.
Peki bu yaşam biçimleri?
But what about these life forms...
Peki şu asansörler tam olarak nerede?
So, these lifts, where do we find them?
Bu Siberadamlar çok ilkel. İnsanların izini sürüp hepsini dönüştürmek üzere programlandılar. Sadece insan yaşam sinyallerini takip ederler.
These Cybermen are primitive... they're programmed to track human beings and convert them... they home in on human life signs only.
Bu insanlar çok korkuyor.
These people are terrified.
Tanrım, şu yorumlara bak.
My god, look at all these comments.
Bu adamlar zombileri dünyaya kanıtlamak istiyor.
These guys want to prove to the world that zombies exist.
Mutant güçler hakkında daha fazla bilgi almak istiyorum.
I'm interested in hearing more about these mutant powers.
Bu iki polis Gary'i arıyordu.
These two cops were looking for Gary.
Bu atletik zombiler biz miskinleri yakalamada hiç sorun yaşamaz.
These athletic zombies would have no problem chasing down couch potatoes.
Bir sürü farklı beyine girdim en azından kısmen de olsa kendi aklımda yaşamak zorunda olmuyordum.
I've been diving into all these different brains, at least in part, so that I don't have to live inside my own head.
Bu adamlar son derece silahlanmış olacak.
These guys are gonna be armed to the teeth.
Kiliselerde insanlara yardım etmek için programlar var.
You know, churches have all these programs to help people.
Bu adamların önünde birlikte olmalıyız, tamam mı?
We... we gotta be together in front of these guys, okay?
- Hayır. Bunları giymiyorsun sen.
You don't... you don't really wear these, right?
Morumsu taşları olan bir vadi.
Some canyon with these purple-ish rock things.
Komik. Bütün bu anlattığımız hikayeler, değil mi?
It's funny- - these stories we tell, hmm?
Bu insanlar yeteri kadar acı çekti.
These people have suffered long enough.
- Bak!
- What are these... - Look.
Bu salaklar.
These assholes.