Too translate English
390,478 parallel translation
Fazla adıyorsun.
Too dedicated.
Uzun sürmez.
I won't be too long.
Adam da akıllı ama güvenilir değil.
He's smart, too, but he's not reliable.
Sen de farkındasın, biliyorum.
I know you see it, too.
Fakat bölgede boy göstermezsek... çok geç olacak.
But... if we don't establish a presence in the region... it's gonna be too late.
Makama, bunun sürmesine göz yummayacak kadar saygı duyuyorum.
I respect the office too much to allow this to continue going on.
Hayır, onları da ben yaptım.
No, that was me, too.
Başkan yardımcısı konutu da çok yakın.
Uh, I think the vice president's residence is still too close.
İkimiz de Aidan'la ilgili çok şey biliyoruz.
We both know too much about Aidan.
Yazık olmuş.
Oh, that's too bad.
Tehdit seviyesi çok yüksek.
The level of threat at this point is just too high.
"Ben de seni seviyorum."
"I love you, too."
"Seni seviyorum" dediğimde de "Ben de" diyorsun.
I tell you that I love you, and you say "Me, too."
Şimdi zahmet olmazsa programımıza geri dönelim.
Now, if it's not too much trouble, maybe we could get back on schedule.
Hayır baba, fazla kibarlık ediyorsun.
No, Dad. You're being too nice.
O anlaşmanın gerçek olamayacak kadar iyi olduğunu biliyordum.
I knew that deal was too good to be true.
Gerçi bazıları "iş işten geçti" diyor. Öyle pat diye gelip takdir toplayamayacağını söylüyorlar.
Although, some people are saying it's too little too late, that you can't just show up and get credit for it.
Ben de istiyorum bunu.
I want that, too.
- Ben de öyle.
- Me, too.
İlk seferde kendimize fazla baskı yaptık bence.
Yeah, I think we just put too much pressure on it the first time.
Düzgün bir biçimde giyinmiş ve gayet normal görünmenize rağmen...
Aren't you too well-dressed and good-looking to be like this?
- Siz de defolun!
- Sun. - You get out too. - Sun.
Mütevazı bir şey tuttuğunuz elinize tatbik ettiğiniz güce hâkim olmalısınız.
One must not put too much strength... in the hand that is holding something lowly.
- O kral da reenkarne oldu mu?
Did he get reincarnated too?
Anlayacağınız fazla düş kırıklığına uğramış hissetmeyin.
So... don't be too disheartened either.
Tahammül edemeyecek gibiyseniz bana söyleyin sizi hastaneye götüreyim.
Tell me if you feel too unwell and I'll take you to a hospital.
Bıraktığınız üniformalar bir alt sınıfınıza verilecek ve sınıf öğretmeniniz olarak lafı uzatıp sizi sıkmayacağım.
Your uniforms that you handed down will be given to the new students. I won't bore you by talking too long.
Artık daha ilerideki hayatlarını da görebiliyorum. İlerideki hayatlar mı?
Now, I can see... into their future life, too.
Benim hayatımda da oldu, o sıcak bahar günleri.
There were warm spring days in my life, too.
Böyle bir gidişat hiç hayra alamet değil.
This is too big of a twist.
Demek sen de ölmek istiyorsun.
So you want to die, too.
Ben de senin sesini duyuyorum.
I hear yours, too.
20 sene önce de bunu hissetmiştim.
I felt this 20 years ago, too.
Değerli olduğu için sıkıca tutarsan bu hayatta da mutlaka ölür.
You've clenched it in your hand because it's so precious, but it's bound to die in this life, too.
O adam da üzülmüş müdür?
Do you think he was sad, too?
Sen de tuhaf şeyler yapıyor musun?
Do you do strange things, too?
Bunu ilk defa duyuyorum.
It's a first for me, too.
- Özledim seni.
I missed you. Me, too.
Kral'a giden yol fazlasıyla uzundu ve nihayetinde ben oraya ulaşamamıştım.
The king was too far away. I couldn't get to him.
Ancak çok geç.
But it's too late.
Hamursuz Bayramı yemeği için fazla mı Mısırlı kaçtı bu?
Is this too Egyptian for a Seder?
Evet. Bence benim aksesuarlarım sana fazla kaçıyor.
Yes, I think my accessories are a little too major for you.
Benim için çok soğuk ve parlak.
Oh, it's too cold and shiny for me.
- Size de hanımefendi.
You too, ma'am.
Şeytan bir yalancı ve de hileci
♪ Satan is a liar and a conjurer too ♪
Tanrım, ben de zayıfım!
Lord, I too am weak.
Hmm, şimdi Penny de sinirli.
Well, hey. Now she's angry, too.
Umarım çok üzülmez.
Hopefully, he won't be too upset.
Dünya sahiden de çok küçükmüş.
The world is just way too small.
Bir tane daha!
I'm too close to the camera.
Ben de.
Mine, too.