Troy translate English
4,085 parallel translation
Kazandığım parayla bana yardımcı olması için işinin ehli kişileri işe almıştım. Sonra da Champlain Gölü'nden Troy'a büyük sallarla kereste taşımak için anlaşma yapmıştım.
With my earnings, I hired several efficient hands to assist me and entered into contracts for the transportation of large rafts of timber from Lake Champlain to Troy.
- Jim yok. Troy'a burada kalabileceğini söylemiştik.
We told Troy he could crash here.
- Troy Nelson, nasılsın?
Troy Nelson. How are you?
Jean'den benim hakkımda tek güzel şey duymamışsındır. - Değil mi, Troy?
You have not heard one nice thing about me from Jean, ever, have you, Troy?
Peki bu gece burada kalabilir miyim?
So I can't stay here tonight? Look, we told Troy he could stay. We don't keep the couch free on the chance you'll show up.
- Troy, Gasoline'da çalacak.
Troy is playing at the Gaslight.
Ama bende Troy Nelson'da olan yetenek yok mesela?
But I don't have what, say, Troy Nelson has?
Troy'u tanıyor musun?
You know Troy?
Ryan Harding, DAB2'den Ajan Troy Riley.
Ryan Harding, Agent Troy Riley, BAU2.
- İyi fikir, Troy.
- That's a great idea, Troy.
Şu kıza bak, Troy.
Look at that girl, Troy.
Troy güzel bir noktaya değindi.
Troy brings up a good point.
- Troy da düşünmüş.
- Troy got it.
Troy bunu beğendi.
Troy likes it.
Troy'un ne diyeceğini bilmiyordum.
I didn't know which way Troy was gonna go.
Sağ ol, Troy.
Thank you, Troy.
Haydi gidelim, Troy.
Let's go, Troy.
Troy.
Troy.
- Troy, bizi yavaşlatıyorsun!
Troy, you're slowing us down!
Troy, sana diyor.
Troy, that's you.
- Troy, yapmak zorundasın!
Troy, you have to!
- Öyle değil mi, Troy?
Isn't that right, Troy?
- Çok haklısın, Troy.
- Damn right, Troy.
Troy kahveye koydu bunu.
Troy put this in the coffee.
Bir de, Troy, penisini daha önce hiç görmemiştim.
I gotta say, Troy, I've never seen your penis before.
Pekâlâ, Troy.
All right, Troy.
Troy!
Troy!
Troy, mızrağım.
Troy, my spear.
Bu haksızlık, Troy!
That's unfair, Troy!
Sevgili Troy,
Dear Troy,
Ne yazık ki Hitler'i öldürüp Truvalı Helen'i beceremem.
I can't kill Hitler or shag Helen of Troy, unfortunately.
O zaman "Truva" da nasıl o kadar güçlendi?
Then how did he get so strong for "Troy"?
- Troy Donahue'ya benziyorsun.
- You look like Troy Donahue.
Tanımayanlar için kendimi tanıtayım. Ben Troy Cooper.
For those of you who don't know me, my name is Troy Cooper.
Bu da Troy Garnet.
This is Troy Garnet.
Troy'lar.
Ah! The Troys.
Troy'ların sevimli olanı.
Prettier of the Troys.
Troy'larını biçtiğim için kusura bakma.
Sorry I broke the Troys.
Troy ve Abed yaz tatilinden döndü!
Troy and Abed back from summer.
Geçen yıl, Troy'un dilekleri bin Ladin'in yakalanması ve Dorito Taco idi.
Last year, Troy wished we got Bin Laden and the Dorito Taco.
- Troy'a iyi şanslar.
- Good luck, Troy.
Troy ve Abed kahve içsin diye mi?
Troy and Abed start drinking coffee?
Pierce'ın yatak odası soldaki üçüncü kapı.
Troy said- - Pierce's bedroom is the third door.
Belki Shirley ve Troy kütüphanede bir şeyler bulmuştur.
Maybe Shirley and Troy are having better luck in the library.
Hayır. Troy, çık oradan.
No, Troy, get out of there.
Sağol, Troy.
Thanks.
Lütfen, Pierce.
TROY : Please, Pierce.
Troy!
Troy.
- Onu, Troy'u.
- What? Him, Troy.
Kes, Troy şurayı, dizini.
Do it, Troy, right at the knee.
Troy dedi ki- -
BRITTA :