English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ T ] / Trump

Trump translate English

790 parallel translation
Kural olarak, iki majörden de dört kart içeren ellerde üste konuşma yanlış olur. ... ya da rakibin elinde çift durdurucu olmayan kozsuz artırımlarda üste konuşma önerilmez.
As a rule, it is inadvisable to make an overcall on two of a four-card suit or to overcall with a no-trump bid without a double-stopper in the suit bid by the opponent.
Gizem ve gizlilik sizin en büyük kozunuz.
Mystery and discretion are your trump cards
Onun kozu buydu.
That was his trump card.
- Sanzatu.
- One no trump.
Altı sanzatu.
Six no trump.
- İki, koz değil.
- Two no trump.
- Üç, koz değil.
- Three no trump.
- Üç, koz yok.
- Three no-trump. - Pass.
- Şimdi olmaz üç, kozsuz oynuyorum.
Not now, my dear. I'm playing three no-trump.
Çok şanslısın genç Hawkins!
Money to roll in! You're a trump, young Hawkins.
Bu büyük bir koz.
Wait till I tell them. What a trump card.
Sevgili Julia, elinde iyi bir koz olan birini bilecek kadar briç masalarında yeterince vakit geçirdim.
My dear Julia, I've been around enough bridge tables to recognise someone who is holding a high trump.
- İki sanzatu.
- Uh, two no trump.
Bir şeyler bulursun.
You can trump up something.
Oğlunuz bu insanların tuttuğu bir koz.
Your son is the trump card these people hold.
Çok hızlı öldürüyorduk, heyecan içindeydik kıyamet borusunu bile duymazdık.
We've been killing so fast, our blood's so high... we wouldn't have heard the last trump.
Moby Dick, son kozunu oyna.
Moby Dick, show your trump.
Yalanlar her seferinde gerçeği yener.
Lies trump the truth every time.
Bunları okuyabilseydin koz oynamazdım.
Then I could have gone to no-trump.
Birli koz değil.
One no trump.
Üçlüde açtın koz yok.
You had a lay down at three no trump.
Kozlar Lew'in elinde.
Lew's holding the trump card.
Dört kozlu açılış için Blackwood anlaşmasını biliyor musunuz?
And the Blackwood convention for a four-trump bid? And what's your positioning on questioning?
En büyük kozunu en sona saklamalısın.
Don't play your trump card until the end.
O zaman, ben de karşıyım.
- I'm doubling again. Aces are trump.
İstiyorsan bir suçlama uydur.
I mean, trump up some charge if you like.
Son bir kozumuz kaldı.
We have just one trump card left.
Pişti!
Trump!
Hepimiz uyuyacağız, hepimiz değişeceğiz. Bir dakikada göz açıp kapayıncaya dek, son boru çaldığında.
We shall not all sleep, but we shall all be changed in a moment, in the twinkling of an eye, at the last trump.
Ah, Verla, elinde hiç koz yok.
Oh, Verla, you're not going to no-trump.
3 arttırıyorum.
Three no trump.
O benim kozum.
She's my trump card.
O piçi tutuklayın... bir kaç iftira atarsınız asla kurtulamaz bundan!
Arrest that bastard Trump up some charges So he can't get away
- Bende bir koz var.
- I've got the trump card here.
Stalin'in elindeki koz konferans masasındaki gücünün kaynağı buydu.
They are Stalin's trump card, the source of his strength at the conference table.
Morfinle ilgili bilgi alana kadar Onu koz olarak kullanmak istemiş.
He just wanted her as some kind of trump card until he knew about the morphine.
Elin deki kozdu.
That's a trump.
Sen tüm kozları eline verdin.
You've handed him all the trump cards :
Elinde kozun olduğunu söylemedin?
Didn't you say you have a trump card?
Fakat senin elinde bir kozun vardı.
But you have a trump card.
Benim kozum.
My trump card.
Malları Trump Tower'ı satın almak için topladıysa bile umurumda değil.
[Mark Sr.] I don't care ifhe was planning to leverage those assets to buy the Trump Tower.
Madem asınızı yüzüme attınız, ben de kozumu kıçınıza vuracağım.
SINCE YOU THREW YOUR ACE IN MY FACE I'LL BUMP YOUR RUMP WITH MY TRUMP.
Koz papaz.
KING OF TRUMP.
Trump'ın orada tanışmıştık.
We met at trumps.
Benim elimde de "kozlar" var diyelim.
I've got a trump card too.
Bayan Rivkin son 20 yılını kocasının yemeklerini yakmakla geçirmiş... şimdi de kurabiye sektörünün Donald Trump'ı olmak istediğine... karar vermiş. Sen!
Mrs. Rivkin has spent the last 20 years burning her husband's dinners, but now decides she wants to become the Donald Trump of the cookie business.
Neredeyiz, Trump Kulesinde mi?
Where are we, Trump Tower?
Ben annemin partneriydim ve o sırada kozsuz bir elimiz vardı.
Ah. I was partnering my mother and had just bid one no trump when it happened, when Miss Saintclair appeared at the window, I mean.
Kozladın mı?
You trump it?
Kartlar bizim elimizde.
We have an "Trump card".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]