English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ T ] / Tita

Tita translate English

97 parallel translation
İşte çayın, Tita.
Here's your tea, Tita.
Ben fazla kalmayacağım, Tita.
I'm not gonna stay long, Tita.
Tita, piyanodan uzaklaşınca zaman duygun kalmıyor, canım.
Tita, you have no sense of timing away f rom the piano, dear.
Tita da, bundan bahsetmişti.
Tita was telling me about it.
Sana söylüyorum, Tita!
I'm talking to you, Tita!
Tita, bir şeyleri denememizi önerdi...
Tita suggested that we try to...
Seninle vedalaşacağım, Tita.
I'll say goodbye to you, Tita.
Başladığı gibi de biteceğini görmek istiyorum.
It's one day quiet Tita...
Artık herkes biliyor, Tita.
Everybody knows about it now, Tita.
Serinle biraz, Tita.
Cool down, Tita.
Annem her zaman derdi... Ben her zaman annemin teyzesi Tita kadar soğanlara karşı hassasmışım.
Mother always said... that I'm as sensitive to onions as my great-aunt Tita was.
Tita, annemin anneannesinin karnındayken bile... soğan doğranırken ağlarmış.
She even cried inside her mother's womb... whenever my great-grandmother chopped onions.
Nacha, hizmetçi kız, derdi ki Tita... tam anlamıyla bu dünyaya doğru itildi... masadan mutfak zeminine akan... kontrolsüz akan gözyaşları gibi.
Nacha, the maid, said that Tita... was literally pushed into this world... by a torrid stream of tears... that overflowed from the table to the kitchen floor.
Tita asla evlenmeyecek.
Tita will never marry.
Tita, Nacha tarafından beslendi, mutfakta büyüdü... tavuk çorbası, kekik, defneyaprağı... kaynamış süt, sarımsak... ve tabiî ki soğan kokuları arasında.
Fed by Nacha, Tita grew up in the kitchen... amidst the smells of chicken soup... thyme, laurel, steamed milk... garlic and, of course, onion.
Tita çıplak omuzları üzerinden Pedro'nun yakıcı bakışlarını hissettiğinde... pişmemiş bir hamurun kızgın yağa... değdiği andaki hislerini anladı.
When Tita felt Pedro's burning gaze on her bare shoulders... she understood exactly how raw dough must feel... when it comes in contact with boiling oil.
Bayan Tita, bu fırsatı yakalamışken size bir şey itiraf etmek istiyorum... Size derinden aşığım.
Miss Tita, I'd like to take this opportunity to say... that I am deeply in love with you.
Tita'nın bunu yapmaya kesinlikle hakkı yok
Tita will definitely not be able to.
Tita dan sadece iki yaş büyüktür kendisi.
She's only two years older than Tita.
Tita'nın Pedro ile evlenmesine izin mi vereceksin?
You'll let Tita marry Pedro?
Tita'ya söz vermiştin, aşka ne oldu?
Where's the love you swore to Tita?
O gece Tita'nın uyuması imkânsızdı.
That night Tita found it impossible to sleep.
Zavallı Tita, erkek arkadaşıyla evlenen kız kardeşini seyrediyor!
Poor Tita, watching her sister marry her boyfriend!
Pedro Tita ya bir aşk mesajı verdi.
Pedro slipped Tita a love note.
Tita, anneme söyledim bugün yemeği ben yapacağım.
Tita, I told Mother I want to cook today.
Tita, Bugün senin çiftliğin baş aşçısı olarak... birinci yıldönümün.
Tita, today is your first anniversary as the ranch's head cook.
Sadece Tita'nın kanı değil... tüm benliği de... bıldırcının üzerindeki... gül sosunun içinde erimişti... ve tüm etin aromasını değiştirmişti.
Not only Tita's blood... but her whole being had... dissolved into the rose sauce... into the quails... and into every aroma of the meal.
Tita verici... Pedro ise alıcıydı.
Tita was the sender... and Pedro the recipient.
Tita, orada neler oluyor?
Tita, what's happening out here?
Tita, bebek geliyor.
Tita, the baby is coming.
Tita'nın işleri bu şekilde halletmesine çok şaşırdım.
I'm really amazed at the way Tita handled it.
Tita ateşle temas ettiğinde... cisimlerin nasıl değişikliğe... uğradığını biliyordu.
Tita knew how contact with fire alters elements.
Bir anda Pedro dokunmadığı halde Tita'nın... sıradan hamur toplarını, şehvetli birer... göğüs haline çevirmişti.
In one instant Pedro had transformed Tita's breasts... from chaste to voluptuous... without even touching them.
Bayan Tita, yolunu şaşırmış olan mermi... Roberto'nun sütannesini başından vurdu... buraya gelirken.
Miss Tita, a stray bullet... hit Roberto's wet nurse on the head... when she was coming here.
Tita yemek için bağıranlara asla karşı koyamazdı.
Tita never could resist helping anyone who cried out for food.
Tita, bebek ne yapıyor?
Tita, what happened with the baby?
Tita, "mole" harika olmuş!
Tita, the'mole'is superb!
Tita, kızım.
Tita, my child.
Neden Tita aşağıya gelmiyor?
Why isn't Tita coming down?
Annesinin emirlerinden kurtulan Tita,.. şimdi ne yapacağını bilmiyordu.
Tita, whose hands were now free of her mother's orders... didn't know what to ask of them.
Çünkü bu kibriti ateşleyecek olan maddedir... ruhumuzu besleyen.
Because it is the explosive flare of a match... that feeds our souls, Tita.
En azından, bu Chencha'nın fikri, Tita'nın... en son sefer de yeterince güçlü olmadığına inansalar da.
At least, that was Chencha's opinion, and Tita's... although lately she hadn't believed it strongly enough.
Tita ağladı.
Tita cried.
Tita, benimle birlikteyken neden ağlıyor?
Tita, why does she cry when she's with me?
Çocuğu Rosaura'nın yakınında tutmak istiyorsan... Çocuğun teyzesi Tita ile birlikte... mutfakta olduğunu hissetmesini sağla.
To keep the child near Rosaura... the child had to feel she was in the kitchen... with her Aunt Tita.
Tita Rosaura'nın Esperanza ile ilgili... planlarına çok kızmıştı... Kız kardeşinin ağzından asla böyle iğrenç, tiksindirici... sözlerin çıkmamasını... dilerdi.
Tita was so angry... with Rosaura's plans for Esperanza... that she wished her sister had never... allowed those disgusting, repulsive and revolting words... to escape from her mouth.
Tita kız kardeşinin tüm bu söylediği sözleri yutmasını diledi... ve onları içinde tutmasını, orada çürümesini, ta ki kurtçuklar onları yiyip bitirene kadar.
Tita wished she'd swallowed them... and kept them inside until the rot and worms ate them up.
Bildiğiniz gibi, ziyaretimizin amacı... Tita'yı istemek.
As you already know, the purpose of this visit... is to ask for Tita's hand.
- Tita burada değil.
- Tita isn't here.
Her kış Tita'nın dudakları o kadar çok çatlardı ki.. biraz gülümsemek istese... bir sürü merhem sürmesi gerekirdi.
Every winter Tita's lips were so chapped... that if she wanted to smile she had to use plenty of ointment.
Tita!
Tita!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]