Tracks translate English
5,165 parallel translation
Onu gerçekten aramamızı beklemiyordu,... bu yüzden işleri örtbas etmek için bir denetçi uydurdu.
He never expected us to actually call him, so he invented the handler to cover his tracks.
Onurlu birer polis olarak onları hatlarında durdurun!
On your honor as police officers, stop them in their tracks!
Birkaç iz bırakmış.
Left some tracks...
Geride çok fazla iz var.
There are so many tracks left there
Onlara babalarının eski tren setini gösterip şöyle bir tozunu alır ve rayları bir araya getirip tekrar çalıştırırdık.
We'd dust it off and put the tracks together, get it running again.
Siz burada ne yapıyorsunuz bilmiyorum ama bu birkaç gün içindeki ikinci cinayet ve sizinde arazinizin her yerinde izler var.
Look, I don't know what you people are doing out here, but this is the second wolf kill in a couple of days and you've got goddamn tracks all over your property.
Gülük işlerin arasında sıkışıp kalıyoruz.
We get stuck in them like train tracks.
Sen ve ben onun gelir kaynaklarını takip edeceğiz.
You and I are gonna follow his financial tracks.
Ray hattı bütün nakliye arabalarından temizlendi.
Railroad tracks have been cleared of any freight cars.
Sınırın her iki tarafındaki kilometrelerce tren raylarını temizlemeliyiz.
Would involve large-scale evacuations. We would have to clear train tracks for miles On both sides of the border.
Belki hippinin biri raylara düşmüştür.
Maybe a hipster fell on the tracks.
Kocaman ev olduğuna bahse girerim.
[train rumbling over tracks ] [ christopher] : I bet the house is huge.
- İzler yolu gösterdi.
- Tracks pointed the way.
Belediye GPS'le nerede olduğumu izliyor.
- The city tracks my whereabouts with gps.
Diğer yaralarda kanama belirtisi yok.
There were no wound tracks for the rest.
Çinliler izlerini bir şekilde kapatıyorlar.
The Chinese are covering their tracks somehow.
Çelik, sekiz inçlik bir tırnak törpüsü yara izleriyle uyuşur.
A steel eight-inch nail file is consistent with the wound tracks.
Muhtemelen tüm tuzakları örtpas ettiler.
They probably covered their tracks.
İşaretleri kendin de yapabilirsin.
You could have made the tracks yourself.
Bu sefer de şüphelinin lastik izinin üzerinden geçmişler.
In this case, they drove All over the suspect's tire tracks.
Sadece sanal alem üzerinden takip ediyor.
She just tracks me online.
Hey Briggs. Taze izler var. Arabalar değiştirmişler.
Hey Briggs, we got fresh tracks.
- Orada taze lastik izleri vardı.
Some fresh tires tracks back over there.
Dua et de izlerin iyi kapatılmış olsun.
You better hope you covered your tracks.
Yoluna çıkacağımı tahmin etmemiştim.
But I never thought I'd have to lie down on the tracks myself.
Arabalarda içeri mal sokulmasını sonlandırmama yardım edecek biri.
Someone to help stop contraband supply in its tracks.
01 : 00 Bir gelen güvenlik kamera sabit disk silindi. m. 02 : 45 a kadar. m.
Somebody covered their tracks. The security camera hard drive was erased from 1 : 00 a.m. until 2 : 45 a.m.
Hagen izlerini gizlemiş.
Hagen covered his tracks.
Cesedim kokusunu alıp durduğumuzda adamla aramda 50 metre falan kalmıştı.
I was on him about 50 yards off the highway, when the smell stopped us in our tracks.
Çift teker izi var.
The tire tracks double back.
İzlerini kapatmak için sahte isim kullanan bir kadın.
A man who used a false name to cover her tracks.
Baştan aşağı aylak izleri var.
Got walker tracks all up and down here.
İzleri takip edin.
Stay on the tracks.
İzlerin devamında bir yer var.
There's a place up the tracks.
İzleri takip edin.
Follow the tracks.
- Tek başına mı?
- I might be able to pick up its tracks.
Yolda düzgün bir araç bulana dek sizinle kuzeye ilerleyeceğiz.
We'll move north with you till I find the right vehicle just off the tracks.
İzlerini bu raylara kadar takip ettik. O ilanlardan birini görünce de kafamızda bir varış noktası belirdi.
We tracked him to these tracks, one of those signs, and thus we've got a destination in mind.
Tüm hatlar kesişene kadar rayları takip edin.
Follow the tracks to the point where all lines intersect.
Genelde bunu rayların kesiştiği yerde yapıyoruz ama Son Durak'a hoş geldiniz.
Usually we do this where the tracks meet. Ahem. Welcome to Terminus.
Adamım bu örgüler feci şekilde kaşınıyor.
Man, these tracks itching'somethin'fierce.
Tren yolunun yanında güzel bir kıza buluşma mı teklif ediyorsun Harper?
Asking a girl to meet you down by the tracks, Harper?
İzlerimi nasıl gizleyeceğimi biliyordum.
I knew how to cover my tracks.
MIT'nin bu duruma engel olmak için ahlaki bir yükümlülüğü vardı.
They had the moral authority to stop it in its tracks.
Eğer doğrulanırsa, adamımız yaptığını örtbas etmeye çalışıyor demektir.
If it's her, I say our guy is trying to cover his tracks.
Her kim yaptıysa, izlerini gizlemekte çok iyiler.
Whoever it is, they're very good at covering their tracks.
Bir adım daha atarsan bu treni raydan çıkarırım.
One step closer and I send this thing off the tracks.
Adamlar, izlerini kaybettirdiğini sanıyor, ama bombayı gördüğümüzü bilmiyorlar.
Guy thinks he's been covering his tracks, but little does he know we've seen his bomb.
Karavanların ve rayların yanında çok kötü bir şey olan boktan bir kabus gördüm.
Look, I had a fucked-up nightmare about something really bad happening near mobile homes and railroad tracks.
Ve burada toprak üzerinde taze lastik izleri var ve benim görüşüme göre saldırgan aracını buraya yanaştırdı ve cesedi aracının bagajına yükledi.
Then here... we've got fresh tire tracks in the soil, so I'm thinking our assailant backed his or her vehicle and loaded up the body.
İzler dünden kalma.
Tracks from yesterday.