Tribün translate English
137 parallel translation
- Beni tribün'de nasıl izliyor? - Bekle.
- And watch me in the grandstand?
Tribün.
Tribune.
Teşekkürler, Tribün.
Thank you, tribune.
Bir tribün.
A tribune.
Tribün Gallio neden benim otağıma geldi?
And why is tribune Gallio in my pavilion?
- Tribün Quintus'a karşı.
- Against tribune Quintus.
- Dikkatli ol, Tribün.
- Be careful, tribune.
Kalbimi kırdın, Tribün.
You offend me, tribune.
Tribün Gallio'ya satıldı.
Sold to tribune Gallio.
- Efendim, Tribün Quintus kapıda.
- Sir, tribune Quintus is at the door.
Eve gelince şunu Tribün Gallio'ya ver.
Give this to tribune Gallio when he does come home.
Ömrün yeterse, Tribün, görürsün.
You'll find out, tribune, if you live long enough.
Bu Tribün için.
This is for the tribune.
Buyurun, Tribün, sözümü tuttum.
Here you are, tribune, just as i promised you.
Tribün çok şakacı.
The tribune has a sense of humor.
Tribün'le anlaşmamız var.
The tribune and i have an agreement.
Tribün, ne yaptın?
Tribune, what have you done?
Tribün, uyan.
Tribune, wake up.
- Bekletilmekten hoşlanmam, Tribün.
- I don't like to be kept waiting, tribune.
Bugün şanslısın, Tribün.
You're lucky today, tribune.
- Sana bir önerim var, Tribün.
- I have a proposition for you, tribune.
- Onu nerede buldun, Tribün?
- Where did you find him, tribune?
- Tribün?
- Tribune?
Tribün Gallio'nun Yahudilerin Kralından aldığı ilk savaş ganimeti.
Tribune Gallio's first battle trophy, for victory over the king of the Jews.
- O bir Tribün.
- He's a tribune.
Tribün Gallio'yu hemen istiyor.
He'll see tribune Gallio at once.
Efendim, Tribün Gallio emriniz üzerine burada.
Sire, tribune Gallio is here as you commanded.
- Hoş geldin, Tribün.
- You are welcome, tribune.
- Otur, Tribün.
- Sit down, tribune.
Söyle, Tribün, orada ne oldu?
Tell me, tribune, what happened out there?
Tribün Gallio, sen bir Roma subayısın.
Tribune Gallio, you are a roman officer.
Tribün Gallio hala orada mı?
Is tribune Gallio still there?
Tribün Gallio, sana kraliyet görevi veriyorum.
Tribune Gallio, i give you an imperial commission.
İsimlerini istiyorum, Tribün.
I want names, tribune.
İsimler, Tribün.
Names, tribune.
Ama Tribün bu büyüyü bozarsa... Büyü mü, sersem?
But if the tribune breaks the spell... spell, you fool?
- Bana Tribün dememeni söylemiştim.
- I warned you not to call me tribune.
Liste için isimler, Tribün - Pardon, tüccar.
Names for your list, tribune - merchant, i mean.
İmparatorun tebaasına şeref verdiniz Tribün.
A humble subject of the empire is honored, tribune.
Tribün.
Well, tribune.
- Ya senin yetkin, Tribün?
- And your authority, tribune?
İtaat ettir, Tribün.
Make me obey, tribune.
Tribün olma nedenin ailenin nüfuzu ve maiyetteki tanıdıkların.
A tribune because you bear an important name, because you have friends at court.
İtaat ettirmeyi dene, Tribün, o kadar aptalca cesaretin varsa.
Make me obey you, tribune, if you're fool enough to try.
- Tribün Gallio nerede?
- Where is tribune Gallio?
Yunanlı köle, Yahudi balıkçı ve bizim sadık Tribün.
The Greek slave, a Jewish fisherman, our loyal tribune.
- Şifre ne, Tribün?
- What's the watchword, tribune?
Ne işi, Tribün?
What business, tribune?
Ya sen Tribün Quintus, olay sırasında neredeydin?
Tribune Quintus, where were you when this happened?
Tribün Gallio'yu istiyorum.
I want tribune Gallio.
Bilimin de yapabilecekleri sınırlı Tribün.
There are limits to what science can achieve.