Trust translate English
64,857 parallel translation
Kucuk dusecegim. cocuklarim burada!
Trust you? It's humiliating. My kids are out there, man!
Evet, ona güvenmiyorum.
Yeah, I don't trust her.
Güven bana.
Trust me.
İnan bana, ikimiz için de daha iyi olur.
Trust me on it, it'll be better for both of us.
Paralı insanlar genellikle böyle konularda güvenmezler.
People with money don't usually trust with abandon.
Benim yüzümden değil ama bir kere eBay'in güvenini kaybettin mi kin tutuyor.
It's not me, but once you lose eBay's trust, it holds a grudge.
Kalbimin buraya ait olduğuna inanırsın ya da inanmazsın orası sana kalmış.
So either you're gonna trust that my heart is in the right place or you're not.
Böyle bir güç gösterisiyle karşısına çıkarsan kadının aklını alırsın güven bana.
You go there with a show of force like that, trust me, this woman is gonna be blown away.
- Rachel sana güvenemeyeceksem kimseye güvenemem.
Rachel, if I can't trust your taste in pairings, I can't trust anyone's.
Bildiğim bir şey varsa o da budur.
If there's one thing I know, trust me, it's that.
O kadar yalan söyledikten sonra sana bir daha niye güveneyim?
After all that lying, why in the world would I ever trust you?
Sana niye güveneyim diye sordum.
I asked you, why should I trust you?
Her şeyin şaka olduğunu düşünen, yalancı keş bir vampire niye güveneyim?
Why should I trust a lying, junkie vampire who thinks everything's a joke?
Kim sana niye güvensin?
Why in the world would anyone trust you?
Bunun senin için zor olduğunu biliyorum.. .. ama bana güvenmek zorundasın.
I know that this is tough for you, but you're gonna have to trust me.
- Yalnızca Azgeda'ya güvenirim.
I trust only Azgeda.
Bir şey ifade eder mi bilmiyorum ama senden başka bu işi yapabileceğine güvendiğim kimse yok.
For what it's worth, there's nobody I trust more to do this than you.
Kazandığımda Arkadya'ya gidebilir ve Wanheda'ya olan güvenimin boş olmadığını kanıtlayabilirsin.
Once I do, you may go to Arkadia, prove my trust in Wanheda's deserved.
Polislere güvenmeyecek.
She's not gonna trust us cops.
Savcılara güvenmeyecek.
She's not gonna trust us prosecutors.
Silah taşıyınca güven vermek zor oluyor.
No. It's kind of hard to build trust carrying a gun.
Takım güveni ikimiz içinde zarar görmüş durumda ama geri kazanabileceğimizi umuyorum. Sorunları birlikte çözeceğiz. İdari yapılanma içinde -
Well, um, the team trust has been eroded for both of us, but I'm hoping we can earn it back... tackle problems together within the administrative structure and start...
Bana güvenmen gerek.
You have to trust me.
Şimdi sen bana güven.
Now trust me. We're family.
İşi halledebileceklerine güveniyorum.
I trust they'll be able to get the job done.
Yeni direktör halkın güvenebileceği gelişmiş bir insan olmalı dedim.
I said the new director should be a powered person the public could trust.
Bu konuda o küçük deprem ölçeğine güvenmiyorum.
I don't trust little miss Richter scale to handle it herself.
Nainsanların S.H.I.E.L.D.'a güvenmesine ihtiyacın var.
You need inhumans to trust S.H.I.E.L.D.
Planın güvenlerini yalan söyleyerek kazanmak mı?
And your plan to earn their trust was to lie to them?
Güven bana, ben de aynı şeyi yapmasını sağlamaya çalışıyordum ve seninle aynı soruları soruyorum.
Trust me, I was trying to get her to do the same thing, and I'm asking the same questions that you are.
Coulson ilk günden beri, senin işinin erbabı olduğunu söylüyor ve onun insanları okuma becerisine güvenmeyi öğrendim.
Coulson's been saying since day one that you're the real deal, and I've learned to trust his read on people, so...
Sana yardım etmek isterdim ama açıkçası, biraz güven sorunum var.
I'd like to help you, but honestly, I have some trust issues.
Ona güvenebileceğimizi bilmiyoruz ama bizi -
We don't know if we can trust her, - but she could be...
Güven bana, haberlerde, patlamadan kıl payı kurtulmuş gibi boy gösterip her şeyi S.H.I.E.L.D.'in üzerine yıkacak.
Trust me, she's gonna show up on the news having just missed the blast, and she's gonna pin it all on S.H.I.E.L.D. - That's what she does. - Daisy.
Sana nasıl güveneceğim peki?
- How am I supposed to trust you?
Ama kodu deşifre etmek için kafa kafaya vermemiz gerek.
But we should probably keep a brain trust together until we can decipher the code.
Dinle, bana güvenmediğini biliyorum. Ama buradan çıkmana yardım edebilirim.
Listen, I know you don't trust me, but I can help you get out of here.
Babam hep ne derdi biliyor musun? İhanete uğratılmak için güven duygun olması gerekir.
You know, my father always said you have to have trust to be betrayed.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama sanırım ona güvenebiliriz.
And so I hate to say this, but I think we can trust him.
Başlıklar için üzgünüm ama güven bu günlerde bir lüks sayılıyor.
Sorry about the hoods, but trust is a luxury these days.
Ama unutma, ona güvendiğim için buradasın, sana güvendiğim için değil.
- But don't forget, you're only here because I trust him, not you.
Sadece bana güvenmen gerek
I need you to trust me.
Mace bu anlamsız görev uğruna hayatını riske atıyor.
Trust me. Mace is risking his life going on these pointless missions.
Ama tam olarak açıklayamadığım nedenlerden dolayı bu kadına güveniyorum.
But for reasons i can't fully explain, I trust this woman.
Bana güvenmene ihtiyacım var.
And I need you to trust me.
SHIELD'da kime güvenebiliriz bilmiyoruz...
Okay, we don't know who we can trust at S.H.I.E.L.D.,
Güven bana onlar tam bu göreve göreler.
Trust me, I think they're up to the task.
- Radcliffe'e güvenmeliyiz.
- We just have to trust Radcliffe.
Ve inan bana orada olanların üstesinden gelebilmem yıllar sürecek.
And trust me, it's gonna take me years to process everything that happened in there.
Çeviri : Trust No 1 İyi seyirler. - Bunun ne işi var burada?
What is that doing out?
Güven mi?
Trust?