Tüm hayatım boyunca translate English
1,375 parallel translation
- Tüm hayatım boyunca, asla kibar olmadım ben.
- I've never been nice in my whole life.
Tüm hayatım boyunca Midwest'te yaşadım ve kıştan nefret ettim.
I've lived in the Midwest my whole life and I hate winter.
Tüm hayatım boyunca kubizmle ilgilenmiştim.
I had been interested in Cubism all my life.
Eğer bu gece söylemezsem tüm hayatım boyunca senden nefret edeceğim.
If I don't tell you tonight, I will hate you for the rest of my life.
Tüm hayatım boyunca, bana tavuk dedin, ama bu son artık.
My whole life you've called me a chicken, but that's over now.
Çünkü tüm hayatım boyunca Cleaves Mills'de yaşadım.
Because I've lived in Cleaves Mills all my life.
Johnny Smith i tüm hayatım boyunca tanıyorum..
I've known Johnny Smith all my life...
Tüm hayatım boyunca sırrımı, sır olarak saklamak için çok çalıştım.
I was really nervous. My whole life, I worked so hard to keep my secret a...
Tüm hayatım boyunca, tek bir amacım oldu :
All my life, i've had one purpose :
Tüm hayatım boyunca babam bana, siyah insanların, bir kere daha ling ling de.
Unhh! All my life father has taught me That black people are- -
Leland, bu tüm hayatım boyunca yaptığım en önemli şey. ve şimdi beni durdurman yok olmama neden olur. Ama eğer istiyorsan...
Leland, this is the most important thing I've ever done in my entire life, and to stop now would destroy me, but if you want me to...
Sonuç olarak, ben zaten tüm hayatım boyunca bu hapisanenin içindeydim.
After all, I've been inside this prison all of my life.
tüm hayatım boyunca aslında.
my whole life actually.
Tüm hayatım boyunca uğruna çalıştığım her şey.
It's everything that I've worked for for my entire life.
Bunu tüm hayatım boyunca duydum.
So I've heard all my life.
Bunu geride kalan tüm hayatım boyunca yapabilirdin.
You had my whole life to do that.
Çünkü seni tüm hayatım boyunca tanıyorum Dan.
Because I've known you my whole life, Dan.
Bunu geride kalan tüm hayatım boyunca yapabilrdin.
You had my whole life to do that.
Tüm hayatım boyunca, onun gölgesinde kaldım.
He had me in his shadows my whole life.
Tüm hayatım boyunca engellemek için yaşadığım bir andı.
It's the moment you spend your whole life trying to avoid.
Tüm hayatım boyunca asla bu kadar emin olmamıştım.
I've never been more sure of anything in my entire life.
Jaye, tüm hayatım boyunca bu korkunç ke-ke-kekemeliğim vardı çünkü hiçbir şeye ba-başlayamıyordum.
Jaye, all my life I've had this horrible st-st-stutter... because I can't get st-started... on anything.
Tüm hayatım boyunca, öldürdüğüm insanların telafisini nasıl yapacağımı düşünüyordum.
All I've been able to think about my whole life since then is how I can make it up to those who I killed.
Tüm hayatım boyunca tek bir erkekle beraber oldum.
I've only slept with one guy in my entire life.
Fidel benden alsın diye mi tüm hayatım boyunca bu arazide çalıştım!
I have worked this earth too hard with my bare hands to let some fidelistas take it from me!
Aslında tüm hayatım boyunca burada olacağım.
In fact, I'll be here for my whole life.
Tüm hayatım boyunca bu hikayeler üzerinde çalıştım, Will, ve şimdi bir tanesinin gerçek olduğunu buluyorum.
All my life I've studied these folk tales, Will, and now I find one that's for real.
Tüm hayatım boyunca çalıştım.
I've worked all my life.
Bu hep istediğimdi, tüm hayatım boyunca bunu istedim.
I mean, this is what I've always wanted my whole entire life.
Tüm hayatım boyunca sen benim tek aşkımdın.
I would never do such a thing.
Tüm hayatım boyunca hiçbir şeyi bu kadar çok istememiştim.
I've never wanted anything this much in my entire life.
Tüm hayatım boyunca... bu yere bakıyormuşum gibi hissettim.
I felt like I've been looking for this place for my whole life
Tüm hayatım boyunca içki servis etmek istediğimi mi sanıyorsun?
You think I want to be slinging drinks my whole life?
Sonunda, tüm hayatım boyunca aradığım ruh eşimi bulduğumu düşünüyordum.
It seemed to me that I had finally found the soul mate that I had been searching for all my life.
Tüm hayatım boyunca hiç bilardo oynadığını görmedim.
I've never seen you play pool in my whole life.
Tüm hayatım boyunca
A whole lifetime.
Tüm hayatım boyunca çalıştım.
I worked all my life!
Ve bu yüzden tüm hayatım boyunca kederliydim.
And because of that I was pained my entire life.
Tüm hayatım boyunca satıcıydım.
I've been a salesman my whole life.
Tüm hayatım boyunca bugün için bekledim.
I've waited for this day my whole life!
Tüm hayatımız boyunca bizi burada yaşamaya zorlayamazlar. Ancak biz istersek olabilir.
They cannot force us to be here all of our life if we don't want it ourselves.
Seni bilmem ama tüm hayatı boyunca Henry benden tek bir şey bile istemedi. Şimdi bunu istedi, ben de yapacağım!
I don't know about you, but Henry never asked me to do a thing in his entire life, and he asked me to do this, and I'm doing it!
Komşu çocukları, tüm hayatımız boyunca tanıdığımız kişiler.
Neighborhood kids, you know, people we knew our whole lives.
Sonra, tüm hayatımız boyunca ona Noel hediyesi almamız gerekmez.
Then we never have to buy her another Christmas present... for as long as we live.
Tüm hayatın boyunca onu dışladın. Bir hafta evden uzak olduğumda ortaya mı çıkıyorsun?
So you neglect him most of his life, I'm out of the house a week, and there you are?
Doktor Healey... ben ve annem tüm hayatımız boyunca Harvard'ı hayal ettik.
Dr. Healey, my mom and I have been imagining Harvard practically my whole life.
Bence bu tüm hayatım boyunca yediğim en güzel şeydi.
- Bleeding salads... I think it's the best thing I've ever eaten, in my whole life.
Tüm hayatım boyunca çalıştım!
I worked all my life!
Tüm hayatım boyunca çalıştım!
I worked all my life.
Ya tüm hayatımız boyunca bir tek mutluluk şansımız varsa? Kimse o şansı yakalamadan ölmemeli.
If we only get one chance for happiness in our entire lives, Gloria, that nobody should ever die without having found it.
Uzun süre derken, tüm hayatın boyunca mı?
Like, your whole life?