Tripod translate English
259 parallel translation
Ah, bak, işte bu o kamerayı sehpasında bıraktığım zaman, hatırladın mı?
Oh, look, there's the one... when I left the camera running on the tripod, remember?
Bir Tripod.
Tripod.
Marc, içeri gidip bana Smith Smith av tüfeği, tripod ve silah dürbünü al.
Marc, go in and get me a Smith Smith hunting rifle with a tripod and telescopic sight.
Beni havada tutuyor.
The tripod-use me to rise.
Ancak hiçbir Dünyalı yaratık böyle 3 bacaklı bir bacak dizaynına sahip değildir.
Except that no Earthly ones ever had that tripod leg arrangement.
Üç ayak üzerine yerleştirmek lazım.
It must be mounted on a tripod!
Üç ayak üzerine yerleştirin.
Put it on the tripod!
- Üç ayaklı olsa olur mu?
We could have a tripod.
Hatta teleskopik bile olabilir.
Maybe a telescopic tripod.
Ayaklığınız burda... ve bir de soyunursanız etkisini daha iyi anlarsınız.
You set the tripod here... and as you undress yourselves you tan yourselves.
Onu sadece ayaklığına koyacaksınız ve soyunup uzanacaksınız...
The tripod is hung here if this is where you want to disrobe and lie down...
Birleşim noktası tam merkezde olan denge merkezli bir üç ayak kurmalısın.
You have to build a shear-legged tripod with its vertex over the center of the hole.
Shang vazosu ; Pers fili
The tripod of Shang ; elephant of Persia
Yükseltebilirsek ve kamerayı tripoda koyabilirsek başarabiliriz.
We'll manage if we raise it and put the camera on a tripod.
Ne tripodu?
What tripod? !
Tripod kullanmayacağız.
We're not going to use a tripod.
Sehpam, haritalarım...
My tripod, my maps...
Sehpasını getiriyim.
I'll get the tripod
Daha önce fotoğraf sehpası görmediler, o yüzden yavaş hareket et.
They've never seen a tripod, so move very slowly.
Konuş sen! Üç ayak.
You just keep talking, tripod!
Bu artistik pozlar o üçlü sandalyeye geçmden... as evvel çekilmiş.
This was during his artsy phase... before he went back to using the tripod.
Tripod mu?
Tripod?
- Oh, bu Tripod.
- Oh, that's tripod.
Ona Tripod ismini verdik.
We named him Tripod.
Boynuma asılı üç makine sehpa, pantolonum ayaklarıma dolaşmış.
I have 3 cameras around my neck and I've got a tripod, and my pants are around my ankles.
Bunu biraz bekletmemiz gerekecek çabucak almaya kalkışırsan resim akmaya başlar.
And you never took a tripod or anything, so it'll just be a blur.
Uygarlığımız politik açıdan bir sacayağı üstüne inşa edilmiş. Bu da oldukça oynak bir yapıdır.
Our civilisation rests upon a political tripod a most unstable of structures.
- Bir Mangus üçgeni oluşturacağız.
- We need to create a Mangus tripod. - A what?
Bu koşma sahnesini istediğini biliyorum ama bütün zamanımızı sadece bunun için harcamamalıyız?
I know you want this moving, tracking thing but can't we just use the tripod for this one?
Tripod'u buraya yerleştir.
Put the tripod there.
Kamera tripotun üzerinde.
The camera is on a tripod.
Frankie Tripod, büyük bir "Hayır".
Frankie Tripod, a big "no." Frankie Tripod?
Uygarlığımız politik açıdan bir sacayağı üstüne inşa edilmiş. Bu da oldukça oynak bir yapıdır.
Our civilization rests upon a political tripod a most unstable of structures.
Üç bacak!
Tripod!
Köpeğin ismi üç bacak!
The dog's name is Tripod!
Gerçekten kötü çocuklar, o üç bacaklı köpeği bağlamışlardı.
Some really bad guys tie up that three-legged dog, Tripod.
Oraya gittiğin zaman, üç bacağı bağlayacaklar.
Once you get back there, they have Tripod tied up.
Üçayak kullanamazdım.
I couldn't use a tripod.
Sehpayı ve Film rulolarını getir.
Bring the tripod and all the film equipment
Sehpayı alın!
Take the tripod
Üç bacaklı.
A tripod.
Bir üç bacaklıyı terk etmeme göz yumdun!
You let me dump a tripod!
Tripod olarak.
What was Patrick born? A tripod.
Kurgu için seçenekleri ve kendi tripotu varmış.
Great editing capabilities, and it comes with its own tripod.
Mükemmel bir de tripodu var.
He had the tripod sent up perfect.
Bu üc ayakli balik.
This is a tripod fish.
Bu üç ayaklı balık.
This is a tripod fish.
Pekala, üçayağı oraya getir, her ayağa bir delik delip, masaya civatala, merkezi pencerenin önünde olsun...
All right. Get the tripod up. And then drill a hole each in leg.
Evet! Tripod!
Tripod?
Frankie Tripod mu?
I get it.
Bir tripod üzerinde gümüş bir kova.
- It's a silver bucket on a tripod.