Tongues translate English
886 parallel translation
Şeytan'ın bilmediğimiz ifade biçimlerinde ve çırpınışlarda yaşattığı gerçek cinneti bir kenara bırakıyoruz ve şimdiki zamana geliyoruz.
We pass over the Devil's actual possessions ( speaking in tongues and convulsions ) And come to present times.
Medeniyetin en büyük özürlerinden biri, bunu söylememi mazur görün insanların birbirleriyle çok kibar bir şekilde konuşmalarıdır.
One of the greatest handicaps to civilization, and I may say to progress... is the fact that people speak with ribbons on their tongues.
İşkence görmüş, gözleri çıkarılmış, dilleri, kulakları kesik.
Tortured, eyes put out, tongues slit, ears hacked off.
İntikam olarak da Halife, onları damgalayıp dillerini kesti. Toplumdan dışlanmalarını sağladı.
And in revenge the Khalifa branded them, cut out their tongues from their heads... and made them outcasts.
Onları görüyor musun... nasıl da kıvrılıyor, tatlı dillerini çıkarıyorlar?
See them down there... coiling and wiggling, sticking their pretty tongues out?
Dilinizi mi yuttunuz?
Cat got your tongues?
Sergilediğiniz boşboğazlık, akıl yoksulluğu vermem istenen dersi çoğunuza öğretmeyi başaramadığımı gösterdi.
The idle tongues... the poverty of mind which you have shown... mean that I have failed to reach most of you with the lesson I was given to teach.
Aptalın sesi, alimlerin dilinde vücut buluyor.
Thirst for food and tongues for the wise!
Ağabeyiniz ve Bayan Sally, Kaptan Vickery hakkında dedi kodu yaptılar kastettiğim.
Your brother and Miss Sally were going at it hammer and tongues about Captain Vickery I mean.
Dillerini çıkarmış, söylenmeyi bekliyorlar.
They got their tongues hanging out waiting to be said.
Ama dışarıdan kötü niyetli diller işitiyorum.
But I hear malicious tongues out there.
İnsanların ve meleklerin dilini konuşsam bile içimde iyilik yoksa çınlayan boş bir bakırım, ya da titreşen bir zil.
Though I speak with the tongues of men and of angels... and have not charity... I am become as sounding brass... or a tinkling cymbal.
Hepsinin komik dilleri vardır.
They have very rough tongues.
Dillerini keserim.
- I'll cut their tongues out.
Onları dilleri sarkarken görelim.
Watch them with their tongues out.
Dilin kemiği yok ki.
They got long tongues.
Babam hayatta olsaydı, Ya da bir ağabeyim olsaydı kötü dilleri sustururdu...
If my father were alive, or have an older brother, silenced evil tongues.
Ölmeden önce de tuhaf dilleri vardı.
They got funny-lookin'tongues even when they ain't dead.
Bunu erkeklere pek çok kere, değişik şekillerde söyledim.
Men have said that to me so many times, in so many tongues.
Madam Arthur'un çenesi öyle çok çalışır ki
Madame Arthur set tongues wagging for so long
Bu da tamam, ama ya ben biraz paranoyak oldum ya da Exeter'in kedisi, dillerinizi koparmış.
That's okay, but either I've got to figure I'm a little cracked... Or that Exeter's cat has got both your tongues.
Tüm kasaba, içe işleyen bir çöküntüye kapıldı... Ve herkes gözlerini kapatıp dilini tutarak bu imtihanı veremedi.
The whole town fell into a sort of settled melancholy and all the people in it closed their eyes and held their tongues and... failed the test with a whimper.
Dilleri, uykularında bile sırrı ağızlarından kaçırmamaları için, kesip atıldı.
Their tongues have been cut out so that even in their sleep they will not betray the secret.
Asham, bana her şeyi söyleyebilirsin.. .. kalbindeki 1000 dille bana söyle!
Asham, let me say all the things that your heart has said to me with 1,000 tongues.
Ah sevgili efendim, Giacomo gerçekten pek çok dilin ustasıdır.
Ah my dear sir, Giacomo is a master of many many tongues indeed.
Çatal dillidir onlar.
They talk with forked tongues.
Merak etmeyin, biz elimizi kullanırız, dilimizi değil.
Be assured we come to use our hands and not our tongues.
Fakir olmamıza rağmen hepsinin ağzının suyu akıyordu.
Even if we was poor, they came round with their tongues hanging out.
Kanlar kurudu, Diller sustu.
The blood has dried, the tongues have fallen silent.
Bu o olabilir mi, şurada uzanan, töreden ve insanların dillerinden korktuğu için ağlayan ki kendisi töreyken, doğrunun ve yanlışın terazisiyken?
Can this be he, who lies there, crying in fear of the law and of the tongues of men, when he himself is the law and the measure of right and wrong?
Rahat konuşabilmek için, kölelerin dilleri kesildi.
The slaves, their tongues have been cut out. Speak freely.
İngilizce bilmiyorsaniz 187 başka dil, çeşitli diyalektleri ve alt dilleri ile hizmetinizdeyim.
If you do not speak English... ... I am at your disposal with 187 other languages along with their various dialects and sub-tongues.
"Saldır" kelimesi sürekli ağzınızda.
The word "attack" is always on your tongues.
Ve bundan para kazanıyorsun. Darağacından sonra, kralın da, şairin de gideceği yer ; hırsızınki gibi mezardır!
The noose makes the tongues of poets and kings look the same as a robber's.
" Benim vicdanımın bin tane farklı dili var
" My conscience hath a thousand several tongues.
Profesör Mason, "Vicdanımın bin tane farklı dili var" dizesi
Professor Mason, this line, "My conscience hath a thousand several tongues,"
Umarım çok yakında bunlar dilden düşecek.
I hope soon to silence these wagging tongues.
Orası lanetli ve sefil ruhların kefaret yeri, Orada seni rahatlatacak hiçbir şey yok, Kavrulmuş diline dokundurabileceğin bir su bile,
This place of atonement, of damned souls and misery, with nothing to relieve you, no comfort, no water for your parched tongues, no place to rest or take a breath, but the everlasting, infinite convulsions of misery...
Gülümser ve kafalarını sallarlar ve çok nazikçe önerirler...
They cluck their thick tongues and shake their heads and suggest, oh, so very delicately.
Kötü niyetli ağızlar, hayatında ilk defa... aşık olduğunu bile söylüyorlar.
Malicious tongues even say... that he's in love for the fiirst time in his life.
Ser sefil ölmeli miyiz öylece?
Bite our tongues off and just die?
Tanrı onlara dil vermekle hata etmiş.
God made the mistake of giving them tongues. Yes, yes.
Binlerce dili koparın, ama onu bulun.
Tear out a thousand tongues, but find him.
Orada karınlarınızı doyuracaksınız.
Then you can fill your bellies until they grumble as much as your tongues.
Duman, düşünceleri lanetlenenindir!
Tongues of fire are the snakes, and smoke is dreams of damned souls!
İnsanların farklı dil ve dinlerde olduğunu söylüyorsun.
You say men cling to different tongues and beliefs.
Fırında nar ve kuş diliyle meze edildi.
Garnished with Larks tongues and baked Pomegranates...
Çünkü siz, kendi çocuklarınıza düşmansınız. Çocuklarınızın dünyayı sizden daha iyi bilmesini istemiyorsunuz.
I would have cut your ears and your tongues because you are the enemies of your own children.
Orda dillerin ışıldamasını ve etin nemli... çiçeğinin açılışını göreceksin.
There, you'll see shooting out the flash of the tongues... and opening the wet flower of the flesh.
Dilinizi kedi mi yuttu?
The cat got your tongues?
Adeta bir köy.
A hundred chattering tongues will go gossiping to Her Majesty,