Tracked translate English
2,786 parallel translation
Kim bilir onlar ne izler bırakmıştır.
God knows what they tracked in with them.
Kameralar aracı Rosendal çıkışında 87. caddede tespit etmiş.
The cameras tracked the car Getting off 87 north outside of rosendale.
Crassus, kolayca izi sürülebilir tek bir ordunun pesinde.
Crassus pursues a single army, easily tracked.
İkinci buluşmamız ve şimdiden birbirimizden bir şeyler saklıyoruz.
Second date, We're already keeping stuff from each other. I guess that means we're fast-tracked.
Eddie'den sana geldik işte.
Tracked the name Eddie to you.
Dedikodulara bakınca da ona geldik.
Tracked the rumors to her.
Naomi onun izin sürmüş.
Naomi tracked him down.
Sonunda metro polisi olan Murphy'nin izini bulabildim.
Finally tracked down that transit cop, Murphy.
Kızın izini sürüp bulduk.
We tracked her down.
Her hareketim kayıtlıdır.
I'm tracked all the time.
Şoförü buldum.
I tracked down the driver.
Benden para istemek için izimi sürmüş demek ki.
I mean, this is why she tracked me down, to hit me up for money.
Kredi kartını takip ettim.
I tracked your credit card.
Ayrılmadan önce EUİ yaklaşmakta olan üç Çin gemisi yakaladı.
Before we left, the EWS tracked three inbound Chinese vessels.
Neredeyse onların izlerini bulmak üzereyim.
I've, uh, almost tracked them down.
Vegas'ta Lissie Calhoun'un izine rastladım.
I tracked down Lissie in Vegas.
Kıyafetleri yıkamaya götürülmüş o yüzden çamaşırhaneye baktım.
His clothes had been taken for washing, so I tracked'em down in the laundry.
Yani onu partiye kadar izledin.
So then you tracked her down to the party.
Belki de dolandırıcıyı naturistlerin kampına kadar takip etmiştir.
Perhaps he tracked this con to the naturist encampment.
- Efendim Marsh, Sherman Greene denen adamı Boston'dan Montreal'a kadar takip etmiş.
Marsh tracked Sherman Greene from Boston to Montreal.
Asırlar boyunca izini sürdüm.
I tracked him over the centuries.
Hem onu eksem bile büro kapımda anlık uyuşturucu testi için belirebilir.
He tracked me down at a goddamn strip club. I mean, even if I ditch him, the bureau will be at my door giving me a random drug test.
Videodaki elektrik sayacının izini sürdüm ve Jersey City'deki bir binaya ait çıktı.
I tracked the electrical meter from the video to a condemned apartment building in Jersey City.
Ormana doğru izini sürdük.
We tracked him into the forest.
Sen de para akışını takip etmiştin.
And you tracked the money trail.
Roth ve kocanın kavga ettiğini gören bir görgü tanığı bulduk.
We tracked down a new witness who saw Roth and the husband fight.
Monroe'nun izine en son ülke dışında rastlanmış.
Monroe was last tracked internationally.
Bu şekilde yasadışı boynuzların DNA'sından... kaynağı tespit edilebildiğinden... avcı ve kaçakçılar caydırılacak.
This will help deter poachers and traffickers, as DNA in illegally traded rhino horn can be tracked back to its origin.
Epey zahmetli oldu... ama bu gergedan artık ömür boyu izlenip korunacak.
It's been an ordeal, but now this rhino can be tracked and protected for the rest of her life.
Booth'un kurbanın dairesinde bulduğu seyir defterinin sayfalarından bir taksi şirketinin izine rastladım.
I tracked down the cab company from the logbook pages that Booth found in the victim's apartment.
Şimdi, elmasın seri numarasıyla dükkanı arattım ve sahibiyle görüştüm.
He was gonna propose to his girl. Now, I tracked down the store through the serial number of the diamond, and I spoke to the owner.
Kayıtlar gizlendi, ama gizli bir organizasyon tarafından takip ediliyorsan, temel hack'leme becerileri kazanıyorsun.
Records are sealed, but when you're being tracked by a secret organization, you acquire basic hacking skills.
Yerini bulduğunu söyle.
! Tell me you tracked that.
Bulduk onu, Birkhoff telefonun izini sürdü.
We got him. Birkhoff tracked his phone.
Hale'in odasındaki dinamitin seri numarasını takip ettik.
So we tracked the serial numbers on the dynamite from the bomb in Hale's office.
Bu video sayesinde Sara'yı otele kadar takip ettiler.
They tracked Sara to the hotel from this video.
Seni böyle takip ettim.
That's how I tracked you.
Telefonlarımızı 30 km uzaklığa kadar izlemiş sonra sinyal kaybolmuş.
She tracked our cells, then the signal went out. Huh.
Yerimi buldular ve beni tutukladılar.
Then they tracked me down and had me arrested.
Onlar tehlikeli türler listesinde yer almıyorlar ama hala takip ediliyorlar.
They're not on the endangered species list anymore, but they are still being tracked.
Şüphelimizi resmi araç GPS'den takip ettik.
We tracked the suspect on the GPS in his unmarked.
Şerif Forbes seninkinden sonra çaldıkları arabanın da izini buldu.
Sheriff Forbes tracked down the car they stole after yours.
Telefon kayıtları, banka kayıtları, hiçbiri kullanılmamış.
Tracked his cell records, bank records... all inactive.
Cesette kalan izlerden yola çıkarak özel tasarlanmış dondurucu modellerini listeledik.
We tracked down a specific model of freezer matching the mark left on the body
Kafatasını olay yerinden çakal mağarasına kadar tam 6 mil izini sürdü.
He tracked the skull to a coyote den six miles from the crime scene.
Ziva, muhitteki güvenlik kamerası görüntülerini izlerken, ben de Crowley'nin cep telefonunu inceledim.
While Ziva was reviewing security camera footage in the neighborhood, I tracked Crowley's cell phone.
Şu Sarah Freeman'ı arayıp bulunca anlayacağız.
We'll find out once I've tracked down this Sarah Freeman.
Buraya kadar takip etmiş olmalı.
He must have tracked her down here.
Ryan onları takip etmiş ama onlarında haberi yok.
Ryan tracked them down, but they haven't heard from her either.
Onun aracını takip edebilirdin.
Could've tracked her down at any point.
Polis sonunda rafting grubunu bulmuş.
The cops finally tracked down the rafting group.