Times translate English
66,348 parallel translation
"Cebimdeki telefonda bunun bir milyon katı işlem gücü var ama hiçbir şey yapmadan duruyor." Değil mi?
"there's literally millions of times " more computing power in my phone and that's just sitting in my pocket doing nothing. " Right?
Her rotaya beş kere uç ve ortalamalarını al.
Fly each leg five more times and average them.
- Birkaç kez.
A few times.
B, koçum. Kaç kere söyledin bu şarkıyı?
B, man, um, how many times you sung this sucker?
Bu sefer sen bir kancığa eşitsin. Bölü, istediğim şeyi alabilmenin tek yolu kendi isteğinle bana vermen Eşittir, kendi rızanla bana vermenin tek yolu da ihtiyacının kalmamasıdır.
This times that equals you're a cunt, divided by the only way I'm going to get what I need is if you give it to me, equals the only way you're going to give it to me
Senede birkaç defa işçilerden biri cesur bir adım atar.
Couple of times a year, an employee takes the plunge.
Günde kaç vakit kılıyorsun?
How many times a day is this gonna be?
Günde beş vakit namaz kılıyorum.
I pray five times a day.
Çünkü eğer canları isterse daha önce binlerce kez yürüdüğün yolları unuttururlar.
'Cause if they so choose, they can lead you off the path you've trod a thousand times before.
Sizi iki kere kurtarmıştım.
Well, I saved you like two times.
Üzgünüm. Aslında o kadar çok aklıma geldin ki.
I'm sorry, and you have no idea how many times I thought of you.
Ne kadar aklına geldim anne?
How many times, Mom?
Bak, geçtiğimiz yılı insanlara peygamberimizin geri döneceğini anlatarak geçirdin.
Three times. Look, you have spent the last year telling everyone that the Prophet would return.
Eski günlerin hatrına tekrar yapmalıyız.
We should do that again for old times'sake.
Bunu bin kez gördüm.
Seen it a thousand times.
Milyon kez söylerken anlamıştım.
Yes. I got it the first billion times.
Bittiğimi anlayacak kadar çok kez yaptım bunu.
I've done this enough times to know I'm finished. No.
Kaç kez silahlı kavgaya kırbaç getirme dedim?
How many times have I told you not to bring a whip to a gunfight?
Hız Laboratuvarı'ndaki sonuçlarıma baktın mı hiç?
Have you seen my times in the Speed Lab lately?
Beş kere okudum bile.
I read it five times already.
Demek istiyorum ki defalarca senin konumunda bulundum ve senin yüzüne sahip bir adam kendimi iyi hissetmemi sağladı.
I just mean... I can't tell you the amount of times that I've been in your shoes and a man with your face has made me feel better.
Francine'in babasından izin isteme hikayemi bin kere anlattım sana.
I mean, I told you the story of me asking Francine's dad's permission, like, a hundred times.
Aklımı birkaç kez kaçırmaya yetecek kadar zamandır.
Long enough to lose my mind several times over.
Galiba geleceği çok fazla değiştirdim.
Guess I changed the future one too many times.
Sanırım topuklarımı üç kere birbirine vurabilirim.
I guess I could click my heels together three times.
Şanslıymışız çünkü bir savaş filmi ya da uzay operasında olabilirdik. ... ama müzikal sevginiz sağ olsun ki seni evlatlık alan aileyle defalarca Oz Büyücüsü'nü izledikten sonra...
And we got lucky because it could have been a war movie or a... a space opera, but thanks to your love of musicals, with the countless times you watched, um, "Wizard of Oz"
Böyle anlarda
♪ At times like these ♪
Bunu kaç kere duyduğumu biliyor musunuz dedektif?
Do you know how many times I've heard that, Detective?
En yüksek hızında o gücün üç katını yaratabilirsin.
At your fastest speed, you can create three times that force.
Barry ve Wally tüm şehri 10 defa aradı.
Barry and Wally searched the city half a dozen times.
O kadar çok kez başarısız oldum ki sanki tek yapmayı bildiğim şey buymuş gibi.
It's like I've failed so many times. That's all I know how to do.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, değil mi?
Just like old times, huh?
Ona gerçekten inanmak için bize daha ne kadar kendini göstermesi gerekiyor?
How many times does Damon have to show us who he really is before we actually believe him?
Acaba sürekli boynumda dolaştırmam için ölümsüzlük şişesini bana verdiğin için mi?
Is it maybe because you gave me a vial of literal immortality to wear around my neck at all times?
Baban çanı tekrar kaynak yapıp bir araya getirdiğinde, sen yada o 12 kere çalıyorsunuz.
Once your dad finishes welding the bell back together, you or he rings it 12 times.
12 kere, tam olarak.
12 times, to be exact.
Ve eğer affedemesen, o zaman saat başından itibaren çanı 12 kere çalmalısın.
And if you can't, then you have to ring that bell 12 times by the top of the hour.
Çan 11 kere çaldı.
The bell rang 11 times.
12 kere.
12 times.
Karmaşık günler geçirmişler.
These are complicated times.
Tek yapman gereken şu çanın 12 kere çalmasını sağlamak.
All you got to do is make sure that bell rings 12 times.
Beş kere aradım.
I've tried her five times.
Çan 11 kere çaldı.
The bellbeang 11 times.
Tek yapman gereken çanın 12 kere çalmasını sağlamak.
All you got to do is make sure that bell rings 12 times.
Belki eski zamanların hatrına arkanızda olmak istiyordur.
Maybe she wants to stand you up for old times'sake.
Şu çan 12'inci kez çaldığında kilometrelerce yakınındaki her şeyi yok edecek.
When that bell rings 12 times, the the hellfire it unleashes, wipes out everything for miles.
Neden bazen ölümsüzün bazense fani bir insan oluyorum?
Why is it that sometimes I'm immortal, and other times I'm all too human?
- Denize düşen...
Well, desperate times...
Bunu beş kere hızlıca söyle.
Say that five times fast.
- Sivillere kaç kere yaratıkların gerçek olduğunu söyledik biliyor musun?
You know how many times we've had to tell some civilian that monsters are real? Yeah, but monsters are real.
Sana birçok, birçok defa söylediğim gibi onlara ihtiyacımız yok.
As I've said many, many, so many times, we don't need them.