English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ T ] / Tubs

Tubs translate English

231 parallel translation
Kendini kandırmayı bırak Betty. Elden ayaktan kesilene kadar bu işleri yapmaya devam edeceksin.
Stop kidding yourself Betty, you'll be riding these tubs till they count 10 over you..
Senin ihtiyar filikalar, bina kadar eski değildir umarım.
I hope those old tubs of yours don't date to this office.
- Pancho, ampulleri aç.
- Pancho, light those tubs.
Onu hep beni koymakla tehdit ettikleri fıçılardan birine koysalar ne iyi olur.
I think they better put him in one of those tubs they're always threatening me with.
İngiliz anahtarları, aspirin tüpleri alüminyum halkalar ve bigudiler.
Adjustable spanners, aspirin tubes, aluminum tubs, hair-curlers
Karşılığında sizden yeni bir saban iki fıçı domuz yağı, Bir varil pekmez 12 kilo çiğneme tütünü alabilirim.
I'll trade you for a new plow two tubs of lard, a barrel of molasses 25 pounds of chewing tobacco.
Sabahtan beri çamaşırhanedeydim.
I've been at the tubs all day.
Kayıklara!
Stow all line tubs!
- Tabutta gibi yatıyorlar orada. - Dur bakalım.
- They lay in the tubs like they were coffins.
Duyduğunuz sesler, onların küvete.. topuklarını vurmalarından kaynaklanıyor.
The sound that you hear are their heels... beating up and down against the tubs.
Onların bazıları yaklaşık üç gündür teknelerde.
Some of those men have been on those tubs for almost three days.
Octavian'ın gemileri bizim Mısır teknelerinden çok daha hızlı.
Octavian's ships are so much faster than our Egyptian tubs.
Şuana kadar arabco's şirketinden ayrılan olmamış. Tabi, yanlış birşeyler olmadığı sürece...
Never yet taken off in one of Arabco's old tubs without something being wrong.
Aynı dükkândan 3 kutu boya da alırız. Haydi.
We'll buy 3 tubs in the same shop.
Kabukları yıkama küvetleri gibi büyük olduğuna.
That shells are bigger as wash tubs.
- Şu küvetlere bir baksana.
Get a load of these tubs.
Yayık, damacana kırılmaz plastik, balmumu böcek ilacı, fare kapanı.
Tubs, demijohns. Unbreakable plastic, wax insecticides, rat poison. Hello, Giacinto!
Daha demin bir gemi yanaştı.
The tubs just come in.
Bunlar bizim sıcak su borularımız.
These are our individual hot tubs.
Burda bir iki hafta çalışmadan büyük ihtimalle tüplerle çalışmana izin vermezler.
They probably won't let ya work the tubs until you've been here a week or two.
- Sana tüpleri gösterdi mi?
- Did she show you the tubs?
- Tüplerle yapılan rutinleri gösterdi mi?
- Did she show you the routine in the tubs?
Gidip biraz davul çalmak ister misin?
You wanna go out and hit the tubs?
Haydi tosuncuklar!
Come on, Tubs.
- İyi misin tosuncuk?
- You all right, Tubs? - Yeah.
Sizi güzel spor arabalarınızdan çıkarıp, alacaklar!
They will snap you from your hot tubs.
Büyük bir küvette beraber duş alabiliriz.
We can take a bath together in one of those big tubs.
Hani kalp şeklinde küveti olan yer?
You know, the place with the heart-shaped tubs?
Zayıflıyor musun şişko?
Slimming down, tubs?
11 : 30'da jakuziler var, içeriği henüz belli değil.
Hot tubs at 11 : 30, contents TBA.
Çikolatalı jakuzilere kimler var?
Okay, how many for chocolate hot tubs?
Jakuzileri nelerle dolduracağız?
What are we gonna fill the hot tubs with?
Burada 2 litrelik leğende veriliyor.
It comes in 72-ounce tubs.
- Bu yıl leğeni fazla kaçırma Homer.
- Space out the tubs this year.
Selma'yı tanıtmama izin verin - hey leğen kılıklı, ben Patty!
-... and available sister, Selma. - Hey, tubs, I'm Patty! - What?
Beş küvveti ile birlikte geliyor. Soğutuculu altı. Ve iz yapmayan pleksiglas, alerji yapmayan gövde.
Comes complete with five tubs, refrigerated bottom, and no-wipe Plexiglas sneeze guard.
Onu ilk kez havuzda dikizlemiştim. Çok heyecanlanmıştım.
From the moment I first spied him at the tubs, I was so crazy about him.
Hamamları kapatın!
Close the tubs!
- Ben küvet severim.
- I like tubs myself.
Küvetlerde ne olduğunu biliyor musun?
Do you know what's in the tubs?
Küvetler her gün sirke ve karbonatla güzelce ovulacak.
The tubs had to be scrubbed out every day with vinegar and baking soda.
Burada güzel bir şey var. Kremalı Kurabiye ve Vanilyalı Dondurma.
Here's something nice - half-gallon tubs of vanilla fudge.
- O tüplerde ne var, biliyor musun?
- You know what's in those tubs?
Sonra da tüpleri gördüm.
And then I saw these tubs.
çünkü Domuz Porky esaret içindeydi, siyah bir çıkıntıdaki bazı kötü niyetli sürüngenler tarafından zorla besleniyordu ; bileklerinden asılan, sobada yanan, küvette haşlanan çocukların hikayeleri yüzünden ; Bounty'deki Mutiny yüzünden ;
Because of stories about children hanged by their wrists, burned on the stoves, scalded in tubs, because of "Mutiny in the Bounty,"
- Tüp hazır!
- Tubs ready!
Çocukken banyoda bu şekilde oynardım.
I used to love playing in tubs like this when I was a kid. Yeah?
Şimdi de ikinci aşamanın bir parçası olarak şu jakuzilerden koymayı düşünüyorum.
Yeah, and now I'm thinking of putting in one of those hot tubs
Küveti doldurabilirim.
I can fiill the tubs.
Dışarı, sizi bira fıçıları!
Out of here, you tubs of beer!
O çocuk iki kutuya bedel.
And that kid, two tubs.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]