Tube translate English
4,246 parallel translation
Bana da bir C4 ve Lidocaine versenize ya!
Yeah, how about giving me a c-4 tube and a Lidocaine drip?
Onları yedirin, çıkarttıkları gazı da yakıt tüplerine doldurun!
Here, feed them and capture their out-gassings in this fuel tube.
Radyo lambasının gevşek olduğunu söylemiştim ama kimse aldırmadı. Yine de teşekkürler.
I told them the tube was loose but nobody listens.
Radyo lambası!
The vacuum tube!
Hemen ventrikülostomi tüpü getirin.
Ventriculostomy tube now.
Biri metro durağında bir deney tüpünü mü kıracak?
And what? Someone just smashes a test tube on the subway platform?
"Kılcal boruyu neden doğrudan kompresör supabına bağlıyoruz?" diye soranlar var.
There are those who ask, why connect the capillary tube directly to the compressor valve?
Bombanın Dünya'ya ışınlanma tüpleri aracılığıyla kaçak sokulduğunu düşünüyoruz.
We suspect the bomb may have been smuggled to Earth via boom tube.
Gözetleme Kulesi sensörleri Bialya'da ışınlanma tüneli faaliyeti saptadı.
Watchtower sensor scans in Bialya have recorded an uptick in boom tube activity.
Düşman bölgesine sızıp, ışınlanma tünellerini tespit etmek ve bomba ile uyuşan uzaylı teknolojisi bulmak.
Sneak behind enemy lines, recon known boom tube hotspots and find alien tech matching the bomb.
Diğer ışınlanma tünellerinin hepsi fiyasko ama...
The other boom tube hotspots have all been busts, but...
Kalkan harika. Fakat o bir uzay gemisini durduramayacak. Veya bir ilerleme tüpünü.
Shield's great, but it won't stop a spaceship or a boom tube.
İlerleme tüpü. Farklı iki yer arasında anlık yer değiştirmeye yarayan taşıma şekli.
- Boom tube... an alternate means of instant transport between distant locations.
Onunla ödeşmek veya yaptığını ödetmek istiyorsan bunu hapisteyken yapamazsın.
If you wanna get back at him or make him pay in any way, you can't do it from the bottom of a glue tube in county jail.
Tüpün nerede olduğunu biliyorum.
I know where the tube is.
Taslakları unut. Madendeki kayaları da. Mezarda ne olduğunu da.
Forget the blueprints, forget the rocks from the mine, forget what's in the tube.
Bu son tüpüm.
This is my last tube.
Belki de Zoe Mark'a saldırdığında boğazında gördüğümüz o şey... Bir tür boru ile organı emiyordur.
Maybe that thing we saw in Zoe's throat when she attacked Mark was like... some kind of tube he uses to suck out the organs?
Boğazından midesine kameralı bir tüp sokacaklar.
They're gonna put a tube with a camera down his throat.
2006'da içinde hiç ışık olmayan dar bir tüp içinde 3 gün kaldım.
In 2006, I was encased inside a narrow tube with no light for three days, and I never flinched.
Acil bir durumda kan nakli için, uygun bir vericiyle alıcının ana damarları birbirlerine bağlanıp gerisi yerçekimine bırakılır.
In an emergency, a blood transfusion can be as simple as running a tube between the major blood vessels of two compatible donors and letting gravity do the rest.
Bu şok borusunu kurbanın kemikleri üzerindeki etkiyi tekrarlamak için kullanıyoruz. Onu da nereden buldunuz?
We are utilizing this shock tube to recreate the effects the blast had on the victim's bones.
5 lik tüpü ver.
Hand me a size five tube.
Enstrümanını öttürmek ister misin?
Want to honk your jazz tube?
Eğer bunu yemezsen, seni götürecekleri yerde boğazından aşağı bir tüp sokup seni bir bisiklet pompasıyla besleyecekler.
If you don't eat this, they're gonna take you to a place where they stick a tube down your throat and feed you with a bicycle pump.
Kanı havalandırmak için 60 bin ayakkabı bağı deliğiyle dolu boru işte bu.
That's a tube filled with 60,000 shoelace eyes to aerate the blood.
Şu kutulardan bir tüp mühürleyici bulmadığın sürece.
Unless you've found a tube of sealing compound from one of those boxes.
Sanırım biri balonu kapatmayı başarmış.
Looks like somebody turned off the boob tube.
Annem her zaman, benim varlığımı, gevşek bir prezarvatife borçlu olduğumu söyler.
The way my mom tells it, I owe my existence to a tight tube top and a loose condom.
Tüpü hazırla.
Get the tube ready.
Göğüs tüpü takmam gerek.
I have to do this chest tube.
Tüpü soktum.
Tube is in.
Sen çorap ve sandalet giydiğin zamandan beri bunun için mücadele veriyorum.
I gave up that fight when you started wearing tube socks and sandals.
Fakat, O aynı zamanda, yatakta soşet çorap giymenin seksi olmadığını da söyledi ve bu konudaki fikrini değiştirmeye başladı.
But she also said wearing tube socks in bed wasn't sexy, and she's starting to change her tune on that one.
En sevdiğim hasta tipi şuuru kapalı ve ameliyata hazır olandır.
My favorite kind of patient is unconscious on a table with a tube down his throat.
# İhtiyacımız olan tek şey test tüpü ve bir avuç yağ... #
♪ all we need's a test tube and a hand full of lube... ♪
# İhtiyacımız olan tek şey test tüpü ve bir avuç yağ... #
♪ all we need's a test tube and a handful of lube ♪
Hiç Afrika Halk Sanat Eseri veya şoset çorap varmı?
Do you have any African folk art or tube socks?
Bizde bol miktarda şoset çorap var, ve, ah, orada bir "Sanford ve Oğlu" beslenme çantası bile olabilir.
We've got tube socks aplenty, and, uh, there might be a Sanford and Son lunchbox.
Bende aynı şeyi tube-topslar için düşünmüştüm,... ama geri geldiler.
Thought that about tube tops, too, but they came back.
Çekmecenin üstündeydi. Çok sıkılmış dişmacunun yanında.
I found it in the nightstand next to a tube of really slippery toothpaste.
Sanki üç parmağın duvara çarptı ve o kadar derine batmıştın ki hiç kimse yüzeye çıkacağını düşünmüyordu.
You put, like, three fingers in the wall and you were so deep inside that tube that no one thought you were ever coming out.
Onu sadece çevirip bir küvetin içine mi boşaltırız ya da küvetin içine mi koya...
Do we just tip it over and let it drain into a tub, or insert a tube or...
Bazı sıradan patlayıcılar burada bir tüpün içerisine koyulan nükleer materyalleri vurmak için buradaki oluşumu...
There are some conventional explosives here at this end that would shoot nuclear material through... a tube into nuclear material at the other end, thus creating a...
Kenetlenme tüneli zarar gördüğünde gemiler ayrılınca bir vakum oluşacak, bu da korsanları gemimizden uzaya çekecek.
Once the docking tube is ruptured, when the ships pull apart, a vacuum will be created, which will suck the pirates off our ship and into space.
Tess, kırık bir deney tüpü buldum.
Tess, I found a broken test tube.
İlerleme tüpü de nedir?
- What's a boom tube?
Tüp.
It's the tube.
Bunu aç.
- We can't tube him.
Tamam, hortumu verin.
All right, give me the tube.
T-tüp.
T-tube.